Bir HAFTA Bir YAZAR: Faruk Karaaslan

Bu hafta yine bir öğretmen yazarımız ile birlikteyiz.  Fuar zamanı gıyaben daha sonra da vicahen tanıştık Faruk Karaslan ile.  Emekli ama hala eğitimci.  Yeni bir meslek tercihin olsa ne olmak isterdin diye sormamıza mahal vermeden:  'Şimdi sorsalar yine öğretmen olmak isterim diyorum. Neden diyorum? Öğretmenlik sadece bir meslek değil, mesleğin üstünde bir görevdir. Bir can taşıyan öğrencinin ruhunun derinliklerine inebilmekten keyif alıyorum…' 

Merhaba Faruk Bey, önce sizleri  kısaca tanıyabilir miyiz.

1967 Kayseri Pınarbaşı İlçesi Oğuzlar (Sıradan) köyü doğumluyum. İlkokulu köyümde, ortaokul ve liseyi Pazarören Mimarsinan Öğretmen Lisesi’nde, üniversiteyi Akdeniz Üniversitesi Burdur Eğitim Yüksekokulu’nda tamamladım. 1987 yılının Kasım ayında Tunceli Hozat Bilekli Köyü’nde öğretmenliğe başladım. Bir yıl sonra İn Köyü’nde çalışmaya başladım. İki yıl çalıştıktan sonra Kocasinan Yavuz Selim İlköğretim Okulu’na tayinim çıktı. Bu okulda öğretmen, müdür yardımcısı ve okul müdürü olarak 19 yıl, Kocasinan Mithatpaşa İlköğretim/İlkokulu’nda 9 yıl, Kocasinan Ahmet Eskiyapan İlkokulu’nda 2 ay çalışarak 2019 yılı Eylül ayında meslekte 32 yılımı tamamlayarak emekli oldum. Bir yıl Kayseri’de özel lisede okul müdürlüğü yaptım.     3 kız evladı babasıyım. Okumaya ve yazmaya devam ediyorum.
Mesleğim öğretmenlik. Bir diğer isimle sıfatlandırır isem “Eğitimciyim”.  Öğretmenlik bizim işimize az geliyor diye düşünüyorum. Öğretmen lisesinde okuduğumuz için olsa gerek, okurken hep öğretmen olmak hayali ile yetiştik. Yani ortaokuldan itibaren hep öğretmen olmak istemişimdir. Şimdi sorsalar yine öğretmen olmak isterim diyorum. Neden diyorum? Öğretmenlik sadece bir meslek değil, mesleğin üstünde bir görevdir. Bir can taşıyan öğrencinin ruhunun derinliklerine inebilmekten keyif alıyorum. Her gün yeni bir heyecan yaşama fırsatı veriyor. Durağan bir hayatımız olmuyor. Suyun çiçeğe verdiği hayat gibi bir şey. Gelecek inşa etmekten keyif alıyorum. Öğrencinin yetişmesine değil de olgunlaşması sürecine katkı yapmak önemlidir. 

‘Bir Hafta Bir Yazar’ röportajlarımızda ortak bir nokta görüyoruz; yazarlarımız, yazar olmadan önce iyi bir okur. Ayrıca yazar olmak gibi açık bir hedefleri yok; önce iyi bir okur, sonra mütevazı yazma temrinleri ve devamında birkaç kitaba imza atmalar. İşte bu yazarımızda da aynı durum ve duyguları görüyoruz.

Yazma serüveni nasıl başladı. Yazma isteği ve yeteneğinin oluşmasında kimlerin katkı ve yönlendirmesi oldu?

 Yazma serüvenimden önce okuma serüvenim başladı. Öğretmenlik dönemimde okuyan, düşünen ve yazan arkadaş grubum oluştu (daha öncesinde başlamasını isterdim). Okumalarım çoğaldıkça yazma faaliyetlerim başladı, küçük küçük. Günlük tutmaya başladım. Kendimce önemli gördüğüm olayları ajandama yazardım. Hala günlüklerime devam ediyorum. Öğretmenlik ve idarecilik dönemimde de önemli olayları not almaya başladım. “Öğretmen F” kitabım,  bu not almalardan 25 yıl sonra ortaya çıktı. “Müminlerin Kuran ile İnşası” kitabım da yine uzun soluklu Kur’an okuma çalışmaları sonunda ortaya çıkmıştı.

Okudukça yazma isteği başladı. Bir taraftan da birlikte olduğunuz insanlar tetiklemeye başlıyorlar. Haydi! Sen yazsana, yazarsın gibi. Bu destekler ve teşvikler çok önemli. Dergilerde küçük yazılarla başladım. Ara sıra yazdığım denemeler devamlı olmaya başladı. Akabinde de kitaplar nasip oldu.

Yazma tutkusu olan, yazar olma hayalleri taşıyan her yaştaki insanlara neler tavsiye edersiniz?

Bir ajandaları olsun. Bir bloknotları olsun veya küçük bir kağıt parçası yanlarında olsun. Ne zaman bir fikir geldiği zaman yazacakları bir kağıt ve bir kalem olsun. Bilgisayarda da bir klasörleri olsun. Küçük denemelerle yazmaya başlanabilir. İyi bir okurun yanında iyi bir gözlemci olmak da önemlidir.  Düşünen, bilen ve akleden insanlarla arkadaşlık yapmak, onlarla bulunmak veya onları bulmak.
Yazmaya karar vermek önemlidir. Bazen yazılacak başlık fikri önce gelir, bazen ise içerik. Sonra da hangi alanda yazması gerektiğine karar vermesi gerekir. Ben biraz karışık yazıyorum. Yazma isteği olanlar kendi dışından herhangi bir beklentiye girmesinler.  Kaplumbağanın koşması gibi de olsa yazma yolculuğuna devam etsinler. Beğendikleri kitapları birkaç defa okuyabilirler. Beğendikleri yazarlardan da kazanımlar almalılar. Yazma isteği olanlar arı gibi olmalıdır. Hangi çiçekten ne alacağını bilmelidir. 

Faruk Bey, kitaplarınızın isimlerini öğrenebilir miyiz?

“Müminlerin Kuran İle İnşası”  
“ Öğretmen F “  ve  
 “Ariba”  

Yazarlık serüveniniz de unutamadığınız bir hatıranızı paylaşabilir misiniz?

Okurları görünce mutlu oluyorum. Bir yazarla tanışmanın mutluluğunu gözlerinde görmek heyecan veriyor. Bütün alıcılarını açıyorlar. Kısa bir zamanda çok verimli sohbetler olabiliyor. Kitabınızı okuyup dönüş yapan birinin görüşlerini görünce, bu işe değdi diyorsunuz.

Kitap fuarında bir arkadaşım, ilkokul üçe giden kızı ile gelmişti. Okuyup döneriz dediler. Bir iki ay derken süre uzamıştı. Sonra bir gün arkadaş aradı. Küçük kız kitabı çok dikkatli okuduğunu söyleyip, çıkarımlarını benimle paylaşmıştı.

Faruk Bey, yeni kitap ve çalışmalarınızda yine beraber olmayı  ister, vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
 

Yorumlar 5
Faruk 19 Nisan 2022 15:27

Sevgili Kutay, paylaşmak önemlidir. Paylaşmakta iki taraf vardır. İkisi de kıymetlidir. Seninle sohbetlerden hep keyif almışımdır avukatım.

Faruk 13 Nisan 2022 12:51

Mehmet bey,Mustafa Bey güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim.

Kutay Mutlu 12 Nisan 2022 17:16

Değerli aile büyüğümüz, hocamız Faruk Karaaslan. Birçok konuda hayatımızı aydınlatmış yol göstericimiz olmuştur Rabbim sağlık, sıhhat hayırlı ömürler versin.

Mehmet boran 12 Nisan 2022 12:03

Okumayı sevmeyen insan ile insanı sevmeyen Öğretmen gerçek eğitimci olmaz.Okuma ile sevgiyi birleştirip insanlara sunan Eğitimcilere selammm olsun.

Mustafa Dumrul 12 Nisan 2022 11:30

Kendisi ile yıllarca çalışmaktan mutluluk duyduğum Faruk Karaaslan hocama yazarlık çok yakıştı.

Bakmadan Geçme