Bu günde böyle olsun dedim. Bunca acı , bunca zulüm yaşanırken bunca acıya kayıtsız kalamıyor insan. Öyle bir çağdan geçiyoruz ki insan, insan olduğundan utanıyor.
Yeryüzünün halifesi olan insan bu vasfını unuttu sanırım. Bütün kutsalları kendi eliyle bir bir yıkıyor. Bizi biz yapan temel değerlerimiz gözümüzün önünde elimizden bir şey gelmeden paramparça olmaya devam ediyor. Herkes bir şeyden korkuyor kaçıyor. Kötü, kötülük yaptığıyla kalıyor. İyilerse pasif ve korkak. Öyle bir güvensizlik aşılanmış ki iki kişi bir araya gelemiyor.
Coğrafya da parça parça, yıkık dökük dolaşıyoruz. Herkes çözümü bir başkasından bekliyor. Herkes birbirini suçluyor. Öne düşen yok. Basit görevlerin kaçağı, makam mevkilerin düşkünüyüz. Herkes kendini çok değerli görüyor. Tartıda ne kadarız, ağır mıyız, hafif miyiz? Bunun bir önemi yok. Her fikrimiz hikmetli bizim, iş yapmak ve yaptırmak zahmetli bize. Sevgisizliğin, güvensizliğin en alt noktasını yaşıyoruz. Bir yanda ise;
Filistin açmış teybi son ses bütün Müslümanlara bir türkü dinlettiriyor.
Şu dağlarda kar olsaydım, olsaydım
Bir asi rüzgar olsaydım, olsaydım
Arar bulur muydun beni, beni
Sahipsiz mezar olsaydım, olsaydım.
Şu bozkırda han olsaydım, olsaydım
Yıkık perişan, olsaydım, olsaydım
Yine sever miydin beni, beni
Simsiyah duman olsaydım, olsaydım
Şu yarada kan olsaydım, olsaydım
Dökülüp ziyan olsaydım, olsaydım
Bu dünyada yerim yokmuş yokmuş,
keşke bir yalan olsaydım.
keşke bir yalan olsaydım.
Sözün özü, gerçekten seviyor muyuz? Seviyorsak eğer şimdi kardeşliği oluşturup, tüm değerleri yeniden kazanma zamanı. Bir yerden başlamanın zamanı geldi de geçiyor. Elimizi çabuk tutalım parça bitiyor. Gazze bitiyor.