Resul COŞKUN

Kutlu Davete İcabet Gerekir

Resul COŞKUN

(Camilere gitmeyenlere, ithaf olunur.)

     Elhamdülillah müslümanız ve özgürce beş vakit ezan okunan bir belde de yaşıyoruz. Camiler Beytullah (Allah'ın evi) Kabe'nin bir şubesi mahiyetindedir. Camiyi imar edenler ayet-i kerimede "Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur." (Tevbe Suresi: 18. Ayet) diye nitelenmektedir. Mü'min olanlar cami inşasında sorumluluk sahibi oldukları gibi camilerin ihyasında da sorumludurlar. 

 Camilere gitme, oraları ihya etme konusunda Hazreti Muhammed (sav) ile Gözleri Görmeyen Sahâbî Abdulah İbn Ümmi Mektum arasındaki şu diyalog oldukça dikkat çekicidir: Abdullah ibn Ümmü Mektûm'dan (r.a.) rivayet edilen diyalogda o, Hazreti Muhammed'e (sav);
“Ey Allah'ın (c.c.) Resûlü! Ben iki gözden âmâyım. Evim uzaktır. Elimden tutup beni mescide getirecek bir kimse var, ama benim emrimde değildir. Bana namazlarımı evde kılmak için izin verir misin?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.)
“Sen ezanı işitiyor musun?” diye sordu. Ben;
“Evet” deyince Hz. Peygamber (s.a.v.): “Senin ruhsatın yoktur” buyurdu. (İmam Ahmed, Ebu Dâvud, İbn Mâce ve İbn Huzeyme) 
[Bir diğer hadiste; Ey Allah'ın (c.c.) Resûlü! Benimle mescid arasında hurma bahçeleri ve diğer ağaçlar vardır. Elimi tutup getireni de her an bulamıyorum. Acaba namazı evimde kılsam caiz midir?” diye sordum. Hz. Peygamber (s.a.v.):
“Sen kamet sesini duyuyor musun?” diye sordu.
“Duyuyorum” dedim.
Hz. Peygamber (s.a.v.):
“O halde namaza gel” buyurdu" şeklinde nakledilmektedir. (Terğib, I/238; İmam Ahmed, Abdullah b. Ümmü Mektum (r.a.)’dan)]
     

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edilen Hadis-i şerife göre, Peygamber'in (sav)
“Bir kimse evinde güzelce temizlenir, sonra Allah’ın farzlarından bir farzı yerine getirmek için Allah’ın evlerinden birine giderse, attığı adımlardan her biri bir günahı silip yok eder; diğer adımı da onu bir derece yükseltir.” buyurması da camiye gitmeyi teşvik konusunda önemli bir hatirlatmadır. 
     

Buhârî’nin Ebû Hüreyre (r.a.)’den naklettiği Nebi'nin (sav) evlerini başlarına yakmayı düşündüğü kimseler hakkındaki hadis-i şerif de camilere gitme konusunda oldukça manidardır. 
 

  Enes b. Mâlik (r.a.)’in naklettiği başka bir Hadis-i Şerifte de Hz. Peygamber (s.a.v.) “Bir kişi insanları yağlı bir kemiğe veya tırnak parçasına davet edecek olsa ona uyup gelirler, buna karşılık cemâatle şu namâza davet ediliyorlar, fakat gelmiyorlar. İçimden öyle geçti ki birisine emredeyim de insanlara cemâatle namâz kıldırsın, sonra ben ezânı duyup gelmeyenlere gideyim ve evlerini başlarına yakayım. Çünkü cemâatle namâzdan ancak münafık olan geri kalır.” (Taberâni) diye buyurmuştur. 

Zikredilen Hadis-i Şeriflerden dolayı ben de;
Ey müslüman, gafletten uyan!
Bak beş vakit okunuyor ezan.
Ümeyyeler pusuda, ebu cehiller oyun peşinde. 
Taş mı koydular göğsüne?
Bilal misali, haykır Hakk'ın birliğini.
Koş Allah'ı zikretmeye!
Öksüz koyma mescidini!
diyorum. Bizler Tahrim Suresi 6. Ayetinde emredildiği gibi kendimizi ve ehlimizi korumakla sorumluyuz. Ayette: "Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır." buyurulmaktadır.
     

Günde beş vakitte yapılan bu kutlu davet resmi görevi olan, olmayan bütün müslümanlara çağrıdır. Çünkü her müslüman dininin görevlisidir. Allah rızası için camileri öksüz, yetim bırakmayalım. İmkân varsa her vakit, eğer imkân yoksa günde en az bir vakit namazı bize en yakın camide kılmaya çalışalım. Özellikle din görevlisi kardeşlerime sesleniyorum "Bu gün benim izin günüm" diyerek, bir mazeret yoksa, Camilere gitmemezlik yapmayın. Çünkü sizin izin gününüzde cemaat de camiye gelmiyor.

Yazarın Diğer Yazıları