YENİ 'AYLA' HİKAYESİ KAYSERİ'DEN…

 Emekli astsubay Mehmet Karamustafaoğlu Koreli 'Ayçe'nin hikayesini gazetemize anlattı. Kore Savaşı sırasında yaşanan, Astsubay Süleyman Dilbirliği ve Koreli Kim Eunja'nın hikyesinin anlatıldığı 'Ayla' filminin bir benzeri Kayseri'de ortaya çıktı. Kayserili gazi astsubay Mehmet Karamustafaoğlu, Kore Savaşı'nda çamurun içine saplanmış halde buldukları kimsesiz kız çocuğunu alarak birliğe getirdi. Ayçe ismi verdikleri küçük kızla 5 ay birlikte kalan Karamustafaoğlu, Türkiye'ye getiremediği kızı bir daha göremedi.

1929 yılında Kayseri’nin Hisarcık ilçesinde doğan Mehmet Karamustafaoğlu, Lütfullah efendinin 6 çocuğundan biri… İlkokulu Hisarcık’ta bitirdi. 1943 yılında Zincidere Astsubay Okulu’na kayıt yaptırdı. 1948’de Erzurum Sivişli Ucaksavar Taburu’na tayin edilen Karamustafaoğlu Erzurum’da görevini yaparken bir gün aldığı bir telefonla Kore’ye tayininin çıktığını öğrendi. Karamustafaoğlu o günleri şöyle anlatıyor;

 “Ben o tarihlerde Erzurum Uçaksavar Taburu’nda görev yapıyordum. O gün de nöbetçiydim. Sabah saatlerinde postacı geldi ‘acele bir telefon var Kolordu Komutanı nöbetçi subayı istiyor’ dedi. Ben de hemen telefona geçtim. ‘Buyurun paşam’ dedim. ‘Acele bir emir var yazmaya hazır mısın?’ dedi. ‘Hazırım’ dedim; kâğıdı kalemi aldım, ‘Yaz’ dedi. ‘Birliğiniz astsubaylarınızdan Mehmet Karamustafaoğlu Kore savaş birliğine atanmıştır. En kısa sürede Ankara’ya ulaştırılmasının temini yapılmalıdır.’ Dedi. Ben ilkönce şaka zannettim. Çünkü Erzurum o dönemlerde 2. Dünya Savaşı’ndan yeni çıkıldığından teyakkuz (alarm) durumu sürüyordu.  Ordudan kimsenin gitmeyeceği basında açıklanıyordu. Komutanım ‘pişmanlığın var mı?’ dedi. ‘Böyle bir şey olamaz komutanım! Emir komuta neyse ben yerine getiririm, ben askerim’ dedim.”

“Yol 31 gün sürdü”

O dönemde son çıkan uçaksavar silahlarının Türkiye’de eğitimini gören 3 kişiden birisi olması sebebiyle diğer iki kişiyle birlikte kendisinin de savaşa gönderildiğini belirten Karamustafoğlu, “Kore’ye gitmek için İskenderun’dan gemiyle yola çıktık. Kızıldeniz, Yemen, Hint okyanusu derken yol tam 31 gün sürdü. Filipin açıklarında gemi durdu. Filipinlilerden bir bölük asker bindi. Onlarla birlikte Kore’ye geçtik. Üç gün kadar bir hazırlık eğitiminden sonra cepheye vardık. 12 ay kadar orada kaldım ama herhangi bir tehlikeyle karşılaşmadım. En çok keşif harekâtlarına çıkan bendim. Birinci takım komutanı bir üsteğmen vardı. O yeni evliydi. Bu yüzden onun nöbetini de ben alırdım.” dedi.

Ayçe’nin hikâyesi

Çamurun içinde buldukları Koreli bir kız çocuğunun 5 ay boyunca yanlarında barındırdıklarını anlatan Karamustafaoğlu, “Bir gün geri çekilirken şoförüm aracın arkasında çamurun içine saplanmış bir kız çocuğu buldu. İlk önce öldüğünü zannettik. Şoförüm kontrol edince yaşadığını fark ettik. Onu alıp birliğe götürdük, yıkadık, karnını doyurduk. Bizimle birlikte yaşamaya başladı. Şoförüm ona Ayşe ismini verdi ama kendisi Ayşe’yi telaffuz edemediği için ‘Ayçe’ diyordu. Biz de Ayçe demeye başladık. Ayçe birliğin neşesiydi. Çok candan bir çocuktu. Herkes tarafından sevilirdi. Herkese ‘baba’ derdi. Japonya’ya gidişlerimde ona elbiseler getirirdim. ‘Ailesi var mı?’ diye çok araştırma yaptık. Gazeteye ilan verdik ama kimsesi ortaya çıkmadı. Ayçe toplam 5 ay bizim birliğimizde kaldı. Çok alıştık ona. Türkiye’ye dönerken yanımda getirmek istedim ama izin alamadım. Daha sonra Kore’ye 2 kez gittim. Son gittiğimde Avustralya’ya taşındığını öğrendim. Bir daha da görüşemedik.” ifadelerini kullandı.


“Japonya’da bir kız sevdim”

Japonya’da sevdiği bir kız olduğu için izinlerinde sık sık bu ülkeye gittiğini söyleyen Karamustafaoğlu, “Kore savaşları her gün devam eden savaşlar değildi. 15 gün cephede, 15 gün gerideydik. Geride olduğumuz zamanlar Amerika’nın Hollywood’un artistleri her ay gelip konserler verirlerdi, eğlenceler düzenlenirdi. O eğlencelere iştirak ederdik. Mükafat olarak da herkese izin hakkı verilirdi. Benim Japonya’da sevdiğim bir kız vardı. Onu görmek için Japonya’ya giderdim. Hatta arkadaşlarımın izin hakkını da parayla satın alıp Japonya’ya gitmeye çalışırdım. Sevdiğim kızla evlenmek gibi bir hayalim vardı ama izin vermediler. O dönemler bunu Meclis’e bile taşıdık ama olmadı.” diye konuştu.


“Kayseri’de çok iyi karşılandım”

Kayseri’deki diğer Kore gazileriyle sık sık görüştüklerini vurgulayan Karamustafaoğlu sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Kore’den ayrıldıktan sonra 1951 yılının sonunda Kayseri’ye geldim. O tarihlerde Kore’den gelen ilk ben olduğum için çok büyük tezahürat oldu. İyi bir karşılama yapıldı. Birçok garnizonda 1 ay müddetle konferans verdim. Kayseri’de Uçaksavar Alayı’na atandım. 5 sene Alay komutanı olarak çalıştım. Ondan sonra mecburi hizmetim doldu. Ayrılacaktım fakat istifalar kapalıydı, ayrılamadım. Tugay Komutanı benim imtihanlara iştirak etmemi istedi. Güdümlü silahların eğitimi için sınavlara girdim. Amerika’ya gitmeme bir hafta kala istifalar açıldı. İstifa ederek İŞKUR teşkilatına girdim. Çeşitli yerlerde Bölge Müdürü olarak çalıştım. Emekli olduktan sonra 35 yıl da ipek halı üzerine ticaret hayatım oldu. 2002’de eşimi kaybettikten sonra her işimi bıraktım. Şimdi yazın Hisarcık’ta, kışın Kayseri’de vakit geçiriyorum. “

Haber: Tuba Köksal-Nur Şevval Seven
Fotoğraf: Metin Yiğit

Yorumlar 1
merhamet 06 Aralık 2017 08:58

biz merhametli insanlarız. dil , din, ırk farketmeden herkese yardımcı oluruz. eminim bu haberler daha önce çıksa idi her şehirden bir "ayla" haberi çıkardı...

Bakmadan Geçme