Vedat ÖNAL

Mossad, Kayseri Olaylarının Neresinde?

Vedat ÖNAL

İLMEK İLMEK İŞLENEN PROVAKASYON….

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli diye bir laf var ya. İşte aynen öyle. İlmek ilmek dokudular Kayseri’yi. Mülteciler gitsin, Suriyeli istemiyoruz, şöyle böyle gençlisini, yaşlısını, emeklisini, memurunu, esnafını doldurdular. Ne adına milliyetçilik kisvesi altında faşist, kafatasçı şovenizm hastalığı ile doldurdular. 

Nereden mi fark ettim bunu. Daha aylar öncesinde, seçim zamanında, öğrenciler arasında, bazı sivil toplum kuruluşları ve özellikle birkaç siyasi parti lideri eliyle bu iş pişirildi. Yemek kıvamına gelince de Mossad eliyle mi veya yerli işbirlikçiler eliyle mi bilinmez servis edildi. Son gördüğüm mesajlardan dehşete düştüm. Milliyetçi, vatansever geçinen bazı yapılar, yaktık, yıktık diye sevinen, övünen mesajlar atıyorlar. Dehşete düştüm Kayseri adına.

Ve bu mesajların en önemlisi de İsrail’den geldi. Mossad’ın resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, “Türkiye’nin köpeğine git mesajı”. Düşünebiliyor musunuz. Mossad senin ülkenin Cumhurbaşkanına böyle aşağılık bir mesaj gönderirken sen de buna alet oluyorsun. Onların ekmeğine yağ sürecek, değirmenine su taşıyacak işlerin içinde oluyorsun. Bu tavır adı istediği kadar milliyetçi olsun, zül olarak, insanlık dışı bir tavır olarak bu milliyetçi yapılara yeter de artar bile.

İstihbarat aparatı olmaya müsait yüzlerce sabıkası kabarık genç var Kayseri’de. Çoğu tekel bayilerinden çıkmayan, uyuşturucu müptelası ama sorarsan vatan, millet edebiyatını kimseye bırakmayan, yani mangalda kül bırakmayan insanlar bunlar. Bunlar ya parayla, ya da bu vatan millet edebiyatı ile kolayca kullanılacak tipler. Olaylarda karışanların yüzde 50’den fazlasının sabıka kaydı varmış. Üstelik en adi suçlardan dolayı. Yani taciz olayına karşı çıkanlarda tacizci. Yani bu ne demek ben daha iyi taciz yaparım sen benim yapacağımı nasıl yaparsın. 

Kim ne derse desin. Suç oranları açısından Suriyeliler herhangi bir dereceye girmiyor. Sanki ilk defa taciz olayı yaşanıyor ve bu arkadaşlar namus bekçisi ya. Bu kadar kolay oyuna gelinebilen ve provakasyonun göstere göstere yapıldığı bir il haline geldi Kayseri. Vatandaş okumuyor, vatandaş dünyayı da takip etmiyor. İstihbarat örgütlerinin kolayca manipüle edeceği malzeme cahil vatandaş kitlesi. Buna bir de milliyetçilik, vatan, millet sosu eklersen tam kıvamına geliyor operasyon için. 

İnsanların tacize uğramasına, katledilmesine bu kadar karşıydınız. Birkaç yıl önce Suriyeli Emani el-Rahmun evinde, Sakarya’da bir grup kanı bozuk Türk tarafından katledilirken neredeydiniz. Ne kadın dernekleri, ne insan hakları dernekleri ve bugün sokağa çıkıp Suriyelilerin arabalarını, evlerini, işyerlerini yakan bazıları zavallı ahmaklar, bazıları bilerek bu işlerin içinde olan, milliyetçi geçinen fakat mossad’ın operasyon elemanları neredeydi. Mossad’ın elemanları ne yaptıklarını biliyor da bizim vatandaşımız, her sosyal medya mesajına, sokağa çağrılan her mesaja koşan zavallı, geri zekalı vatandaşa ne demeli peki. 

Aynı anda, aynı saatlerde Suriye’de Azez’de Türk bayrağına yapılan provakasyondan da mı uyanmıyorsunuz be hey gafiller. O insanların evini yakanlara, sloganlarınızla, söylemlerinizle destek verdiniz. 
İnşallah Gayretullaha dokunmaz diye ümit ediyorum. Yoksa Kayseri aynen o yaktıkları arabalar, evler gibi kendi evlerine de ateşlerin düşeceği zamanları beklesin. Zulümle kimse abad olmaz. Yapılan zulmün de bir karşılığı mutlaka olur. Bir kısmı eylemleri ile, bir kısmı da söylemleri  ile bu olayları maalesef Kayserililer destekledi. Etrafımda, inancından şüphe etmeyeceğim insanların, güya namazlı abdestli insanların bile amalı fakatlı konuşmalarını, ama bakın Türk bayrağını indirmişler diye adeta kusura bakmasınlar ama ağızlarından salya saçar gibi kızgın göz ifadelerini görünce

Mossad’ın ve CIA’in işinin hiç de zor olmadığını gördüm ve anladım. 
Üstelik bunu yapanların, bu sözleri sarf edenlerin bir kısmının yakınlarının Almanya’da gurbetçi olduğunu düşününce meselenin vehametini düşünebilir musunuz? Şimdi bir Alman ırkçısı, milliyetçisi çıkıp da, tıpkı yıllar önce yaptıkları gibi Türk vatandaşlarına benzer şeyleri yapsa, suça karışmış birkaç Türkü bahane ederek, Türkleri Almanya’dan kovmak için Allah göstermesin evlerine, arabalarına saldırsa ve bunu da ya sizde kendi ülkenizdeki yabancılara aynısını yapıyorsunuz dese ne cevap vereceğiz acaba. 

Evet bir mülteci sorunu var. Devlette bunu çözmek için uğraşıyor. Behey gafiller bu sorunu çözmek için Suriye’de Esed’le bile görüşme kararı alındığının ertesi günü bu tür bir olayın çıkmasının da bir tezgah olduğunu göremeyecek kadar kafanız çalışmıyor mu. Bunun Mossad ve CIA ortaklığının bir ürünü aşağılık bir istihbarat oyunu olduğunu ve o malum ırkçı parti liderinin Mossad ile olan yıllar önceki bağını göremiyor musunuz. Tabii nereden bileceksiniz. Bir şey okuyup takip ediyor musunuz ki. Kuru kuruya milliyetçilik daha kolay değil mi. Türkiye’de de, Suriye’de de yakalananların büyük kısmının PKK militanlarının olduğunun ortaya çıkması da sizi uyandırmaya yetmiyor. 

Ve Suriye’de Mehmetçikle birlikte harekatların ön saflarında çarpışan Suriye Milli Ordusu Sultan Murat Tugayı Komutanı Fehim İsa’nın Türk bayrağı hassasiyetinden de haberiniz yok tabii. Türk bayrağına saldıranlara anında cevap verildiğini ve bunun bölgeye sızan PKK’lıların işi olduğunu belirtmesine ve yaptığı açıklamalarda Türk devletinin mazlum ve masumların yanında olduğunu ve Türk bayrağına saldıran kim olursa alnının ortasından vurulması talimatını verdiğini de duymaz ve görmez bu cahil cühelamız maalesef. 
Bütün bunların ardından, Mossad için çok güzel bir oyun alanı haline getirenlerin tek tek toplanıp gerekli cezanın yani vatana ihanet cezasının verilmesi gerekiyor. O kamyonlarla başka yerlerden getirilen sabıkaları kabarıklarla bu iş bitmez. Bunun arkasında olan, yönlendiren, akıl veren kimler varsa hepsinin vatana ihanetten yargılanması gerekiyor. Velev ki aptalca alet olan vatandaş varsa o da cezasını çeksin. Çeksin ki, istihbarat örgütlerinin bu kadar kolay aparatı olmasın bundan sonra kimse. Buna cesaret etmeye kalkmasın. 

Ve Kayseri Mossad operasyonları ile, uyuşturucu ile, asayiş olaylarının tavan yaptığı bir şehir haline nasıl geldi. Bunu da şehrin ileri gelenleri bir oturup düşünsünler. Makarr-ı Ulema şehri denen Kayseri maalesef artık bu sıfatla anılacak durumda değil. Tarihine, medeniyetine, inancına yabancı bir kitle şehrin geleceğine ipotek koymak üzere. Sadece bir mahalle muhtarı ile yaptığım sohbette son beş altı yılda mahallesindeki içki satışı yapan dükkan sayısının ikiden sekize çıktığını söylüyorsa biraz durup düşünmek gerekiyor.

Kimsenin özgürlüğünün kısıtlanması peşinde değiliz söylemleri ile geldiğimiz nokta burası. İki olan tekel bayisi sekize çıkmış. Nerede YEŞİLAY. Nerede il yöneticileri. Bu ruhsatlar bu kadar kolay alınırsa böyle ortalıkta ipsiz sapsız içip içip her olaya karışan adamlarda bulunur. 

Evet yazının başında bekliyordum böyle bir gelişmeyi diye yazdım. Yazının başında belirttiğim gibi, takip ettiğim gençlerin, vatandaşın yorumlarından bunları çıkarmak zor değildi. İlmek ilmek bazı siyasi partiler, bazı sivil toplum kuruluşları bu durumu işlediler. Suriyeliler gitsin. Suriyelilerin nüfusu artıyor. Gibi abuk subuk daha birçok söylem ortalıkta aylarca dolaştı. Gündem oldu, konuşuldu. Hiçbir bilgiye dayanmayan bilgiler, yalanlar, iftiralar ortalıkta gerçekmiş gibi gezdi. Ve sonuç bugüne geldi. 

1956’da kendi adamlarımız eliyle Selanik’te güya Atatürk evi olarak kabul edilen binaya bomba atarak İstanbul’daki masum 200’den fazla insan nasıl katledildiyse, Gezi’de nasıl yalandan bir iki ağaç bahane edildiyse, 6-7 Ekim olaylarında Kobani bahane edilerek onlarca masumun kanına girildiyse Kayseri’de de bir benzeri tezgahlandı. Neyse ki, o olaylardaki gibi bir gaflet yaşanmadı. Her şeye rağmen Emniyet güçlerimiz gerekli müdahaleyi yaptı. Ama yine de onlarca araç, onlarca ev, işyeri ateşe verildi. Niçin adi, sıradan bir adli olay yüzünden. Benzeri kaç defa yaşanan adli bir olay yüzünden, istihbarat örgütlerinin oyuncağı haline gelindi. 

Umarım sağduyu kazanır. Müslümana, Türk’e yakışır tavırlar, hareketler galip gelir. Dünyanın hiçbir yerinde ırkçı, faşist söylemler kimseye bir fayda getirmedi. Ayrıca Bursa’da yaşanan ve Arap iş adamlarına yönelik elindeki bıçakla tehditler savurarak Suriyeli istemiyoruz diye ortalıkta dolaşan aptal şahsı da emniyet paketledi. Bakın güney sahillerimiz Avrupalılar tarafından on yıllardır işgal altında, üstelik ülkemize gelen bir arap turistin bıraktığı dövizin onda birini bırakıyorlar. Siz eline bıçak alıp İngiliz turist kovalayan kimseyi gördünüz mü, İngiliz tabelaları kaldırılsın diyen bir Allah’ın kuluna rastladık mı. Hayır rastlayamazsınız. 

Peki mesele ne. Çok basit. Daha önce batıya giden, Londra’ya, Paris’e giden arap sermayesinin Türkiye’ye gelmesine engel olmak. Bu provakasyonu yapanın da İngiliz istihbarat örgütü MI6 ile bağlantısı çıkarsa hiç şaşmam. Geri kalmış ülkelerin en büyük dezavantajı bu kolayca kandırılan ve satın alınabilen vatandaşları maalesef. 

Ve Kayseri bu süreçte çok kötü bir sınav verdi. Suriyeli vatandaşlar ve özellikle çocuklar evlerinde korkudan tir tir titreyerek gözlerine uyku girmeden günler geçiriyorlar. Maalesef Kayseri’nin sivil toplum kuruluşları muhacir kardeşliği gösteren ensar olma konusunda kötü bir sınav verdik. Kendimde dahil olmak üzere yeterince tepkimizi ve mazlumların yanında olduğumuz mesajını veremedik. Bu da bizim ayıbımız olarak tarihe geçti. 

Son olarak Türk vatandaşlarına, okuyuculara tavsiyem kendinizi istihbarat örgütlerine kullandırtmayın. Sizin siyasi parti lideri veya gazeteci veya sivil toplum örgütü temsilcisi olarak bildiğiniz adamlar veya kadınlar bizzat istihbarat örgütlerine çalışan paralı maşalar. Kendinizi ülkenize karşı kullandırtmayın. Bir mesele varsa devlet çözer. En kötü düzen, en iyi düzensizlikten iyidir. Bir nizam, intizam vardır en azından. Yoksa kim kime gücünü yetirirse olursa, orman kanunu geçerli olursa nereye varır iş bir düşünelim ona göre davranalım. Vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları