Hikâye bir varmış bir yokmuş diye başlıyor, Neonya Gezegen’inde geçiyordu. Neonyalılar ortalama seksen beş santimetre boyunda, saçları doğuştan ışıklı bir yapıya sahip, kurdukları bağ güçlendikçe saçlarının ışık şiddeti artan, bağ sayısı arttıkça da ışık yayan saç sayısı artan insanların olduğu bir gezegen. Gezegen aydınlanmasını bu sevimli canlıların saçlarından yayılan neon ışıkları sayesinde sağlıyor.
Bu Gezegen’de yaşayan Küsüdü, boyu daha yeni 80 cm’ye ulaşmış, beyaz tenli tombiş görünümlü, kafasında az da olsa sarı bir ışık yayıyordu. Küsüdü, ailesinin en problemli bireyi idi. Hemen hemen her şeye küsmesi ile bilinirdi. En ufak şey küsmesi için yeterli idi. Küstü mü kendini yerlere atar, boylu boyunca uzanırdı. Onun bu karakteri kurduğu bağları hemen koparmazdı ama bağın gücünü azaltıyordu.
Neonya gezegeninde iki kişi karşılıklı göz göze geldiğinde kurulan bağ sayısına göre kafalarındaki ışık ortaya çıkar ve bağın gücüne göre parlardı. Küsüdü kimle karşılaşsa kafasındaki sarı ışık cılız kalıyordu.
Neonya Gezegeni için vatandaşlarının güçlü bağ kurması yaşamsal öneme sahipti. Güçlü bağların artması için her sene yarışmalar düzenlenirdi. Bu yarışmaların hazırlık sürecinin iyi olması gezegenlerindeki güzelliği ve yaşanabilirliği artırmakta idi.
Yarışmalar için tüm ailelere davet gönderilir. Ailelerden kendi içlerinden aile bağları en zayıf olanı seçmeleri ve seçilen kişinin ismini komisyona göndermeleri istenirdi. Bu gönderilen aile ferdinin ismi diğer ailenin gönderdiği isimle eşleşip bağ kurma özelliğini güçlendirmek için bir yıl boyunca Karon ülkesine gönderilir, orada yarışmaya hazırlık yaptırılır ve yarışma günü kurdukları bağ sayısı fazla olan, güçlü bağ kuran ekip yarışmayı kazanıyordu. Yarışma kısa ama hazırlık süreci uzun geçiyordu.
Bu yıl ki yarışmalarda eşleştirme sonucu Küsüdü’nün karşısına Zıddo çıkmıştı. Zıddo doksan santimetre boyunda o da tombiş bir görünüme sahipti.Mavi ışıklı saçlara sahipti. Neonya gezegeninin insanları genel olarak kısa boylu tombiş görünümlü idiler. Zıddo hemen hemen her şeye muhalifti. Bu karakteri sebebiyle çevresindekiler onla bağ kurmakta çok zorlanıyorlardı. Çevresindeki her şeyi doğru yanlış demeden eleştirdiğinden hemen hemen herkesi küstürüyordu. Bu karakterinin kendini ülke genelinde düzenlenecek olan yarışmaya göndereceğini bilse de bir şey yapmamış, sonucu kabullenmişti.
Neonya Gezegeni’nde bağ kurmamak veya bağ kurulmasına engel olmak istenen bir durum değildi. Bu yüzden bu iki karakter kendini düzeltmeli idi.
Küsüdü ve Zıddo eşleşmede birbirine düşmüş ama bu iki zıt karakter birlikte nasıl bir başarı elde edecekti. Bu son derece düşündürücü bir hal almıştı.
Bir bağ kurulmalı ki Küsüdü’nün sarı olan saçları kurulan bağ ile birlikte ışık saçmalı , Zıddo’nun mavi saçları ile birlikte bir renk cümbüşü oluşturmalı idiler.
Gezegenlerde en kuvvetli bağlar şüphesiz, anne ve yavrusu arasındaki bağ, baba ve evlat bağı, kardeş bağı, akraba bağı, inanç bağı, arkadaşlık, dostluk gibi uzayan giden bağlardı. Bu bağların gücünü ve önemini bilmeyen yoktu. Neonya gezegeninde canlılar her şeyi bilseler de uygulama noktasında çok ciddi sıkıntılara sahipti. Mesela Neonya gezegeninde hangi bağ kopmuşsa o bölgenin ışığı sönerdi. Kimse tüm bağları koparıp atmazdı bu hem kendileri için hem de Neonya için son derece tehlikeli idi.
Gezegenin ışık kaynağının devam etmesini sağlamak için tüm yarışmacıları Karon ülkesine topladılar ve onlara bir yıl süre tanıdılar. Yarışmada başarılı olanlar kendi ailelerine dönebilecekti, başarısız olanlar ise Karon ülkesinde yaşamaya devam edecek. Her yıl yeniden yarışmaya katılacaklardı. Karon takdir edeceğiniz gibi karanlık bir ülke, bir yerde ışık olmazsa, güzellik olmazsa elbette orasının karanlık olması, korkutucu olması kaçınılmazdı. Burada ne kadar süre yaşanabilirdi ki. Bu karanlıkta ancak derin bir tefekkür içine girerdi insanlar. İnsanlara karanlığı yaşatmaya çalışanların kendi karanlığında kaybolduğu bir yerdi burası. Karon’da kimler yoktu ki. İki yüzlüler, benciller, gözü ateş saçanlar, yüreği taşlaşmış olanlar, yalancılar, hırsızlar…Yüreğinde karanlık bir yanı barındıran herkes buradaydı.
Zıddo ve Küsüdü bu ülkeye düşmekten hiç memnun kalmadılar. Karanlıkta kara kara düşündüler. Bir an önce bu karanlık ortamdan kendilerini kurtarmaları gerekiyordu. Kendi aralarından bir plan yapıp çalışmaya başlamazlar ise hepten karanlıkta kalacaklardı. Bu ülke ve bu ortam yaşanılacak gibi değildi.
Yarışmayı kazanmak için nasıl bir plan yapmaları gerektiğini kara kara düşündükten sonra, Allah’tan ortak hareket etme bağını oluşturmaları önlerini aydınlatacak kadar saçlarının ucunda bir ışık oluşturmuştu.
Yarışmayı kazanmanın tek bir yolu vardı o da kardeşlik bağını oluşturmak. Yoksa bu karanlık bu zulüm bitmeyecekti. Baş başa verdiler kardeşlik bağını kuracak maddeleri yan yana sıraladılar. Bir hafta süreleri gerçek kardeşlik nasıl olur bunu düşünmekle geçti. Eleştiri de küsmek te bir yere kadardı.
Küsüdü hazırladığı maddeleri saydı: ‘Kardeşler, ortak bir amaç gütmeli, bencillik yapmamalı, önce kardeşini düşünmeli, kardeşine sevgi ve saygı beslemeli, ölçülü olmalı, samimi olmalı, edepli hareket etmeli, sevgiyi artıracak yollar aramalı ve Küsüdü başını öne eğerek, küs durmamalı’ dedi.
Zıddo ise: ’Selam vermeli, kardeşinin hal ve hatırını sormalı, davet ettiğinde davetine gitmeli, kardeşi nasihat istediğinde nasihat etmeli, hasta olduğunda ziyaretine gitmeli ve üzüntülü bir şekilde eleştiride aşırıya kaçmamalı’ dedi.
Kardeşlik, en güçlü ışığa sahipti. Bu ışığı elde eden her türlü karanlığı aydınlığa çevirebilirdi. Kardeş kardeşe yük olmazdı. Kara gün kararıp kalmazdı.
Bakalım kardeşlik bağını nasıl oluşturacaklar Küsüdü ve Zıddo.
Devamı haftaya…