Vedat ÖNAL

Kamil Koç-MEB-Esenboğa-Kent Turizm ve AŞTİ-2

Vedat ÖNAL

Önceki yazının ardından bugün de bayram arefesi başımızdan geçenleri kısaca ele almak istiyorum. Tekrar hatırlatmak gerekirse bu yazılarla bir suçlu arama gayreti içinde değilim. Ama gerek benim gerekse birçok arkadaşın benzer mağduriyetler yaşamamasına vesile olursam bu benim için yeterli olur. Çünkü benzer olaylar ve durumlarla çok fazla karşılaşan arkadaş görüyorum.
Neyse geçtiğimiz Cumartesi günü yani Ramazan Bayramı arefesinde Medine’den uçağa bindik. Önce İstanbul ardından da Ankara’ya ulaştık. Havaalanından servislerle Ankara Terminaline yani bilinen adıyla AŞTİ’ye ulaştık. Arefe günü olduğu için yoğunluğu bildiğimden önceden biletimi almış ama saat 17.00’den önce bilet bulamamıştım. Terminale inince burada Kayseri’ye otobüslerin olduğunu gördüm. Bu yüzden önce akşam ki biletimizi iptal ettirdim. Daha sonra erken saatte bilet bulmak amacıyla firmaların bürolarından bilet sormaya başladım. Kent Turizm firmasının bürosundan Kayseri’ye en yakın saatte araba olup olmadığını sorduğumda birkaç saat sonra yani 8.30’de bilet olduğunu öğrendik ve biletimizi alarak otobüsün hareket saatini beklemeye başladık.
Otobüs saati geldi yani saat 8.30 oldu hala otobüs peronda yoktu. Saat 9.00 olduğunda bir otobüs perona yanaştı ama otobüsün sadece ön yüzünde sanki geçici yapıştırılmış bir şekilde Kent logosu vardı. Otobüs oldukça eski ve biraz da bakımsız bir otobüstü bu durumu dışardan bile belli oluyordu. Neyse içeri geçip yerimize oturduğumuzda çok ilginç bir manzara ile karşılaştık. Yaklaşık 20 yıl önce kullanılan otobüs koltuklarıydı bunlar ve bu durumdan bize haber verilmemişti. Otobüsün zemini yiyecek artıkları ile oldukça kirli vaziyetteydi ve böcekler içinde ölmüş kalmıştı. Yani kısaca uzun süre bir temizlikten geçmediği belliydi alel acele üzerine Kent Turizm yazısı yapıştırılıp perona getirilmişti. Daha yolculuk esnasında başımıza gelenlerden habersiz bavullarımızı yerleştirip yerimize oturup hareket etmesini beklemeye başladık. Ancak 9.30’a doğru hareket edebildi. Bu arada klima sisteminde de bir arıza olduğu görülüyordu çünkü içerisini soğutma konusunda yetersiz kalıyordu.
Burada şunu sormak herhalde en doğal hakkımız. Bu araba koskoca başkentin yani AŞTİ’nin terminaline nasıl korsan bir şekilde girdi ve en önemlisi de elini kolunu sallayarak terminalden nasıl çıktı. Çıkarken özellikle çıkış izin belgesini alıp almadığını kontrol ettim. Çıkış yerinde hiç durmadan basıp geçti. Normalde oradaki görevlinin bu çıkışa izin vermemesi gerekiyordu. Neyse çıkışı yapıp yolculuğa başladık ama daha başında zorlu bir yolculuk olacağı belliydi. Bir süre gittikten sonra galiba motor hararet yaptı ve bir süre beklemek zorunda kaldık. Bu arada yolcu olarak şikayet etmeye başladık. Böylece Kırşehir çıkışına kadar gidebildik. Fakat Kırşehir’i çıktıktan birkaç kilometre sonra polis çevirmesi ile karşılaşıldı. Polisler otobüsün evraklarına bakınca zaten korsan bir otobüs olduğunu anladılar. Bir süre bekledikten sonra mağdur olduğumuzu ve gitmek istediğimizi söyledik. Otobüse el koymak istiyorlardı ama bu kadar kişinin mağdur olmasını da istemiyorlardı. Bu arada da şoförün ceza puanlarının dolu olduğu ve ehliyetine el konulduğunu öğrendik. Yolda Kent Turizmin bir başka otobüsü durdurulup yedek şoförünün otobüsü kullanması şartıyla otobüsün hareket etmesine izin verdiler. Böylece yeniden Kayseri’ye doğru hareket ettik. Fakat bir beş dakika geçmedi ki şoför bir benzin istasyonuna çekerek cezalı şoföre yeniden otobüsü teslim etti. Sebep otobüse alışık olmadığı için kullanamamasıydı. Neyse biran önce Kayseri’ye ulaşmak için kimse ses çıkarmadı.
Bütün bu olumsuzluklar içinde Kayseri Terminali’ne ulaştık. Herkes bir şekilde yaşadıklarını geride bıraktı. Fakat içerden birisinin çıkıp gelerek “bu araba 2 milyar ceza yedi. Şikayet eden kimse hakkımızı helal etmiyoruz” demesin mi. O anda zaten sıcaktan bunalmış bir vaziyetteyken bu sözleri duyunca benim iyice tepem attı, sinirlendim. “Sen hangi haktan bahsediyorsun. Bizim hakkımız ne olacak” diye bağırmaya başladım. Hala bana cevap vermeye ve haksızlıklarını örtbas etmeye çalışıyorlardı ve buna da pes doğrusu diyorum. Bu durumu duyunca hemen içerdeki Kent bürosuna doğru gittim ve durumu anlattım. Nasıl mağdur olduğumuzu anlatınca bu arabanın Ankara’dan çıkışından haberleri olmadığını söylemesinler mi. Bir şokta burada yaşadık. Yani Kent Turizm firması Ankara’dan kendi logosuyla bir araç yola çıkarılıyor ama haberi yok. Görevli arkadaşa bunları söyleyince kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını söyledi. Daha sonra ilgili müdür olduğunu söyleyen bir arkadaşa durumu anlattık. O da bu arabadan haberlerinin olmadığını söyledi. O zaman dedim şu anda açıp bunun hesabını Ankara’dakilere sormanız ve derhal bu konuda gerekeni yapmanız gerekir diye tepki gösterince bayramdan sonra gerekeni yapacaklarını söyleyip bizi böylece geçiştirdiler. Yani biz mağduriyetimizle, çektiğimiz eziyetle, sinir ve stresle kala kaldık.
Burada biz bir ihmaller zincirinin kurbanı olduk. Bazıları ise bunu bilerek yaptılar. Özellikle Kent Turizmin Ankara bürosundakiler bu durumu biliyorlardı ve nasıl olsa bir şekilde işin içinden çıkarız mantığı ile hareket ettiler ve insanları adeta koyun yerine koydular. Bir diğer ihmal AŞTİ yetkililerinin, böyle bir araba koskoca başkentin terminalinden hiçbir belge almadan nasıl çıktı. Bunun da hesabı verilmesi gerekiyor. Buradan Melih Gökçek’e sesleniyorum bunun hesabını sor Başkan.
Peki bütün bunları bu “Yol” hikayelerini için anlattım. Vaziyet bu durumlarla daha çok karşı karşıya geleceğiz. Bu yüzden yetkililerin gerekli tedbirleri almasını istiyorum. Vatandaşın mağdur olmaması için çok basit gibi gözüken ama çok önemli olan tedbirleri lütfen almakta gecikmeyin. Bakın basit bir ihmal, bu korsan otobüs AŞTİ’den çıkmamış olsaydı belki de bu mağduriyetler yaşanmayacaktı. Ama ahbap çavuş ilişkisi ile bir şeyler yapılınca bundan mağdur olan vatandaş oluyor. Muhtemelen kapıdaki görevli ile olan ilişkilerini kullanarak bu otobüsü terminalden çıkardılar. Ama olmaması gerekiyor. Bu yüzden de bu tür durumlarda cezaların etkili olması gerekir. Hatta şirketlerin lisanslarının iptal edilmesine kadar gidilmesi gerekiyor. Yoksa vatandaşın mağduriyeti devam edeceğe benziyor. Vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları