Günümüzde, dünyanın birçok köşesinde devam eden çatışmaların en masum kurbanları, hiç şüphesiz savaşın çocuklarıdır. Yıkılan evler, yakılan okullar, harabeye dönmüş oyun parkları... Kuş yerine gökyüzünden geçen savaş uçakları, renksiz sokaklar, kırılan hayaller, yok olan umutlar, plansız yaşanan hayatlar... Bu küçük yürekler, hayatlarını sürdürmeye çalışırken kendi başlarına sadece birer gölge gibi aramızda dolaşıyorlar.
Savaşın çocukları, evlerini, ailelerini ve çocukluklarını kaybediyorlar. Okulları, oyun alanları yerine enkaz yığınları ve bomba enkazları ile karşılaşıyorlar. Gözleri, umutsuzluk ve korkuyla dolu, ancak yine de içlerinde bir direniş, bir sessiz haykırış, gözyaşlarına eşlik eden acı tebessümleri var.
Birçoğu, yaşadıkları travmalara rağmen hayatta kalmaya çalışıyor. Annesini babasını, kardeş ve oyun arkadaşlarını kaybediyorlar, gözleri önünde zalimler tarafından katlediliyorlar. Çoğu ise maalesef tek başına hayatta kalmaya, neyin nasıl olacağını bilmemekte, o kasvetli günlerin geçmesini beklemektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu çocuklar da her biri birer insan ve geleceğin teminatıdır. Onlara güvenli bir ortam ve eğitim sağlamak, insanlığın en temel sorumluluklarından biridir.
Uluslararası toplumun, savaşın çocuklarına yönelik yardım çabalarını arttırması gerekiyor. Burda sözde desteklerle değil fiili adımlarla dili, dini, ırkı fark etmeksizin tüm savaşın ve ırkçılığın kurbanı çocuklara destekler verilmeli, psikolojik etkilerinin en makul şekilde yok edilmesi, yüzlerinde acı, hüzün ve kederden değil mutluluktan yaşlar süzülmelidir. Eğitim, sağlık hizmetleri ve psikososyal destek gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak, bu çocukların umutlarını canlı tutmak adına önemlidir.
Savaşın çocuklarına sahip çıkmak, onlara sadece insani yardım değil, aynı zamanda bir gelecek vaat etmektir. Unutmayalım ki, bu çocuklar dünya barışının inşasında da önemli rol oynamaktadırlar. Unutmayınız ki bugünün çocukları, geleceğin söz sahipleri olacaktır.