Mustafa BALABAN

APAÇİ İHTİYARLAR

Mustafa BALABAN

Yazar Miraç YAMAN’ın Apaçi Gençlik kitabından mülhemle Apaçi İhtiyar tamlaması üzerinden hasbihal etmek istiyorum. Hep gençlerin dijitalle muaşakası konuşulur lakin yetişkinlerin dijitalle münasebeti hiç gündem edilmez. Belki de bu durum gençler daha gözükür olduğu için ya da yetişkinler hep gençler hakkında konuştukları için olabilir.

Bilimsel verilere ya da uluslararası literatüre baktığımızda, yaşlı tanımı : Birleşmiş Milletler Nüfus Araştırmaları Fonu'na göre 60 yaş ve üstü bireyler yaşlıdır. Gelişmiş ülkelerde 65 yaş ve üstü yaşlılık olarak kabul edilir. Genel uygulamada 65 yaşın yaşlılık başlangıcı olduğu kabul edilmektedir. Biz bu yazı da bu bilgiyi esas almayacağız.

İhtiyarlar derken çocuk ve genç olmayanları kastediyorum. Konuyu afişe etmek, biraz ironi yapmak, konuya dikkat çekmek ve yetişkinlerin hali pür melalini de tahlil etmek için ihtiyarlar dedim. Bu tavsifte yaşlılık: yaşlılık emaresi gösteren; bir gencin yaşlı görebileceği herkestir, diyelim.

Pekala sürmanşette yer alan Apaçi İhtiyarlar kimlerdir?

İsterseniz önce App kelimesinin anlamına bakalım. APP: Mobil uygulama, akıllı telefon, tablet bilgisayar ve akıllı saat gibi mobil cihazlarda çalışması için hazırlanmış uygulama yazılımına deniliyor.

Şimdi ise Appaçi İhtiyarlar kimlerdir, birlikte bakalım. Digital araçlardan birini kullanan, sosyal medya hesaplarında çok gezinen, bazen nostalji bazen politika yapan genç olmayan kişilerdir. Çok fazla tasarım, teknik bilgileri olmadığı için çok bilmişlik taslayan, karşıt cinsi eleştiren, onayladığı yazı-foto-videoyu fütursuzca paylaşan, toplu mekan ve vasıtalarda sesli programlar dinleyen, doğrularını mutlak kabul eden, dost olduklarını göklere çıkaran sevmediklerini yerin dibine batıran bir kısım amcaların varlığı paylaşımlarıyla tevsik edilebilir.

Tabii ki bu tablo her yetişkin için geçerli değildir. App’ın ne olduğunu ve ne olmadığını bilen, bilge bir şekilde hayata dair tecrübelerini paylaşan, okuduğu eserleri anlatan, bağ-bahçecilik-hayvancılık konusunda çok özel bilgiler veren, ilmi dersler yapan, gençlere çok özel tavsiyelerde bulunan yetişkin-yaşlıları muaf tutuyorum.

Yetişkinleri hani bizim şu yaşlı dediklerimize yakışan; bilge bir şekilde küçüklere rehberlik etmeleri, torun torbayla ilgilenmeleri, cemiyet ve camilerde faal/faydalı olmaları, sosyal ve kültür alanlarında bulunmaları, ihtisas alanları varsa farklı eğitim ortamlarında aktarımda bulunmaları, aile ve ictimai alanda birleştirici kanaat önderi rolünde olmaları, yazılı-sözlü birikimlerini paylaşmalarıdır. Engin Geçtan, İnsan Olmak kitabında diyor ya: “ Yaşlılık, çoğu insanın sandığı gibi durağan ve değişmez bir dönem değildir. Yaşamın tüm evrelerinin zorlamalarına karşın var olabilmiş olmanın güçlülüğünü ve bilgeliğini içerir. Özellikle merak ve hayret tepkilerini sürdürebilen yaşlılar gerçekten dinamizmi olan varlıklardır.”

Çocuklar, gençler dijital bağımlısı tespit, itham ve eleştiriler zaten yapılıyor. Ama biz yetişkinler bazen kendimizi çocukları eleştirdiğimiz vaziyette buluyoruz. Bir telefon görüşmesi için elimize alınca birkaç saat oyalanıyoruz, paylaşım için veri arıyoruz/atıyoruz, başkalarının sayfalarını tarıyoruz. Öyle ki Fomo durumunda olanlarımız var. Fomo nedir? İsterseniz hatırlayalım: Günceli kaçırma korkusu insanın gündelik hayatta yaşanan haberleri, gelişmeleri, bilgileri bilmediği veya kaçırdığı endişesidir. Ya da nomofobi durumları yani "No Mobile Phobia" kelimelerinin birleşiminden türetilen nomofobi, cep telefonu olmadan kalamama korkusu olarak tanımlanır. Çünkü gençlere göre hastalık, yalnızlık ve beklenmeyen bir sorun olabilme sıklığı artmıştır. 

Elbette yaşlıların teknolojik aletlerle irtibatı, çocuk ve gençlerin nedenleri ile aynı değildir. Ayrıca her iki tarafın maruz kalacağı duygu ve durumlar farklıdır. Pekala yetişkinler niçin dijital alet ve aplikasyonlara vakit ayırırlar. Sosyal ortamlarının olmaması, yaşadığı topraklardan ayrı olması, akranlarının şehir ve meslek olarak muhtelif olması, yalnız kalmanın verdiği psikoloji, sosyal ve kültürel ortam arayışları, siyasi gelişmelerde muhalif ya da muvafık olmaları, e kitap ve e-gazete okumaları, eğlenme ihtiyacı, hobilerinin olmaması, çevrimiçi oyunlara olan düşkünlük, iş e-postalarını sürekli kontrol etme ve internet üzerinde araştırma yapma ihtiyacı ve benzer nedenler olabilir. Bu konuda evlatlara, torunlara da vazife düşüyor. Bizler için, aileden birileri için ömürlerini feda etmişler, madden ve manen onların mürüvvetlerini görmek için caba sarf etmişler. Bu durumda evlat ve torunların, sıhriyyet bağı başta olmak üzere onlarla ilgilenmeleri, zaman ayırmaları, istek ve ihtiyaçları konusunda yanlarında olmaları gerekmektedir. Akrabai ve ahlaki ödevler ve görevler de bunu gerekmektedir. İşin kolayına kaçmak; konforlu bir ev ortamı sağlamak, anneler/babalar gününde hatırlamak, bayramda evlat olmak, sosyal medyada en güzel foto/mesajlarla paylaşmak belki daha ötesi huzur evine emanet etmek…

Oysa onlar hem sağlıklarını hem de varlıklarını-kendi ölçeklerinde- çocukları için seferber etmiş güzide insanlardır. Onların ebeveynlikleri bir sıfattan öte adanmışlıktır. Hatırlıyorum, bazı büyükler, çoluk çocuğa karışmış çocuklarına müdahale edince, onlarında bu durumda serzenişlerini görünce, “Ben yaşadıkça siz gözümde çocuksunuz. Ne zaman ölürüm, siz büyümüş olursunuz, derler. Tabii ki bu durumun tartışılır tarafı var. Ama buradaki zımni yaklaşım evlatlarının iyiliğini isteme adına harekettir. Çocuklarının kötü insanlara, yanlış alışkanlıklara , sapık fikirlere, sapkın akımlara maruz kalırlar korkusudur. Ayrıca eğitimlerini engeller, istikballerini riske atabilirler; iş ya da ailevi zafiyetlere yol açabilme olasılığıdır.

Öyle ya da böyle. Her dijitalle uğraşan bireylerin farklı nedenleri olabilir.

Asıl mesele çocuk, genç ve yetişkin insanların teknolojik araçları kullanırken istemedikleri site, bilgi ve haberlerin ne tür etki bırakacağıdır. Ya da zamanı yönetme de engel oluşturma riziko durumlarıdır. Her yaş grubu için bilinen ve bilinmeyen göz, boyun, eklem, kas sorunları ve sosyal medya sorunları ise cabası. Belki de daha ötesi ve kötüsü ahlaki erozyona sebebiyet veren bilgi, görsel, film ve videoların her yaş grubu için ulaşılabilir olmasıdır.

O halde her yaş grubunun birçok mevzuda olduğu gibi, karşıdakini eleştirmeden önce ben de aynı durumda mıyım, aynı şey benim için söz konusu olabilir mi diye özeleştiri yapabilmesi önemlidir. Hani iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır darbı meseli mevzu.

Yazarın Diğer Yazıları