
Türk Kimliği Üzerine Tartışmalar
Prof. Dr. Ünal Çamdalı
Ülkemizdeki kimlik siyaseti gün geçtikçe daha fazla tartışılmakta ve "Türk kimliği sorunu" kavramı öne çıkmaktadır. Özellikle kültürel ve siyasi kimlik meseleleri çerçevesinde anayasa değişikliği ile ilgili tartışmalar, Türklerin geleceği konusunda farklı endişeleri de dile getirmektedir. Bu bağlamda "Türk Milleti" kavramının anayasal metinlerden çıkarılması, resmi devlet politikalarında etnik denge arayışı ve Türklüğün sistematik olarak ikinci plana itilmesi iddiaları, kamuoyunda büyük tartışmalara hatta kaygılara yol açmaktadır.
Türk Kimliği ve Anayasal Tartışmalar
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana, "Türk Milleti" kavramı hukuki ve siyasi birleştirici bir unsur olarak kabul edilmiştir. Ancak son dönemde "Türk" kelimesinin anayasadan çıkarılmasına dair tartışmalar, söz konusu anlayışın değiştirilmek istendiği şeklinde yorumlanmaktadır. Bazı kesimler değişikliğin "kapsayıcı bir kimlik yaratma" amacı taşıdığını savunurken diğer bir kesim ise bunun Türk kimliğinin devletin temel ilkelerinden çıkartılması amacı taşıdığını savunmaktadır. Dolayısıyla “Türk Milleti” kavramının anayasal metinlerden çıkartılması, uzun vadede milli birlik ve beraberlik konusunda ciddi sıkıntılara sebep olacaktır.
Siyasi ve Sosyal Boyut
Son yıllarda kamudaki farklı alanlarda, "kimlik dengesini sağlama" adı altında Türklük bilincinin zayıflatıldığı ile ilgili eleştiriler de söz konusudur. Çeşitli medya ve diğer alanlarda ortaya konan, kurumlarda ve diğer alanlarda "Türk kimliğinin zayıflatılması" yönünde bir yönlendirme olduğu iddiaları, Türklüğün geleceği konusundaki tartışmaları gündeme getirmektedir. Bu noktada ülkemizdeki Türk kimliğini merkeze alan politikaların zayıflatılmasının, toplumsal yansımaları da elbette olacaktır. Anayasal değişikliklerle etnik referansların öne çıkartılması ve buna bağlı olarak Türklüğün ortak kimlik olarak görmezden gelinmesi, toplumsal uyum hususunda farklı sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Uluslararası Boyut ve Türklüğün Geleceği
Türk dünyasıyla bütünleşmenin daha çok geliştirilmesinin zorunlu olduğu bir dönemde, ülkemizdeki Türk kimliğinin zayıflatılmasının, uluslararası dengelerde de bir sorun yaratabileceği öne sürülmektedir. Azerbaycan'dan Orta Asya'ya kadar geniş bir coğrafyada "Türklük bilinci" öne çıkarken Türkiye'de bu bilincin tartışmaya açılması, çelişkili bir durum oluşturmaktadır. Ayrıca Batı ve bazı bölgesel güçlerin, ülkemizin etnik kimlikleri temel alan bir yapıya dönüşmesini desteklediği iddiaları da sıklıkla gündeme getirilmektedir. Bu durumun ulusal egemenlik ve bağımsızlık konusunda uzun vadede farklı riskleri beraberinde getirmesi muhtemeldir.
Sonuç
Ülkemizde "Türk kimliği sorunu" kavramının gündeme gelmesi, kimlik siyasetinin çizdiği yeni çerçevenin bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Ancak Türk kimliğinin zayıflatılması ve anayasal metinlerden çıkarılması gibi adımlar, toplumsal birlik ve ulusal egemenlik açısından önemli riskleri barındırmaktadır. Bu nedenle anayasa değişikliğini tartışan karar alıcıların ve toplumun önemli bir kesiminin, süreci dikkatle değerlendirerek toplumsal bütünlüğü koruyan bir yaklaşım benimsemesi elbette önemlidir hatta hayatidir. Bu bağlamda Türk kimliğinin sadece etnik bir tanım olmanın ötesinde, Adriyatik’ten Çin Seddine kadar uzanan coğrafyada, tarihi ve kültürel (belki gelecekte siyasi) bütünlüğü ifade ettiği gerçeği, göz ardı edilmemelidir. Kaldı ki bu kimliğin korunmasının, ülkemizdeki ulusal birliğin sağlanması ve geleceği konusunda kritik bir rol oynadığı olgusu da unutulmamalıdır.