Osman GERÇEK

Kayseri Açık Hava Müzesi

Osman GERÇEK

Kayseri kent merkezinin tarihi dokusu dikkate alındığında adeta bir açık hava müzesini andıran, birçok döneme ve esere tanık oluruz.

Kent merkezini sanki bir gerdanlık gibi süsleyen Kapadokya, Roma, Bizans ve İslam Dönemine ait bir çok eser neredeyse 1000 metrelik bir yürüyüş yoluna dizilmiş durumda.

Özellikle kentin tam merkezini süsleyen kavşak noktasında bulunan ve aynı zamanda tüm cadde ve bulvarların oraya çıktığı muhteşem Kayseri Kalesi, iç ve dış surlarıyla  neredeyse ikibin yıllık tarihi tanıklığını günümüze kadar taşımayı başarabilmiş. Farklı dönemlerdeki ilaveler ve genişletmelerde 2400 metre uzunluğundaki, şu anda çoğu bölümleri yok olmuş dış surlarla çevrili kent merkezi içindeki iç kalesi ile tüm görkemi ve ihtişamıyla günümüze kadar ayakta kalabilmeyi başarabilmiş. Roma, Bizans ve İslam Dönemlerinin kent içindeki en önemli tanığı Kayseri Kalesi.

Bir zamanlar tüm Kayseri halkının sadece bu dış surlar içinde yaşadığı düşünüldüğünde, kentin müslümanlaşmasıyla beraber, dışarıdan gelen Müslüman halk daha çok bu surların çevresindeki alanlar kendisine mesken tutmuş. 

Sur içinde sadece Sultan Camisi/Camii Kebir çevresinde çok az sayıda bir Müslüman halk yaşamaya başlarken, daha çok sayıda nüfus da dış surların Batı bölümünü kendisine mesken edinmiş.
Bu sur dışı Müslüman iskanında dış surların her bir kapısının çıkış bölümünün karşısında Müslüman mahalleler dönem içinde vücut bulmaya başlamış. Dış surların Batı kapısı olan Boyacıkapı karşısına ilk önce Gülük Mahallesi, Güney Kiçikapı Karşısına Lala Mahallesi, Doğu Sivas ve Yenikapı karşısına Hunat Mahallesi, en son olarak da Kuzeyde bulunan Meydankapı ilerisine de bugünkü Hacıkılıç Mahallesi sırayla, neredeyse 25-30’ar yıl arayla dizayn edilmiş bulunuyor.
He bir mahallenin her bir sur kapısının karşısına kurulmasının en büyük nedeni, tarihin büyük bir bölümünde İçerihisar/İçerişar denilen sur içinin idari, siyasi, sosyal ve ticari merkez olmasından dolayıdır.

Sur dışına kurulan mahalleler, kıblegah mahalle olarak, cami, medrese, külliye, han, hamam, çeşme, Pazar yeri vs. hayatın birçok ihtiyacına cevap verebiliyordu.

Zamanın ilerleyişine paralel olarak Sur İçi’nde yer, yurt, mesken ve ticarethane tutan Müslümanların sayısı kademe kademe artmaya başladı. Bu artışa rağmen, 20. Yüzyılın başlarında bile Kayseri kent merkezinde yaşayan insanların yaklaşık 3’te 1’lik bölümünü gayrı müslimler oluşturuyordu.
Camii Kebir’in görkemli minaresi merkeze alındığında yaklaşık 500 metre yarıçaplı bir daire içinde Müslüm-gayrı müslim halk emniyet içinde yüzyıllarca yaşayabilmenin tecrübesini de ortaya koyabilmişlerdir.

Camii Kebir, Gülük, Hunat, Lala, Hacukılıç gibi Selatin/Sultan Camilerinin yanı sıra çok sayıda cami ve mescid’in yanı sıra bu alan içinde iki görkemli kilise ile de karşılaşmak mümkün.
Çok sayıda Selçuklu Kumbet ve Türbesi, Osmanlı Döneminde yapılan kapalı çarşı ve birçok bedesten han, medrese ve çeşmeleri ile Kayseri kent merkezini adeta bir açık hava müzesi gibi yürüyüş mesafesinde birkaç saat içinde pek ala gezebilirsiniz.
 

Yazarın Diğer Yazıları