'ZAMAN BOZULUNCA K. GÜNDEM'İ KURDUK'
Gazetemizin imtiyaz sahibi Oğuz Memiş, Kayseri Gündem'in kuruluş hikayesini anlattı. Memiş, 'FETÖ tarafından ele geçirilen Zaman Gazetesi'nin o dönemde bizde bıraktığı moral bozukluğunun bir sonucu olarak Kayseri Gündem ortaya çıktı. Çok zor dönemlerden geçtik. Gazetecilik ile ilgili hiçbir şey bilmediğimiz dönemde gençlik enerjisi ile oluşturulan bir yapı… İyi ki kurmuşuz' dedi.
Memiş, “İstanbul’dayken tanıştığım, şu an Milli Eğitim Bakanı olan Nabi Avcı, Fehmi Koru, Ahmet Kot gibi bir takım duyarlı ve idealist insanlar bir dönem Milli Gazete’nin başına geçerek çok güzel bir gazete çıkardılar. Tirajını da çok artırdılar. Fakat birileri tarafından beğenilmedi ve işlerine son verildi. Daha sonra bu ekip bir gazete kurmaya karar verdi. O dönemde gazete kurmanın en büyük şartı matbaaydı” dedi.
Zaman’ın FETÖ ile alakası yoktu
Matbaa sayısının az olması ve İstanbul’da bu gazeteyi basacak yeterli matbaanın bulunamaması nedeniyle Ankara’ya gitme zorunluluğunun ortaya çıktığını kaydeden Memiş, “Gaye Matbaası sahibi Alaattin Kaya’yı da ekibe katarak bir gazete kurmaya ikna ettiler. Ben o dönemde hepsi ile yakından görüşüyordum. Zaman Gazetesi 3 Kasım 1986 tarihinde Fetullah Gülen Hareketi ile hiç alakası olmayan genç ve dinamik insanların kurduğu vatansever bir yayın organı olarak Ankara’da yayın hayatına başladı. Zaman logosu önce siyahtı. Daha sonra kırmızı oldu. Logo dışında gazete siyah-beyaz basılıyordu. Müthiş bir yayılma oldu. Herkesin yanında gururla taşıdığı bir gazeteye dönüştü. Ben de o dönem Kayseri temsilcisiydim” ifadelerini kullandı.
“Zaman bizim gazetemizdi”
“O dönem ‘Zaman’ bizim gazetemizdi” diyen Memiş, “Çok güzel bir gazeteydi. Ancak günün birinde Alaattin Kaya’nın ikna edildiğini, bir yapı tarafından gazetenin ele geçirilmesine dönük girişimler olduğunu duyduk. Ama ben böyle bir şeye asla ihtimal vermiyordum.
Bu dönemde gazete Fehmi Koru, Nabi Avcı ve Ahmet Kot üzerine kuruluyordu. Ahmet Kot ve Nabi Avcı’da asla bir değişiklik söz konusu olmaz. Fakat Fehmi Koru da yalpalanma başladı. Alaattin Kaya ve Fehmi Koru ikna edilince gazetede darbe yaptılar. Daha sonra Nabi Avcı, Ahmet Kot ve diğer çalışanların işine son verdiler. Gazete birdenbire Fetullahçı bir yayın organı haline geldi. Çok üzüldük.
Bir gün bizim kitabevine badem bıyıklı bir amca geldi. Yanında da genç biri var. Beni arıyorlardı; ‘buyrun’ dedim. ‘Ben Zaman Gazetesi’nin yeni yönetimindenim. Kartınızı alayım’ dedi. Yanındaki genç arkadaşın Zaman Gazetesi’nin yeni Kayseri temsilcisi olduğunu söyledi. Bana da artık gazete ile ilgili herhangi bir işlem yapma hakkımız olmadığını belirtti” açıklamasında bulundu.
‘Zaman’ bozulunca Kayseri Gündem’i kurduk
Memiş sözlerine şöyle devam etti;
“Türkiye’de yine içinde bu gibi güzel insanların olduğu ‘Birlik’ isminde bir televizyon kurma düşüncesi oldu. Paralar toplanıp, organizasyonlar yapıldı. Yeterli kaynak bulunamayınca kurulamadı. Kanal 7 bu yapının devamı olarak kuruldu. ‘Birlik’ adında televizyon kurulamayınca biz de ‘bari Kayseri’de ‘Birlik FM’i kuralım’ dedik. O dönemde çok önemli bir işe imza attık.
‘Radyoya bir de gazete takviye edelim’ diye düşündük. ‘Kayseri Gündem’ işte bu düşünceyle kuruldu. Zaman Gazetesi’nin o dönemde bizde bıraktığı o moral bozukluğunun aslında bir sonucu olarak Kayseri Gündem ortaya çıktı. Çok zor dönemlerden geçtik. Gazetecilik ile ilgili hiçbir şey bilmediğimiz dönemde gençlik enerjisi ile oluşturulan bir yapı… İyi ki kurmuşuz.
Gazeteciler Cemiyeti’ne 5 yıl kabul edilmedik
Kurulduğumuz ilk dönemlerde ‘nasıl olsa kapatırsınız!’ diyerek bizi Gazeteciler Cemiyeti’ne kabul etmediler. 4-5 yıl sonra Cemiyet yönetimi değişince bizi kabul ettiler. Bu da çok enteresan bir hatıra…
28 Şubat sürecinde bir numaralı hedeftik
28 Şubat Sürecinde hedefteki bir numaralı yayın organı bizdik. Her gün hakkımızda dava açılıyordu. Bir gün iki tane er geldi. ‘iki tane gazete alabilir miyiz’ diye sordular. ‘Tabi buyrun alın’ dedim. ‘Biz her gün Çevik Bir’e gazete gönderiyoruz. Ama bize bunun için ödenek vermediler’ dediler. ‘Tamam siz gelip her gün buradan gazete alın’ dedik.
Gazeteyi alıyorlar, sabahın erken saatlerinde otobüse verip Ankara’ya gönderiyorlar. Orada gazete bir suç unsuru var mı diye didik didik inceleniyor. Ben ve arkadaşlarım her gün adliye koridorlarında ve emniyette ifade veriyorduk. Amaçları yıldırıp, vazgeçirmekti.
Açık yürekli savcı
İlk defa savcı direk arayıp bizi çağırdı. Savcının direk arayıp çağırması ilgimi çekti. Normalde savcıya ifade verilirken savcı oturur, sen ayakta durursun. Orada daktilo başında bir memur olur. Sorar kimlik tespiti yapar, savunmanı yapar ve gönderir. Girince ‘Oğuz Bey, otur hoş geldin’ dedi. Savcının yanında oturmak ritüellere aykırı… Daktilo memuru kızı dışarı çıkarttı. ‘Oğlum sen otur’ dedi. Ben meraktan çatlıyorum. Elime bir fotokopi verdi. “İlginç bir şey var. Bu sana günün birinde lazım olur” dedi. Baktım ki Çevik Bir İmzalı bir yazı. ‘Şu haber nedeniyle Kayseri Gündem hakkında soruşturma açılması, cezalandırılması aşamalarından tarafıma bilgi verilmesi…’
Savcı orada bir de sinkaflı bir laf söyledi. “Meslek onurum, ahlakım gereği hiç kimse bana böyle bir yazı gönderemez, emir veremez. Benim bunu aynı şekliyle yazıp iade etmem lazım. Ama böyle bir cesaretim yok. Hakkını helal et. Kusura bakma oğlum. Senin hakkında dava açıyorum. Ama buna utanıyorum” dedi. ‘Siz bunu bana dedikten sonra assanız da önemli değil’ dedim.”
Kayseri Gündem