Mürşide ASLAN

Vicdanın Kör Olmasın Emi…

Mürşide ASLAN

Geride bıraktığımız hafta 10 -16 Mayıs Engelliler Haftasıydı. 

Tüm dünyada farkındalık oluşturmak, engelli bireylerin sorunlarına dikkat çekmek, hayatlarını kolaylaştıracak ergonomik ortamların oluşmasını sağlamak, kalıcı çözüm odaklı politikalar geliştirmek adına yapılan birçok programa katıldım. Şenlikler, çalıştaylar, sergiler, paneller davet edildiğim ne varsa…

Hemen hemen her programda konuşmacıların dile getirdiği; 

 “Her engel aşılır, yeter ki sevgi engeliniz olmasın” 

“Her engel aşılır yeter ki düşünce engeliniz olmasın” 

“Her engel aşılır yeter ki vicdanlar kör olmasın.”  

Literatüre göre engel türleri; zihinsel, işitme, görme, ortopedik, dil ve konuşma, ruhsal ve duyusal, dikkat eksikliği, süreğen hastalıklar olarak tanımlanır. 

Tüm bu gruplarda uzmanlar tarafından yapılan teşhisin önemi büyük.  Bireyin ihtiyacına göre oluşturulan programlar doğrultusunda mevcut halin kötüye gitmemesi, iyileştirme, bir takım eğitim ve rehabilitasyon desteği ile bireyin mümkün olduğunca hayatının daha yaşanabilir hale getirilmesi, bir nevi yaşam konforu oluşturacak çalışmalar yapılır. 

Engel grupları belli, tespiti mümkün, tedavisi %100 mümkün değilse de bu durumdan kurtulmak için bir çaba mutlaka var. İşte bu önemli. 

Ancak benim söylemek istediğim bahsi geçen engel grupları, eğitimi, rehabilitasyonu vs. değil. 

Benim üstünde durduğum; düşünce, sevgi, vicdan engelliliği. Bunlar engel gruplarında yer almamasına rağmen engelliliği hep bu kavramlarla tanımlıyoruz. En büyük engellilik diye bunları öne sürüyoruz.

Lakin bunun kalibresi yapılamıyor, raporu tutulamıyor.

Hoş bunu yapacak bir kurum, bir birim de yok zaten. Örneğin A şahsın sevgi düzeyi %10 larda, vicdan durumu çok çok geri kalmış, doğuştan vicdansız, kaza sonrası sevgisini kaybetti gibi tespitler, teşhisler yok. 

Bir görme engelliye yürüme, nesneleri tanıma, bağımsız hareket edebilme becerisi kazandırılabilir. İşitme engelli birinin eğitimlerle işaret diliyle konuşması, anlaşması, iletişim kurması mümkün.
Tanımlanmış engel gruplarında bir şekilde iyileştirme az veya çok sağlanabilirken, sevgi engellilere, vicdan noksanlıklarına umutsuz vaka gözüyle bakmak içimi acıtıyor. 

Yok mudur bir çaresi vicdan körlüğünün? 

Hakikati görme egzersizleri diye bir program uygulanabilir mi? 

Uygulanırsa çare olur mu, sonuç verir mi? 

İnsanın insanca, fıtratının gereği üzere yaşamasının en önemli kılavuzu;  iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt eden ahlak hocası değil midir vicdan?

Bir haksızlık, bir yanlış karşısında huzursuzluk duyuyorsa vicdan, akıl ne kadar makul gerekçe sunarsa sunsun, hükmü vicdan terazisinden geçirmek gerekmez mi? 

Tüm dinlerin öğretileri der ki;

Öldürmeyeceksiniz.

Çalmayacaksanız.

Yalan söylemeyeceksiniz.

Başkasının hakkını gasp etmeyeceksiniz.

Başkasının hakkına göz dikmeyeceksiniz.

Birbirinizi yurtlarından çıkarmayacaksınız.

Güzel olanı düşünüp güzel olanı söyleyeceksiniz.

İyilik yapacaksınız.

Haksızlık etmeyecek, adaletli olacaksınız.

İnsan vicdanınızı susturup, kötülüğe devam ediyorsa, ya da yapılan kötülüğe ses çıkarmıyorsa,  tüm yanlışlara rağmen rahat gezebiliyor, uyuyabiliyorsa, işte tam anlamıyla vicdan körlüğü oluşmuş demektir. Körün siyahı beyazdan ayırt edememesi ile vicdanı körün doğruyu yanlıştan ayırt edememesi eşdeğer.

Bizim bazı dualarımız vardır ya hani. Söylerken beddua gibi algılanır ama aslında duadır. Babam çok kullanırdı; “ gözün kör olmasın emi!”

Tüm içtenliğimle babamın duasıyla bitirelim bu seferde,

VİCDANIN KÖR OLMASIN EMİ…   
 

Yorumlar 2
Burcu Kara 17 Mayıs 2022 15:17

Amin...

Saime Baykal 16 Mayıs 2022 17:35

En çok vicdanı kör olanlar pirim yapıyorsa toplumda iyileşme hemen olmayacaktır. Vicdanı görenler, cesur olursa ancak vicdanı kör olanlara bir baston uzatabilir. Kalemine sağlık

Yazarın Diğer Yazıları