Görüntünün, görselliğin ve imajın kuşattığı bir dünyada yaşıyoruz. Tasarım ve baskı teknolojilerinin yaygınlaşması ve dijital dünyanın içselleştirilmesiyle beraber, imaj ve görüntünün öncelenmesi daha bir öne çıktı.
Siyasetçinin de siyasi figür olarak siyasetin üstünde bir imajla öne çıkması, günlük alışageldiğimiz bir vasat haline geldi.
Kılığından kıyafetine, duruşundan gülüşüne, konuşmasından ses tonlamasına kadar imaj maker’ler tarafından dizayn edilen siyasetçi figürü, bu toplumda yüz yıla yakın bir zamandır zihinlerdeki yerini koruyor.
Adeta standartlaşan bu imaj, hangi düşünce veya görüşte olursa olsun, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, geçmişteki resepsiyon frakı gibi bir sabite haline geldi.
İmajın bu denli yaygın olmadığı geçmiş zaman yöneticileri için halk tarafından tanınırlık veya bilinirlik bu denli yaygın olmadığından, neredeyse yöneticinin tebdili kıyafet etmesine bile gerek yoktu.
Suret-i popülerlik, en azından belediye hizmetleri açısından düşünüldüğünde hizmetlerin çok gerilerinde seyrediyor.
Kayseri’nin geçmiş kudretli Belediye Başkanlarından Osman Kavuncu ve Mehmet Çalık örneğinde olduğu gibi görüntü ve imaj, idari kudretinin çok gerilerindeydi.
Ama şimdilerde ‘gerçeklik hiçbir şeydir, imaj herşey’ anlayışıyla suretin saltanatını sürmeye çalışan tiplemelerin içinde gerçeği görebilmek neredeyse imkansız hale geldi.
Gösteri, temsil, temaşa, imaj ya da teşhir, adına ne derseniz deyin, dozunu biraz kaçırdığınızda, sanal bir şöhrete dönüşüvermekte, bu asılsız şöhret te bir müddet sonra da sosyal medya fenomenlerinin başına gelen hadiseler zehirleyici bir şöhret gibi insanı zehirlemekte.
Kimliğini ve kişiliğini, görünen imajının üzerine bina edenler, o imaj kaybolduktan sonra ne yazık ki kimliğini de kişiliğini de kaybediyorlar.
Geçtiğimiz yerel seçimlerde binalara, inşaatlara asılan devasa büyüklükteki belediye başkan adayları posterleri ve bu posterlerle verilen imaj oya tahvil olmuş olsaydı, iktidardaki partinin belediye başkan adayları oylarının oyu bu denli bir düşüş gösterir miydi?
Kayseri yerelinde düşündüğümüzde, seçimler dışında özellikle, her açılış, her hizmet ve her faaliyeti, başkan suretiyle öne çıkarmanın da bir işe yaramadığı, hatta insanlarda tiksinti ve nefret boyutunda aksi bir etki yaptığı ne zaman anlaşılacak merak ediyorum.
Bayram mesajlarını, faaliyetleri ve açılışları başkanın portresiyle, daha anlaşılır ifadeyle ‘kelle resmiyle’ görselleştirmenin ne anlamı var? Veya bu hizmetlerde sureti şahsiyi bu kadar öne çıkarmak, kime ne kazandırıyor?
Özellikle kamu hizmeti olarak bakıldığında belediyeler, hizmet üreten mekanizmalar. Kurumsal etkinliğin, kurumsal faaliyetlerin organize edilip yapıldığı mecralar. Kurumsal etkinlik yerine şahsi etkinliğin ön plana çıkarılması, kurumsal hizmetten çok sureti şahsiyenin ön plana çıkarılması ne yazık ki kamuoyu tarafından oldukça farklı anlaşılmakta, o portresiyle öne çıkarılan başkana da bir hayır bereket getirmemekte.
Ki bu yönüyle baktığımızda, geçtiğimiz yerel seçimde, üç merkezi adayının adını yanyana kimsenin sayamadığı, yolda görse hiçbirinin hiç kimse tarafından tanınırlık ve bilinirliğinin olmadığı YRP’nin belediye başkan adaylarının yüzde 20’ye yakın oy almaları aslında ‘imajın da hiçbirşey’ olduğunun göstergesi olması bakımından önemlidir.
Bunların neden altını çizdiğime gelince; geçtiğimiz günlerde kısa bir İstanbul Seyahatim oldu. Kayseri büyüklüğünde beş altı ilçesinin ana artelleri üzerinden toplu taşımayla geçmek durumunda kaldık. Köprü Köprü, durak durak, blboard billboard, pano pano, sağlı sollu tüm dikkatlerimi vererek acaba İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir resmini görebilir miyim diye dikkat kesildim. Allah sizi inandırsın, tek bir resmini göremeden, tek bir posterini, suretini göremeden mahcup bir vaziyette memleketim Kayseri’ye döndüm. İmzasını gördüm, faaliyetlerini, hizmetini gördüm ama portresini, suretini, imaj görüntüsünü göremeden memleketime döndüm.
Üstelik oyunu artırarak ikinci dönemini pekiştiren İmamoğlu yanında, neredeyse otuz yıldır, sureti şahsiyeleri ile pankartlaşan, bilboardlaşan ve panolaşan benim memleketimin belediye başkanlarının bu manzarayı görüp idrak etmelerini o kadar isterdim ki.
Bizim kıymet biçip değer verdiğimiz Belediye Başkanlarımızın, aslında imajın hiçbir işe yaramadığını ve yaramayacağını da bilmelerini o kadar istedim ki…