Yedi yüz otuz altı, yedi yüz otuz yedi. Daha yedi yüz elli bile olmamış. Delireceğim yeminle. Bırak yedi yüz elliyi ,üç gündür yedi yüz otuz sekiz bile olmadı. Ne yapmalı bilmem ki? Şermin’i arayayım, o tıkladı mı acaba? Bakayım beğenmiş mi? Tüh beğenmiş! O şimdi olmaz. Ferhunde nasıl olur acaba? Amaaan o kıskanç, o hasise mi yalvaracağım. Bir de kibirli. Burnu düşse yerden almaz. Hem ondan gelecek beğeniye mi kaldım.
Uzun süre kendisiyle cebelleşti. Saçını düzeltti. Gözlerine rimel, yüzüne pudra, allık sürdü. Dudaklarını yeşile boyadı. Televizyonu açtı. “ Yemekteyiz”liler ne yemek yapıyorlardı acaba? Gidip tartıya çıktı. Yetmiş bir. Ne zaman altmışın altını görecekti acaba? Ayy, içini hafakanlar basıyor! Bir de altın bilezik almalı, on dörde tamamlamalıyım diye düşündü. Hem kibrit bilezikler modaydı şimdi. Herkes şıkır şıkır giyinip bileziklerini göstermeye göstermeye gösteriyor.
Benim neyim eksik ben de takacağım. Sakine’ninkiler ne kadar da çok. Valla ben anlamam. On dördünü de takacağım bu günde. Kıskansınlar beni. Göz değdireceklermiş, arkamdan konuşacaklarmış hiç umurumda değil. Keşke bir göz değdirseler de üç gün evde yatsam oh ne güzel olur. Kıskançlıklarından çatır çatır çatladıklarını ancak anlarım. Allah’ım duamı kabul et!
Yedi yüz otuz sekiz olmuş. Kim beğendi acaba? Hicran mı? Kim bu ya? Haa bizim Cevriyelerin gününe gelmişti. Ayy ne biçim giyinmişti öyle? Kibrit bilezikler bir kolunda, burmalar öbüründe. Yüzüğünün üzerinde tek taş. Bize Süleyman’ını anlatıyor. Yeni araba alacaklarmış da kendine. Son model istiyormuş haspam. Otomatik, elektrikli, mümkünse kırmızı olmalıymış. Hatta kırmızıdan başka asla olmazmış. Saçlar permalı, gözünün kapakları simsiyah, yüz tamamen pudra. Bu yaştan sonra kime beğendirecekse kendini. Kesin göbeğinin üstünde korse var. Bu basenlere bu düz karın, hem üç çocuktan sonra kimi kandırıyorsun? Saklayamıyor işte, en az seksen kilo. Ben ondan daha zayıfım. Elli beşe düşsem göstereceğim ona.
Bir şey kaybolmuş da onu arıyormuş gibi evin içinde şöyle bir dolaştı. Gerçi ortalık kaybolan şeyi bulacak kadar düzgün değildi. Çorapların tekleri başka başka yerde. Oturma odasında dergilerden biri bir koltukta diğeri bir kanepede. Televizyon kumandasının teki koltuğun altında. Adeta yuvarlanıp bir yere tıkılacakmış gibi bırakılmış battaniyenin bir ucu yerde. Tüylü terliğin biri sehpanın, üstü taşlı krmızı terliğin teki de koltuğun altında duruyor. Ütü masası duvara dayanmış. Perdeler kaplı ama leş gibi sigara kokuyor.
N’oldu acaba çocuğuma. İçine kapandı durdu. Konuşmuyor da gülmüyor da. Eşyalarını dağıtıyor. Günde üç dört defa tişört, etek, bluz değiştiriyor. Buna bir şey oldu kesin. Bir psikoloğa mı psikiyatriste mi götürmeli.
Şu randevulara bakmadan…. Yedi yüz otuz dokuz. Bu bizim Birgül.
Emoji de göndermiş. Aaa ne kadar da sevimli. İyi kız bu Birgül. Daha evlenemedi yazık. Otuz yedi mi oldu, otuz sekiz mi ? Ne zaman evlenecek de ne zaman çocuk doğuracak. Benimki de laf mı şimdi? Kim alır onu bu yaştan sonra. Gene de öyle demeyeyim, içim acıdı şimdi.
Esra Erol’da ne var acaba? Hah açtım! Yine mi Niğdeliler? Valla bitmedi şu Niğdelilerin hikayesi. Ne aileymiş yeminle. Tahtaya vurayım, Allah beterinden korusun. Deli, zır deli, zır zır deli,
Darendeli, Niğdeli. Hah hah hah hah hah! Beşinci dereceden deli. Kız valla güleceğim yoktu. Hah hah hah hah hah!
Seliiin, kızım nerdesin? Seni bir doktora götüreyim mi yavrum?
Yedi yüz kırk.
Hay ellerin kırılsın! Bakıp da bir tıklamıyor. Beğenseniz neyiniz eksilecek? Çatlayın emi! Gruplara mı atsam acaba? Hayır, hayır ölsem atmam. Kendini beğendirmek için her gruba göndermiş fotoğrafını dedirtmem kendime. Amaan derlerse de desinler de ben böyle olsun istemiyorum.
En çok da Şermin konuşur şimdi arkamdan. Şermiiin , hah hah hah tıklanma meraklısı. Her gruba gönderiyor fotoğrafını. Güzellik salonuna gidiyormuş da botoks yaptırayım demiş de sen böyle güzelsin botoksa ihtiyaç yok demişmiş de estetikçisi. Her yemekten sonra bir resim, her alışverişten sonra bir resim daha. Konsere de gittim, arkadaşlarla yemekteyiz şimdi, arkadaşım gelmiş hoş gelmiş, annemle babamla, kızımla kocamla, ailecek. Ne bu gösteriş meraklısılığı, iğreniyorum valla. Yedi bin sekiz yüz altmış sekiz kişi takip ediyormuş.
İçi içine sığmıyordu. Boyuna telefona bakıyor aynanın karşısına gidip rujunu allığını tazeleyip duruyordu.
Seliiin kızım! Niye hiç sesi çıkmıyorsa bu kızın? Odasına kapanıyor, Bağırttıra bağırttıra müzik dinliyor. Perdeler kapalı, oda dağınık, beş dakika önce giyip çıkarttığı çorap tekleri sağda solda. Bir de kapı kilitlemeler çıktı şimdilerde.
Şu doktorlara bakayım bir. Eveet psikologlar… Şunun yorumları daha fazla. Ne yazmışlar bir bakayım. Haaa, haaa, haaa, cık bu olmaz. Ooo Bülent doktora baak! Ne kadar da tıklanmış. Allah var yakışıklı adam. Saçlar arkadan bağlanmış, sakal tertemiz alınmış. Seksen yedi bin üç yüz kırk iki mi? Vaaay buna gidilir. Hastalarıyla çok yakından ilgileniyormuş. Hepsiyle watsappla yazışıyormuş. İsteyenle fotoğraf çektirip instangramına da koyuyormuş. Şunun instangramına da bir bakayım. Şu karısı galiba? Hem de gerçek sarışın. Kesin elli beş kilo falan bu. Valla ne giyse yakışır buna. Barselona da maç izlerken mi? Alpler’deyken mi? Karayipler’e de mi gitmişler? Vaay çok havalı.
Biz de oturup kibrit bilezik sayalım. Şu düştüğümüz rezilliğe bak.
Benim bu doktora kesin gitmem lazım. Bir de resim çektirdim mi? Allaaah, artık tıklayan tıklayana. Hay Allah iyiliğimi versin! Nasıl konuşuyorum böyle terbiyesiz terbiyesiz.
Seliin, kızım bak ne diyeceğim sana?
Yedi yüz kırk b!!!r!