Osman GERÇEK

Dijital dönüşüm ve kültür dünyamız

Osman GERÇEK

25 yılı aşan bir süre zarfında internetin yaygınlaşmasına bağlı olarak hayatımızda birçok şeyin değiştiği gibi kültür ve iletişim kanalları da bundan nasibini aldı.

Bundan 150 yıl önce,  kağıt ve kaleme bağlı yayın ve kültür dünyası, matbaa makinalarının yaygınlaşmasıyla nasıl el yazması eserlerden matbaa baskılı kitaba dönüştüyse, günümüzde de kitap, yayın ve gazetecilik dünyası aynı şekilde  dijital dönüşüme uğramış bulunuyor.

Artık her geçen gün elle dokunulan ve web mürekkebi koklayarak okunan gazete sayfaları yavaş yavaş tarihe karışmakta, altı çizilerek okunan kitaplar da şimdilik kütüphanelerimizde arz-ı endam etmekte, fakat çok uzun değil bu gidişle belki on yıl kadar sonra bizim şu anda el yazması kitaplara baktığımız konumda olacaklar ne yazık ki.

Belki son günlerdeki kağıt fiyatlarındaki neredeyse üç katına varan artışlar bu dijitalleşme sürecini daha da hızlandıracak.

İletişimin göz açıp kapayıncaya değin hızlı bir şekilde  muhatabına ulaşması ve iletişim kanallarının çeşitlenerek artması, somut metaryallerden yani klasik kitap, dergi ve gazetelerden bizi adım adım uzaklaştırmakta. Şu anda doğup büyüyecek nesil belki eline selülozdan mamül, ofset boyası kokan, altı çizilerek okunan kitap ve gazeteler değmeden büyüyecek. 

Kitab-ı Kerim ,vahy-i ilahi nasıl kısa bir süre içinde hafızalardan iki kapak arasındaki sahifelerde yazılı bir mushafa dönüştüyse, çok uzun değil yakın bir zaman sonra kitaplardan okunan satırlar da artık tamamen dijital materyaller üzerinden okunan bir kitap haline dönüşecek. 

Şu anki teknik, dijital ve iletişim altyapısı çok rahat bir şekilde kitapsız bir eğitime, yazılı kağıtsız bir sınava ve hatta öğretmensiz bir eğitime cevap verebilecek nitelikte.

Bizler görür müyüz bilmem ama başarısı ve verimliliği tartışılsa bile, genç kuşak pandemiyle beraber bu nitelikte bir eğitim sürecinin antremanını zaten yapmış durumda.

Belki de yer küre, iletişim ve iletişim araçları konusundaki son elli yıl içinde yaşanan hızlı değişimi, büyük bir ihtimalle hiçbir zaman yaşamamıştır. Bu kadar kısa bir süre içinde tanık olduğumuz bu denli hızlı bir değişim sürecini kabullenmek ve değişim sürecine ayak uydurmak da o kadar kolay olmuyor, bizim gibi eski kuşaklar için.

Bu değişime genç kuşakların adaptasyonu daha kolay.  Kitapların e-kitaba, gazete ve dergilerin ‘e’ye dönüşmesiyle bunların takibi genç kuşak tarafından daha kolay kabullenilmekte ama eline alıp dokunarak okumanın zevkine alışmış eski kuşak için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil.
Elbette kitap ve kültür dünyası materyallerinin dijitalleşmesiyle bu bilgiler, kütüphane raflarında duran sahifelere yazılı somut bilgiler olmaktan da uzaklaşıyor. Dijitala yansıyan bilgilerin güvenirliği ise bambaşka bir sorunu da ortaya çıkarıyor ve hatta dijitalde muhafaza edilen bilgilerin güvenliği ise tamamen ayrı bir risk alanını gündeme getiriyor. Nihayetinde bir kabloya veya bir koda bağlı saklanan bilgiler, kablo koptuğunda ve kod karıştığında nasıl ulaşılabilecek bu da tabii ayrı bir sorun. 

Bilgi güvenliği ve bilginin muhafazası sorunları dijitalleşmeyi endişeli hale getirse de şimdilik hiç kimsenin bunu  düşünmeye fazlaca bir zamanı yok ama ortada bir gerçek var ki her geçen gün bu bilginin dijitalleşmesi kültür hayatımızın tüm alanlarını kuşatacak. Ve de şairin dediği gibi ‘masa üstünde boynu bükük’ kalmaya devam edecek kağıt ve kalem…


 

Yazarın Diğer Yazıları