Mustafa BALABAN

Bu Okullar da, Bu Okurlar da Farklı!

Mustafa BALABAN

“Her çocuk karanlıktan korkar.” Bu cümleyi kurdu Paola Peretti. Salon tıklım tıklım öğrencilerle doluydu. Bu cümle o kadar alkış aldı ki! Sanırım çocuk ruhunu yakalamak bu olsa gerek. Biz büyükler için sıradan bir tesbit hatta küçüklerin yanında olumsuz etkilenmesinler diye telaffuz etmekten bile imtina ederiz bu tespiti.  Kim mi bu isim İtalyan kadın yazar. Çocuk ve gençlik edebiyatı üzerine üç eser yazmış. Birçok ülke de ve Türkiye’de popüler bir yazar. Şimdiler de Türkiye’de misafir. Hatta Kitaplife'nin organizesi ile Kayseri’de Şehit Cennet Yiğit ve 50.Yıl Dedeman Fen ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde misafir oldu. 

Günümüz çocukları çok şanslı. Kişisel serüvenime baktığımda; İlkokul ve ortaokul yıllarımda yazarları görmek gibi bir düşüm, düşüncem yoktu. Belki imkansız gibi bir şeydi. Ya da onlar sanki başka alemin ulaşılmaz insanlarıydı. Lise hayatımda ise uzaktan yerli yabancı çok insan girdi okuma serüvenime. O günlerin kısıtlı iletişim ve haber ağında bir yazar hakkında azıcık bilgi sahibi olmak bile mutlu olmamıza yetiyordu. Büyükşehirler dışında yazara da pek rastlanmazdı. Ne zaman ki okuduğumuz kitaplar bizi büyüledi, büyüttü. İşte o zaman gözlerimizde yazarlar kahraman oldular. 

İlkokulun ilk yıllarında bile çocuklarımız artık sanatçı, yazar veya bürokrat görebiliyorlar. Yazarlar bir şekilde öğretmenlerle ve öğrencilerle aynı kitap etrafında bir araya geliyor, kültür ve edebiyat bağlamında tema-slarda bulunuyorlar. Bu temaslar ise bilgi, merak, keşfetme, kendini tanıma, dili doğru kullanma ve doğru bir iletişim öğrenme adına kazanımları yüksek durumlar. 

İşte bu amaçlarla okullarımızda bazı projeler gerçekleştiriliyor. Okuyorum projesi de bunlardan biri. Bu çerçeve de Timaş Yayın Grubu ve Kitaplife Yayım Dağıtım işbirliğiyle sevilen yazarları, okuyucularla bir araya getiriyorlar. Son olarak Kayseri’ye Paola Peretti geldi. 50.Yıl Dedeman Fen ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi’ndeki programa erken gittim. Okul müdürümüz Halil Şahan ve proje dostu hocalarımızdan Ali Demirbaş hazırlıkları tamamlamış, girişte yazarı ve misafirleri bekliyorlar. Tabii ki bu organizasyonda ismini sayamayacağım hocalarımda var. Emekleri çok kıymetli.  Okul ismiyle müsemma olarak, şehir içinde ve dışında fen ve teknoloji projelerinde aktif. Sosyal ve kültürel projeleri de ihmal etmiyor. Okuyorum projesinde her ay farklı bir yazar ve kitapla tanışıyorlar. 

Her projenin her çocuğa doğrudan dokunması mümkün olmayabiliyor. Ama her çocuk bir projeye dokunursa okul hayatında ve sosyal hayatta nasıl yansımaları olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda ulusal bir okuma projesinde, çocuklarımızın nasıl iyi, ileri ve aktif olduğunu örnekleriyle biliyorum. Kimisi fakülte hayatında hemen öne çıkıyor, kimisi farklı bir zeminde liderlik özelliğiyle umut veriyor. 

Projelere temas etmiş öğretmenlerimiz bilime, sanata ve kültüre farklı boyutlardan bakabiliyor. Kendi hinterlandında çok insana ışık oluyor, ufuk açıyor. Zaten projeler gücünü konusundan, alanından alıyor gözükse de yürütücü idare, öğrenci ve öğretmenlerden alıyor. Bilim, sanat, sosyal ve kültürel projelerde başarılı sonuçlar, istekli ve gönüllü kişilerle gerçekleşiyor.

Kiraz Ağacının Ardından, Kiraz Ağacı ve Ben, Filippo Ben ve Kiraz Ağacı kitaplarının yazarı Paola’yı alkışların ardından Kiraz ağacı üzerinden soru geldi. Çocukluğunda evlerinin önünde olan Kiraz ağacından mülhemle yazdığını söyledi. Öğrenciler kitaplardaki karakterlerin nasıl belirlendiğini sorduklarında çocukluktan itibaren hayatında iz bırakan kişiler olduğunu söyledi.

Yazarın en çok zorlandığı soru, Standtgardt hastalığı ismi ile bilinen ve görme kaybına yol açan hastalığa yakalanması sonucu görme problemiydi. Bizler kendi aramızda bu konuda ihtilafa düşmüşken onların dilinde kemik yok ki, soruverdiler görme engeli olup olmadığını. Tercümanıyla kulisi bir teşehhüt miktarı sürdü. Neyse ki, rahat bir yazar olması rahatsız olduğu bu konuda da cevabını verdi. Çok az görüyor. 

Birgün önce eşime yazarın bu durumunu söylediğimde, demek ki asıl engel insanın kafasında dedi. Öyle değil mi? Engelli olan birçok insanımız, birçok alanda kitap yazamasa da destanlar yazıyor. 

Okuyorum gibi okuma projeleri Yazıyorum gibi aktiviteler her yaş grubunu canlı tutuyor. Küçük Prens, Momo gibi eserlerle ilgili benzetme yapıldığında gurur duyacağını belirtti yazarımız. Alınmadı büyük yazarların yanında küçük gibi kaldığından. Bizler de bir alıntı yapalım Paola’dan:

Yaşadığın hayat bu Mafalda. Her gün, genç de olsan, yaşlı da olsan, bu iki yaşın arasında, şimdi burada da olsan hayatın bu. Boyun uzayana, on sekiz ya da otuz yaşına gelene kadar hayatı erteleyemezsin. Hayallerini gerçekleştirmeye başlamak için bekleyemezsin. Hayal kurmak için de bekleyemezsin. Bunu şimdi sahip olduğun şeyleri kullanarak yapmalısın. Benim gibi olmak istemezsin, değil mi? Gülümsedi.

 

Yazarın Diğer Yazıları