Vedat ÖNAL

II. Abdülhamid'i 'putlaştırmak' mı? Allah vicdan ve merhamet versin...

Vedat ÖNAL

Bu yazıda merhum Akif’i yazmaya devam etmek istiyordum fakat o yazıya  geçmeden önce, bir önceki yazıya gelen bir eleştiriye kısaca cevap vermek istiyorum.

Ben yazımda güya II. Abdulhamit’i putlaştırıyormuşum bunu yapmamak gerekiyormuş. Fahrettin Altay Paşa diye bir paşa var onun yazdığı bir hatırat varmış orada Abdulhamit Hanın Filistin’e 20 bin Yahudi yerleştirdiği yazıyormuş dolayısıyla Abdulhamit Han bu konuda büyük hata yapmış ve putlaştırılmamalıymış. Bir kere Fahrettin Altay kim olduğunu nasıl bir asker olduğunu anlatmaya gerek yok. Putlaştırmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen bir askerdir. Merak eden hayatını okur. Onun düşüncelerini konuşarak okuyarak vaktimi boşa harcayamam. Eğer hatıratlara iş kalacak olursa cumhuriyet elitlerinin ilk 15 yılda yaptıklarını hatıralardan okumaya kalkarsanız neler olacağını tarihin nasıl yeniden yazılacağını görürsünüz. Kemalizme, Atatürkçülüğe methiyeler dizmeyi kendisine görev edinmiş bir askerin hatıratından II. Abdulhamit’le ilgili fikir edineceksem yazık bana. Yazdığı kitaplarla özellikle İslam Dini diye yazdığı kitapla safını ve niyetini de belli eden, laikliğe övgüler dizerek hayatı laikliğe iman ederek geçen bir paşadan II. Abdulhamit öğreneceğiz öylemi. İslam dini kitabı gibi Milli Mücadeleyi anlatan kitaplarındaki eksikliği ve tarafgirlik üzerinde durmuyorum bile.

Ben Evet II. Abdulhamit hayranıyım, ona duyduğum hayranlık bir takım ne idüğü belirsiz devlet adamı veya paşanın hatıratından kaynaklanmıyor. Ben II. Abdulhamit Hanın eserlerini bizzat Hicaz coğrafyasında görerek buna inandım. O kuş uçmaz kervan geçmez coğrafyalarda bıraktığı izler hala cap canlı duruyor. Oysa Fahrettin Altay ve benzeri İttihatçı paşaların zihniyeti Anadolu topraklarına geri çekilmek, Arap coğrafyasını da, Adalar Denizini de yani Ege Denizindeki adaları da, Batı Trakyayı da, Doğu Trakyayı da, Azerbaycan’ı da, Suriyeyi de, Musul ve Kerkük’ü de, Filistin ve Hicaz’ı da dava etmek değildi. Oraları vatan toprağı olarak bile görmediler ve Lozan’da biz buraların hepsinden vazgeçiyoruz diye bir taahhütte bulundular. Bir bakkal dükkanı bile bir iki yılda tasfiye edilirken koskoca 5 milyon kilometrekare vatan toprağını birkaç gün içinde imzalanan Lozan antlaşması ile bırakıp çıktılar. 

Ben evet II. Abdulhamit hayranıyım. Anadolu coğrafyasında yaptığı hizmetlerin büyüklüğüne inandığım için onu seviyorum. Ve bir 18 Mart daha geldi. Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümü ve zaferin mimarı kim diye sorarsanız hiç tereddüt etmeden Cennet Mekan II. Abdulhamit Han derim. İttihatçılar Çanakkale önlerine düşman zırhlıları geldiğinde başkenti İstanbul’dan Anadolu’ya taşımak istediklerini kendisine haber vermeye geldiklerinde. Ben Çanakkale’ye öyle tabyalar yaptırdım ki düşmanın orayı geçmesi mümkün değil. Ayrıca İstanbul’un fethinde Bizans imparatoru bile İstanbul’u terketmemiş sonuna kadar savaşmıştı. Ben bir Osmanlıyım, Fatih’in torunuyum. Bir Bizanslı imparator kadar bile olamayacak mıyım diyerek adeta yüzlerine iyi bir tokat yapıştırmıştır. “Ben hiçbir yere gitmiyorum. Burada sonuna kadar savaşacağım yıkılın karşımdan” diye İttihatçı ahmakları huzurundan kovmuştu. 
Ve evet dediği gibi Çanakkale geçilemedi. Ama biz hiçbir Çanakkale zaferi anmasında II. Abdulhamit’in adını bile hatırlamıyoruz. Putlaştırmak öylemi. Yıllarca okul kitaplarında “kızıl sultan” olarak utanmazca hakaret edilerek anılan kimdi acaba. Putlaştırmak öylemi. Kimin nasıl putlaştırıldığını millet de, kafası çalışanlarda çok iyi biliyor. Hiçbir eseri olmasa sadece Hamidiye Hicaz Demiryolu bile olsaydı onu çağlar boyu anmaya yeterdi. Oysa İslam ümmetine ve İslam coğrafyasına bıraktığı Ümmet bilinci, hilafet makamının önemini ortaya koyma hassasiyeti gibi hususlardaki eşsiz hizmetlerini yeterince dile getirmek bile mümkün olmuyor. Bırakın ki putlaştırmayı. Yaptığı hizmetleri bile dile getirmekten aciz bir milletiz. Neyin putlaştırması.

Ya evet işte böyle. Putlaştırmak öylemi. Allah vicdan merhamet, izan versin. Bir de yorumlara kendi isimlerini yazmaktan bile aciz insanlarla uğraşıyoruz. Kim olduğunuzu açık isimlerle yazın bari de ne olduğunuzu bilelim arkadaş. 

Gerçek yorum diye yazan kardeşim adını, soyadını yaz. Kim olduğunu yaz. Bak mail adresim orada. Konuşmak istersen oradan yazabilirsiniz. Ne demek neyin gerçek yorumu. Bu meseleler yıllarca tozlu raflarda kaldı. Konuşulmadı, konuşturmadılar. Sadece kendi istedikleri şekilde konuşturdular. Tarihçiler doğru dürüst araştırma bile yapamadı. Arşivler kapalıydı, belli konulara dokunmak zinhar yasaktı. Neyin putlaştırmasından bahsediyorsunuz. Neyin, nasıl ve kimlerin putlaştırdığı apaçık ortadayken bile kimsenin terennüm etmeye cesareti var mı ki. 

Eğer birazcık vicdanınız ve merhametiniz varsa biraz da benim belirttiğim bu açıdan bakın olur mu değerli dostlar. Merak etmeyin II. Abdulhamit’i putlaştırmış olmazsınız bir hakkı teslim etmiş olursunuz. Daha söylenecek çok şey var ama uzatmaya da gerek yok. Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları