
BİR KOMANDO EĞİTİMİ: RAMAZAN ve ORUÇ
Nihat KURTOĞLU
Bütün İslami ibadetler Allah rızası için, yani Allah istediği için yapılır. Bu asıl amaçla beraber İslam’da bu ibadetlerin her birinin özel bir anlamı, amacı ve sebebi vardır. Namaz gibi, Hac gibi, Zekat gibi, Kurban vb. gibi her birinin kendine özgü kulluk eğitim programı içinde hedefleri ve gayeleri vardır. Allah’ın muttaki, sorumluluğunun bilincinde olan kulları şüphesiz bunun farkındadır. Ömür dediğimiz şu uzun maratonda yarı yolda kalmak istemiyorsak,şu dünyada imtihan yarışında dökülenlerden ve kaybedenlerden olmak istemiyorsak,her zaman ve zeminde maraton şartlarına haiz ve hazırlıklı olmak ve ona uygun donanıma sahip olmak gerekmez mi?
Şeytanların zincire vurulmasıyla, ilahi cemırların bu defa şeytanla insan arasındaki sinyalleri (vesvese, suça ve günaha teşvik)kesmesinin sonucunda kötülük odaklarından hemen hemen % 50 kurtulmak, böyle bir durumu fırsat bilerek sevap ve artı hanemize hız vermek ve ivme kazandırmak şu yoğun ibadet mevsimini iyi değerlendirmek elbette iyi ve akılcı(akıllıca)bir ihya gayreti olacaktır. Karşılığı, ecri, tarifesi belli olmadığından orucun ibadetlerin en paha biçilemezi olduğunu söylersek, asla abartmış sayılmayız. Yaratan’ın kerem(cömertlik) sıfatının tam ve somut bir örneği olarak bu noktada karşımıza çıkmaktadır oruç. Diğer ibadetlerin yaklaşık olarak ayet ve hadislerde karşılığını hesaplamak mümkün iken, orucun karşılığı bana aittir buyuruluyorsa hadis-i kutside, bir tür açık çek verilmekle ödüllendirilmektedir müslümanlar. Ne kârlı bir kulluk anlaşması! Bu ne cömertlik Allahım!
İlmihal kitaplarımızda bildirildiği gibi sağlık yönünden, sağlığa katkısından ve bilumum açılardan ”anlatılmaz yaşanır” ifadesinde olduğu gibi, bildiğimiz ya da hala bilemediğimiz birçok fayda ve kazanımları barındırıyor içerisinde şüphesiz. Aç insanların çok yönlü hal ve sıkıntılarını ve durumlarını empati yaparak anlamak, ona göre yardım ve sadakaların artırılması amacından tutun da, toplumsal dayanışmadan( maun)ruh ve beden eğitimine varıncaya kadar zorlu, kapsamlı ve esaslı bir eğitimdir oruç. Hem de milyarlarca insanın topyekün eğitimi. Temmuz ayında da kelimenin tam anlamıyla bir komando eğitimidir.
Başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere obezitenin, şişmanlığın dünyanın ve insanlığın en önde gelen hastalıklarından ve rahatsızlıklarından biri olduğunu biliyoruz. Hem de aynı anda ve zamanda Afrika ve birçok farklı coğrafyada milyarlarca insan açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyorken. Ne dersiniz?! Obezitenin panzehiri oruç değil de nedir Allah aşkına?! Müslümanların ve İslam’ın dünya hayatında daha aktif(fail) olduğu bir zamanda yaşıyor olsaydık obezite başta olmak üzere insanlığın birçok hastalık ve sıkıntılarına çözüm üretmemiz çok daha kolay ve mümkün olmaz mıydı? Afrika’da birçok insanın sadece sağlık nedenlerinden ve küçücük bir rahatsızlığın tedavisinden dolayı hristiyan misyonerlerce hristiyanlaştırıldıklarından kaçımızın haberi var?!
Neyse, sadede gelelim. Tabi ki oruç bir ibadettir, asla bir işkence değildir ve işkenceye dönüşmemelidir. Hastalar, yolcular, oruçlu tuttuklarında hasta olacak kadar ağır şartlarda çalışanlar ve başka ekmek kapısı olmayanlar için fıkıh kitaplarımızda bol bol çözüm fetvaları olmakla beraber salih bir doktorla birlikte kalbine danış prensibi her zaman geçerli bir ilke olsa gerektir. Bütün ibadetlerin “Allah korusun” riyası gösterişi olur, ama orucun asla. Tuttuğunu kimse bilmez tutmadığını da. Kasıtlı göstermedikçe bir Allah’ın kulu tahmin edemez. Yaratan ve sen baş başa! Sen kendini, yaratan da seni bilir, başkası asla!
Hem bu ayda kendi toplumumuz içinde veya dışındaki fakir fukara, garib, gureba için de rahmet ayından bir pay yok mu? Yaratan ruh ve beden sağlığını korumak ve sürdürmek için maddi ve manevi anlamda öğütler ve emirler verecek Kutlu Kuran’da, diğer taraftan da sağlığı bozacak ve hayatı riske atacak başka bir ibadet vaz’edecek, öylemi? Böyle bir şey ilâhî iradeye maledilemez. Oruç sağlıklı bir vücuda borçtur ve sağlığın zekatıdır. Sağlık yoksa veya tehlike arzediyorsa oruç tutmak kesinlikle doğru olmaz. Zira ruh ve vücut kişinin keyfi tasarrufta bulunabileceği bir mal veya meta değildir. Bu durumda varlıklı Müslümanlar fidyelerini verecekler ve toplumsal dayanışmaya katkı, mauna destek sağlayacaklardır ki, İslâm toplumunun bir başka cenahı refaha kavuşsun, nefeslensin ve sorunlar sıkıntılar asgariye taşınabilsin. Bazı kardeşlerimiz öylesine muttakiler(!) ki, öleceklerini bilseler, doktorlar tutmamaları gerektiği yönünde ne kadar tavsiyede bulunursa bulunsun, oruç tutmakta, hayatlarını Allah rızası(!) riske atabilmektedirler. Böyle bir yaklaşımın trajikomik sonuçlarını zaman zaman duyuyor, görüyoruz toplumumuzda ne yazık ki.
Şöyle bir tuhaf ramazan manzarasından da bahsetmeden edemeyeceğim. Başlangıçta teravihlerde nisbeten dolan camilerimizin birkaç gün içerisinde bir iki safa inmesinin niçinini ve nedenini başta DİB olmak üzere düşünmesi ve ümmetin müzakere etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu muhteşem ramazan mevsimlerinde camilerimizin daha çok dolması ve dolu kalması için, hem de teravih(top yekün rahatlamak) için teravih namazının uzun günlerde temmuz ayında daha kısa kılınması gerektiğini düşünmekteyim. Bu hususun teravih farz olmadığından efendimiz sekiz ve on rekat da kıldığından dolayı sünnete muğayir(aykırı) olmadığını biliyor ve düşünüyorum. İlgililer ne kadar ilgili ve yetkili bu konuda tereddütlerimizin olduğu da aşikar. İslâm’ın bütün ibadetlerinden fert ve toplumun her anlamda azami fayda sağlaması için, o ibadetin aslına ve amacına uygun şart ve ortamlarda, özgün, hurafeden, ifrat ve tefrit(aşırı uçlar)lerden sakınılarak yani Kuran’a ve sahih sünnete uygun bir formatta yapılması elzemdir. Umarız ve duamız odur ki, Kuran ve hadis ekseninde ideasını ve idealini bulduğumuz, gördüğümüz müslüman şahsiyetinin ve İslâm toplumunun(ümmet) oluşturulmasında Ramazan ayı ve oruç hakiki fonksiyonlarını icra edebilsin.
Allahım! Bütün kusurlarımızla sana yöneldik. 21. YY’da hata ve kusurlarımızla biz Müslümanlardan başka Müslüman da yok. Peygamberinin dediği gibi; bize yardım etmezsen sana kulluk edecek kimse yeryüzünde kalmayacak. Ya Rabb! Bize yardım eyle. Daha kâmil, olgun Müslümanlar ve Ümmet olabilmemiz için desteğini esirgeme üzerimizden. Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz! Bizi dosdoğru yola ilet! Amin