
Gençler ve gerçekler
Prof. Dr. Ünal Çamdalı
Gençler, meslek yaşamımda önemli bir yer tutmaktadır. Hem bilimsel hem de tecrübelerin aktarılması bağlamında onlara bir şeyler öğretmek, işimin önemli bir parçasıdır. Kaldı ki onlar, mesleki ve kültürel değerleri taşıma noktasında gelecekte önemli rol oynayacaktır. Bu, yadsınamaz gerçektir. Bununla birlikte yaşamı onlar üzerinden anlamak, değişim ve dönüşümü gözlemlemek mümkünken zaman zaman şaşırmamak da mümkün değildir…
Sosyal ve toplum psikolojisi elbette bireysel psikolojiden farklıdır. Yani insanlar bireysel alanda farklı, sosyal (veya toplumsal) alanda farklı davranışlar geliştirebilmektedir. Bunlar bilinen ve gözlenen olgulardır. Dolayısıyla bireyi değerlendirirken içerisinde bulunduğu koşuları da dikkate almak gerekebilir. Zira bireyin (veya bireylerin) toplumdan, toplumun da bireyden (veya bireylerden) etkilendiği bilinmektedir. Daha açık olarak ifade edilmeye çalışılırsa: insanların bireysel alandaki davranışları ile toplum içerisindeki davranışları hatta kimlikleri aynı değildir. Onlar ayrı alanlarda ayrı davranışlara ve kimliklere sahip olabilmektedir. Zira toplumda, herkesin ayrı rolü ve görevi oluşabilmektedir. Bunu, belli ölçülere kadar olağan kabul etmek gerekebilir.
Üzerinde durulması gereken asıl mesele: farklı ortamlarda, duruma ve ortama göre en çok menfaat elde etmeye dayalı davranışların altında yatan gerçeklerin, ortaya konmaması; bunun sağlıklı olmayan bir tutum olduğunun dile getirilmemesi, irdelenmemesi ve bunların neden olduğu toplumsal ölçekte ortaya çıkabilecek problemlerin, göz ardı edilmesidir.
Daha önce de pek çok yazımda ifade etmiştim: insanoğlu hangi görüş ve düşüncede olursa olsun; merkeze yakın olma, gücün ve güçlünün yanında yer alma gibi davranışlar sergilediği bilinmektedir. Önermeyi genellemek çok doğru olmasa da yaygın davranış budur. Ekonomi biliminde “iktisadi insan” kabulü, sürekli kişisel çıkarını gözeterek hareket eden insan, demektir. Dolayısıyla bilimsel yaklaşımlar olguyu tespit etmiştir. Ancak bilimsel yaklaşımların dışında, sosyal yaşam tecrübelerine dayalı gerçeklerin (olguların) varlığı da söz konusudur. Bunlar: hakikatin ortaya konması, adalete önem verilmesi, objektif değerlendirme, özgür düşünme ve daha niceleri şeklinde söylenebilir. İfade edilen ve edilmeyen diğer değerlerin, toplumlarda etkin olması; toplumların ilerlemesi ve gelişmesi bağlamında önemlidir. Aslında eğitimin en temel amaçlarından biri de gençlere bunların benimsetilmesidir.
Günümüzde gençlerin bu konuda çok da iyi eğitildiğini söylemek, gerçekten zordur. Tamamı olmasa da belli kesiminin; daha çok gücün ve güçlünün yanında yer aldığını; adaletin ortaya konması adına objektif değerlendirme ölçütlerinden uzak olduğunu; üzülerek de olsa ifade etmek gerekir. Eleştirel ve objektif bakış açısından uzak gençler, akademik alanda başarılı olsalar da rekabetin etkin olduğu uluslararası arenada başarılı olacağı konusunda, ciddi şüpheler söz konusudur. İlerlemeci ve özgün olmayan, adalete önem vermeyen, gücün ve güçlünün yanında yer alan, bilimsel objektiflikten uzak bireylerden oluşan toplumlar; başarılı olsalar da “katma değeri yüksek ürünler üretip, dünyaya satsa” da kendine has özgün medeniyet ortaya koyamayacaktır. Çin, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler başarılı ve katma değeri yüksek ürünler üretmesine rağmen özgün bir medeniyet ortaya koyamamaktadır. Dolayısıyla başarılı olmak, ürün üretip satmak tabii ki önemlidir hatta gereklidir lakin yeterli değildir.
Burada tek sorumlu elbette bahse konu olan gençler değildir. Tüm sorumluluğu onlara yüklemek de doğru değildir. Genel anlamda sorumluluk; toplumsal ve kurumsal düzen ile eğitimin, eğiticilerin, ailelerin, kişilerin, kurumların, gençlerin ve daha nicelerinindir…