Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın nitelemesiyle, CHP’nin sabık Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için kullandığı BAY ve çiçeği burnunda yeni Genel Başkanı Özgür Özel için kullandığı EFENDİ hitabı nereden geliyor, bu hitabetin tarihi kökeni nedir, buna dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti modernleşmesinin önemli süreçlerinden birisi olan her bir vatandaşa adından sonra kullanmak zorunda olduğu bir soy adının verilmesi anlamında Soyadı Kanunu 21 Haziran 1934 yılında kabul edildi.
Bunun öncesinde kız veya erkek fertler babasına veya eşine veyahutta mensubu bulunduğu soyu, zümresi, sülalesi veya kökenine izafe edilen tanımlamalarla sicil ve kayıt altına alınıyorlardı.
Soyadı Kanun sadece, her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına, ön adından sonra öz Türkçe olan bir soy adının verilmesini içermiyordu. Ünvan belirten ifadeler ile oğlu, zade, yan, of ile biten soyadlar da kanunen yasaktı.
Bu kanun, fertler için kullanılan, bey, efendi, paşa, beyefendi, hanım, hanımefendi, hazretleri gibi ünvanların kullanılmamasını da kanunla güvence altına alıyordu.
Soyadı meselesi görüşülürken Meclis’te söz alan Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, bey, paşa, efendi, hanım gibi ünvanların sınıf tefevvukunu gösterdiğini, bunları kaldırmanın zaruri olduğunu, kanun nazarında herkesin müsavi bulunduğunu, eski ünvanların eski devirlerden kalan hatıraları taşıdığını ifade ederek bu ünvanların sınıf üstünlüğünü göstermek itibarı ile demokrasi prensipleriyle uyuşmadığını vurguladı. Konuşmasının devamında da bundan böyle kanuni mecburiyeti konmasa da eski Türklerde de kullanılan BAY ve BAYAN kelimelerinin isimlerin önünde eşitleyici bir unvan olarak kullanılması teklifinde bulundu.
Toplum, 'general, amiral' vs gibi askeri yeni ünvanların resmi kullanımlarına alışmak zorunda kalsa da aradan geçen 90 yıla rağmen ‘paşa’nın kullanımından da her şeye rağmen vazgeçmedi. Anlaşılan her yenilik paşa paşa kabul görmüyordu toplum nazarında.
Peki isimlerin önüne BAY veya BAYAN kelimesi koyarak hitap edilmesine nasıl alışacaktı. Çünkü daha önceki kullandığı ünvan veya nitelendirmelerin hepsi isimlerin sonuna geliyordu ama he ne pahasına olursa olsun İngilizlerin kullandığı gibi Mister Rüstem veya Fransızların kullandığı gibi Mösyö Rüstem’e dilimiz alıştıracaktık.
Dil bu, insan gardırobun iki kapağının arkasına sığdırılan yeniliklere zaman içinde alışılıyordu ama tüm teşvik, öneri ve zorlayıcı tedbirlere rağmen ‘Bay-Bayan’ nitelemesini isimlerin başında bir türlü söyleyemiyordu. Medya, basın ve bürokrasi yoluyla yaygınlaştırılmaya çalışılsa da ‘kırk yıllık Kâni, olmadı yani’. Olmayınca olmuyor işte ve 1950’lerden sonra ise hiç kimsenin kullanmayı boşver, hatırlamak bile istemediği buruk bir inkılap hatırası olarak kültür hayatımızın tozlu raflarına gizlendi.
İşte ‘Bay Kemal’in böyle bir hatırası var devrimler tarihinde. İşin garip tarafı, tek parti CHP’sinin zorlayıcı döneminin buruk bir hatırası olan ‘Bay Kemal’ nitelemesi Kılıçdaroğlu tarafından da garipsenmedi ve neredeyse kabullenildi.
Gelelim ‘Özgür Efendi’ye…
‘Efendi’nin sırrı ise ‘Beyaz Türklerin Büyük Sırrı: EFENDİ’ isimli kitabın yazarı Soner Yalçın’ın satırları arasında gizlenmiş. Aslını gizlemek için Müslüman olan ve Mehmet Efendi ismini alan Sabatay Sevi’nin dönmelik hikayesinden, İzmirli bir ailenin soyu ve kökenini irdeleyen EFENDİ kitabı, beyaz Türklerin büyük sırrına vakıf olmak bakımından alanında önemli bir çalışma. Özgür Efendi’nin de mutlaka okumuş olması gereken bir kitap. Yani EFENDİ hitabı herkesin üzerinde durduğu gibi efendice durmuyor, ‘Özgür Efendi’…