Muzaffer KOÇER

GEÇMİŞE YOLCULUK

Muzaffer KOÇER

"Islah mı İfsat mı?" yazı serisini bitirmeden başka yazı yazmak istemiyordum, ancak anlatacağım inanılmaz yolculuğu gerçekleştirene kadar…
 
 Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda (yazının özel bulunabileceği kaygısıyla) bir tereddüt yaşadım ama bir denemecinin "Bende bütün insanlık var zaten." sözü geldi aklıma. Geçmişe/ gençliğe yaptığımız yolculukla yaşadığımız duygular, gerçekten bütün insanlığın ortak duygularıydı.
 
Biz, Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulundan 1971- 1972 öğretim yılında yani bundan kırk iki yıl önce mezun olduk ve dillerimizde:
Dostluğun biz sevgisiyle
Toplandık her an burada.
Bu sevgi bağı kopmaz hiç
Dağılsak bir gün yurda.
 
Bu güzel günü andıkça
Çarpacak kalbim benim.
Bu sevgiyle sonsuza dek
Uzanır sana elim.
şarkısıyla yurdun muhtelif yerlerine dağıldık. Tabi o günlerde iletişim araçları bu günkü gibi olmadığından birbirimizle irtibatımız kesildi. Sadece görüşme imkânı olanların iletişimi vardı belki ama sevgi bağımız hiç kopmadı. Çünkü yatılı kaldığımız Kırşehir İlköğretmen Okulu bizim için gerçekten bir aile, bir darü'l gureba idi. O zamanın sosyal devleti, zeki ama okuma imkânı olmayan fakir çocukları orada topladı; onlara dulda oldu, gölge oldu. Orada Rabbim bize bir ağabey, bir baba kadar yakın; güzel öğretmenler nasip etti. Oturmayı, kalkmayı, yürümeyi… en önemlisi de saymayı ve sevmeyi orada öğrendik. Aç karnımız orda doydu, etli yemeğe orada kavuştuk. Kullanılmamış ilk elbiseyi, su almayan ilk ayakkabıyı orada giyenlerimiz oldu.
            Boy boyladı soy soyladı, iletişim araçları gelişti. İnternet, telefon aracılığıyla insanlar eski dostlarına ulaşmaya başladı. Ve geçen aylarda bir gün ben Muzaffer Dede'ye, Solmaz Nine'den içli bir telefon geldi. İşte bu Solmaz, o zaman 6/A sınıfının zeki ve gözde kızı Solmaz'dan başkası değildi. Hani şu kendisine biraz uzun bakma gafletinde bulunanları bile baktığına bakacağına pişman eden Solmaz var ya, işte o… Daha sonraki bir konuşmasında da: "Okulumuzun önünde toplanıyoruz." dedi. "Toplanabilir miyiz?" değil, "Toplanıyoruz." Solmaz, Mustafa Toksoy ve Bayram Ünlü kardeşlerim önayak oldu bu yolculuğa vesselam.
             Daha Rektör Prof. Dr. Kudret Saylam Bey'i tanımıyoruz ya… Kırşehir'e giderken kafamızda kaygılar kaynaşıyordu: Aradan geçmiş kırk iki yıl. Belki de bizi kimse tanımayacak, belki bir güvenlik görevlisi bizi okulumuza bile sokmayacak. Belki, belki, belki…
            Eğitim Fakültesinin (O zaman bizim öğretmen okulumuzdu.)önünde otomobilimi durdurup indiğimde kalabalığı gördüm ve bunların bizimkiler olduğunu anladım. Birbirlerini tanımaya çalışan bu dedeler ve ninelerden bazıları bana uzun uzun bakarken aralarındn "Muzaffer" diye bağıranlar oldu. Öyle bir kucaklaştık ki… Tarifsiz duygular iç içe geçti. Uzun uzn kucaklaştıktan sonra ben:
            -641 nerede? dedim.
            Recep Yavuz'a kimyacımız hep numarasıyla seslendiği için biz de öyle diyorduk. Şakacı, hayat dolu biriydi Recep Yavuz.
            Buruk bir ses:
           -O vefat etti, dedi.
Gelmeyenleri sorduk, birkaç arkadaşımızın daha vefat ettiğini öğrendik. Onları rahmetle andık, sevinç ve hüzün zaman zaman iç içe geçti, aynileşti. O yılların psikolojisine girdik, sınıflarımıza koştuk, şımardık, bağırdık çağırdık… Bizi anlayan oldu, anlamayan oldu. Fakat yoldaki kaygılarımız birer birer mutluluğa dönüştü. Çünkü Rektör Bey, bizi anlayanların arasındaydı. Hani Ahi Evran'ın meşhur bir sözü var ya: Elin, kapın, sofran açık; gözün, dilin, belin kapalı gerek!"  Bu üniversitenin rektörlüğüne çok yakışan Sayın Prof.Dr. Kudret Saylam Hocam da bize elini, kapısını, sofrasını en önemlisi de gönlünü açtı. Bizim gibi o da içlendi. Bütün konuşması sıcak ve içliydi, ancak İki cümlesi çok önemliydi: "Ben de öğretmen çocuğuyum. Ahi Evran Üniversitesinin temeli, sizin öğretmen okulunuz."
 Teşekkürler güler yüzlü rektörüm, teşekkürler Solmaz bacım, Mustafa ve Bayram kardeşlerim, teşekkürler beni bir gün de olsa öğretmen okulu günlerime götüren sevgili arkadaşlarım. Sizi çok seviyorum, çünkü bizim sevgimize dünyevi çıkar ilişkisi hiç bulaşmadı.
Yorumlar 1
03 Ağustos 2014 21:37

değerli̇ kardeşi̇m muzaffer yazinizi okudum.çok mutlu oldum.gerçekten de bi̇r eği̇ti̇mci̇ olarak okuduğumuz günlerdeki̇ özveri̇li̇ öğretmenleri̇mi̇zi̇ hep ariyoruz.i̇yi̇ bi̇r öğretmen yeti̇şti̇rme gayreti̇ i̇çi̇nde olan öğretmenleri̇mi̇zi̇ saygiyla aniyoruz.allah onlardan razi olsun. mustafa toksoy

Yazarın Diğer Yazıları