Ahmet Yenilmez “Kınalı Kuzular” adlı oyunu Kayseri'de sahneledi. Oyunun yazarı ve oyuncusu Yenilmez, huzur şehri Kayseri'de bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Büyükşehir Belediyesi Ekim ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında sahnelenen oyuna büyük ilgi gösterildi. Kayseri'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Yenilmez, Kayseri'yi çalışkan insanların diyarı ve huzur şehri olarak tanımladı.
Türkiye’nin önde gelen tiyatro sanatçısı Ahmet Yenilmez, üniversite yıllarında tiyatroyla ilgilenmeye başladı. Ahmet Yenilmez birçok oyunda rol aldı. Deli Yürek, Ekmek Teknesi, Acı Hayat gibi dizilerde rol aldı. Ankara'da bulunan Yenilmez Sanat Merkezi'nin kurucusu olan, Ahmet Yenilmez Kayserililere sunduğu “Kınalı kuzular” oyunu öncesi gazetemize açıklamalarda bulundu. Yaptığı açıklamada yeni bir projenin müjdesini veren yenilmez Kayseri’deki sanat çalışmalarını değerlendirdi. İşte o keyifli söyleşimiz…
Ahmet Yenilmez’den Safahat, Korkma dizisi, şimdi de ‘Kınalı Kuzular’ Tiyatrosu bu bir seri midir?
Kınalı kuzular 2006 yılında TRT’de dizi olarak başladı. Çanakkale konusunda Türkiye’deki ilk Sinema –dizi çalışmasıydı. Konu Çanakkale olunca hem dönem hem de duygu itibariyle ‘Akif’ oyunu peşine geldi Akif de bir ilkti… Ülkemizde ilk kez Mehmet Akif Ersoy sahneye aktarıldı. Akif, yine bir ilk olarak 81 ili dolaştı. Aynı zamanda Akif drama belgeseli yaptık. En son olarak da Çanakkale’nin 100.yılı sebebiyle Kınalı Kuzular... Farklı bir bakıştı. Ülke gündemine yerleştirmek için farkındalık oluşturmaya çalıştık. Bünyesinde farklı şeyler barındırıyor. Mesela, Akif’in son nefesini verdiği dairenin müze yapılmak istenmesi gibi. O dönem karışık bir dönem, bugünle örtüşen bir dönem. O dönemde çok şey kaybettik. Şimdi o dönemden 100 yıl sonra o dönemin başka bir safhasını yaşıyoruz. O yüzden önceliğimiz bunlar oldu.
Safahat, Korkma Dizisi, şimdide Kınalı Kuzular devamında bizi yeni bir proje bekliyor mu?
Evet olabilir. Şuan Çanakkale’de şehit düşen Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaraylı futbolcuları anlatan “Bitmeyen Maç” diye bir tiyatro oyunu hazırlıyoruz. Birkaç ay içerisinde o da sahneye çıkacak. Dönemsel tabloyu farklı bir açıdan bakarak ayna tutmak istedik. İlerisi için farklı projeler de var. Ancak o dönemden çok fazla uzaklaşamayacağız.
Kayseri’ye sürekli geliyorsunuz. Defalarca oyun oynadınız. Kayseri’deki tiyatro çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kayseri, Türklerin ilk şehirlerinden biridir. Kayseri, şehirleşme sürecini çok güzel sentezleyerek oluştu. Kültür, sanat ve özellikle tiyatro, şehirli insanların tükettiği bir şey. Kayseri’de ilgi ve alaka çok güzel. Sanatın ve edebiyatın yaygınlaşması için devletin ve zenginlerin destek çıkması lazım. Kayseri’de 4 başı mamur. Bir şehir tiyatrosunun açılmasını ben yıllar önce dile getirmiştim. Buradan tekrarlıyorum: çok acil açılmalı! Yok olmaya yüz tutmuş köy seyirliklerden Türk temaşa sanatlarından bir çoğunun yazarını her şeyini ortaya çıkaracaktır. Bu aciliyet önümüzde durmaktadır. Umarım devletimiz, yerel yöneticiler Kayseri’ye şehir tiyatroları açarlar.
Tiyatro denilince özellikle 80 darbesi sonrasında oluşan sol görüşün hâkimiyeti söz konusu. Sürekli Çehov’dan, Shakespeare’den oyunlar hâkim. Siz ise tam tersi bir düşüncede hareket ediyorsunuz. Bu durumda zorluk yaşıyor musunuz?
Bahsettiğiniz isimler dünya tiyatrosunun kabul ettiği isimler; Çehov, Shakespeare. Bu kişiler büyük ve önemli kişiler. Ülkelerinde yerel yönetimlerin destekleri ortada. Her sokağın köşesine bir tiyatro evi var. İnsanlar orada bütçesine bir kalemde tiyatroyu ekliyor. Türkiye Cumhuriyet kurulurken hiçbir şeklide zorlanmadık ama kültürel anlamda bir dayatma ile karşılaştık. Özellikle Türk tiyatrosunun hem eğitimi hem sahnesi Almanlar tarafından yapılandırılması bugün karşımızda. Geleneksel Türk tiyatrosu ile ilgili dünyanın her yerinde bölüm olurken bizde dersi bile yok. Yeni yeni konulmasına yönelik çalışmalar var. Bu duyarlılık gelişecek.
Kayseri’ye ilk geldiniz günle bugün arasında nasıl bir fark var?
Bu salonda kaç kez oyun oynadım hatırlamıyorum. Allah’a hamd olsun ilk geldiğim günler gibi değil. O günler daha zor günlerdi. Daha önce öteleniyorduk. Çalacak kapı bulamıyorduk. Keşke bu zamanı kıymetini bilsek. Hem yönetenler acısından hem ülke insanımız acısından hem de sanatçılarımız acısından.
Yenilmez Kültür Sanat Merkezi hiç şüphe yok ki yeni Ahmet Yenilmez’lere gebe. Sizce Yenilmez Kültür Sanat Merkezi yeterli mi?
Bu imkân meselesi. Biz birkaç kez Kayseri’ye bu konuda girişimde bulunalım diye geldik. Ama gerçekleştiremedik. Biz bu kadarını taşıyabiliyoruz. Turneler yaparak Yenilmez kültür Sanat Merkezi’ni besliyoruz. Bir taraftan da ailem var çevrem var. Biraz önce o cümleyi özellikle kullandım; ‘Keşke bu zamanın kıymetini’ yönetenler, sanatçılar ve ülke olarak bilebilseydik.
Sizin çizginizde giden amatör tiyatroculara neler tavsiye edersiniz?
Çalışmak, gözlemlemek, bakmak. Zaten yaptığımız iş farklı bakmak, farklı görmek, farklı gördüğünü farklılaştırarak insanı insanlığa anlatma işi. Bunun teknik imkanları, anlatım tarzları farklı olabilir ama ana eksen budur. Bu da okumakla dinlemekle seyretmekle ve sohbet kültürü ile gelişir. Bunu ihmal etmemeli. Bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Dünyayı, teknik imkânları takip etmelerini tavsiye ediyorum. Ve tabi ki çalışmak, işini sevmek meslek ahlakına sahip olmak …
Söyleşi: Veli Gögebakan - Taha Tayfun Bağcı