Murat SOYTÜRK

O'nun Ahlakı Kur'an'dı-5

Murat SOYTÜRK

Allah’ın elçisinde, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için, alınacak güzel örnekler var.(Ahzab 21)
“ Ben ancak bir muallim/öğretmen olarak gönderildim. “ (İbn-i Mace, Mukaddime, 7)

Sevgili dostlar, Allah Rasulü’nün hayatından alacağımız güzel örneklerden bir tanesi de O’nun muallimlik vasfıdır. Eğitimciler ve ebeveynler olarak peygamberimizin insanlarla olan ilişkilerinde kullandığı kendine özgü yöntem ve teknikleri öğrenmek ve öğrendiklerimizi hayata tatbik etmekle mükellefiz . Zirâ yaşadığımız çağda eğitim alanında yapılan bilimsel ve deneysel araştırmalar, öğrenmenin nasıl gerçekleştiği konusundaki yaklaşımlar peygamberimizin uyguladığı yöntemle birebir örtüşmektedir.Bu yaklaşımların başında eğitim ve öğretimde bireysel farklılıkları ön plana çıkartan yapılandırıcı ve çoklu zeka yaklaşımı gelmektedir. 
Malumunuz bir eğitim sistemi ne kadar mükemmel olursa olsun, uygulayıcı kişiler alanında ne kadar ehil ve liyakatli kişiler değil ise o sistemin amacına ulaşması mümkün değildir.
Peygamberimizin mürebbisi alemlerin Rabbi olan Allah olduğu için her davranışı bir hikmetle olmaktadır. Zirâ bir hadiste ifade edildiği gibi “Beni Rabbim terbiye etti, terbiyemi de pek güzel kıldı.” Buyurmaktadır.
O halde gelin peygamberimizin eğitimci olarak uyguladığı yöntemlerin temel ilkelerini birlikte tanımaya çalışalım.

Bütün metotlar içerisinde yer alması gereken birinci ilke “MERHAMET” ilkesidir. Merhametin olmadığı bir eğitimin başarıya ulaşması mümkün değildir. Yeni Müslüman olmuş fakat henüz dininin ahlâk ve adabını öğrenememiş bir bedevî, zemini toprak ve kumluk olan mescide küçük abdestini bozmuştu. Orada bulunanlar adamın üzerine yürümek üzereyken Resûlullah onlara, “Siz ancak kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı olarak gönderilmediniz. Onun küçük abdestini bozduğu yere bir kova su döküverin.”diyerek merhametli olma ilkesinin uygulamasını açıkça göstermiştir.
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”(Tevbe 128)

Eğitim ve öğretimin vazgeçilmez ilkelerinden bir diğeri “ÖRNEK OLMAK” tır. Rol model olma, söylediklerini uygulama, hayatında yer etmesini sağlama meselesi o kadar önemli ki, yapmayacağınız şeyleri söylemenizin Allah katında gazap gerektireceği hatırlatılmaktadır. 

Eylemlerimizin, sözlerimizden daha etkili olduğunu Hudeybiye’de yaşanan şu olaydan anlamak mümkündür. 
Resûlullah (sav) oradakilere, “Haydi kurbanlarınızı kesin ve tıraş olup ihramdan çıkın.” Dediğinde sahabe duraksamıştır. Hz. Peygamber’in kurbanını kesip tıraş olduğunu gördüklerinde ise hemen kalkıp kurbanlarını kesmiş ve birbirlerini tıraş etmişlerdir.

Peygamberimizin uyguladığı başka bir öğretim yöntemi  ise “TEDRİCİLİK”tir. 
Nasıl ki Kur’an-ı Kerim peygamberimize yirmi üç yılda peyderpey nazil olmuşsa, peygamberimiz de bu ilke çerçevesinde hareket etmiş, muhataplarının durumlarını, istek ve seviyelerini dikkate alarak “tedrici” (aşamalı) bir yöntemi benimsemiştir. Peygamberimiz (sav)’in Mu‘âz b. Cebel’i (r.a.) Yemen’e gönderdiğinde ona, “Sen Ehl-i Kitap olan bir topluma gidiyorsun. (Bunun farkında olarak)onları önce, Allah’tan başka İlah olmadığına, benim de Allah’ın Resulü olduğuma şahadet getirmeye davet et.” Diyerek muhataba karşı nelere dikkat etmesi gerektiğini dile getirmiştir. Kabul ettikleri takdirde nelere davet etmesi gerektiğini de sıralamıştır. 

En iyi öğretim metotlarından birisi de “ÖRNEKLEME” dir. Bir konuyu hikayeleştirme veya örnekler üzerinden anlatma konunun kalıcı şekilde anlaşılmasında önemlidir. Peygamberimizin namaz konusundaki vermiş olduğu örneği hatırlayalım. 
“Ne dersiniz, birinizin kapısı önünde bir akarsu olsa, sahibi orada günde beş defa yıkansa kirinden bir şey bırakır mı?”
Orada bulunanlar: “Hayır, kir diye bir şey bırakmaz.” Dediler.
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.):
“Beş vakit namaz da işte böyledir. Onlarla Allah Teâlâ günahları siler, buyurdu.”

Peygamberimizin eğitimde kullandığı metotlardan bir başkası da “BİREYSEL FARKLILIKLARI GÖZETMESİ”ydi. 
Peygamber Efendimiz’e (sav)  farklı kültürlerden, farklı kabilelerden ve farklı seviyelerde insanlar gelirdi. Allah Resulü (sav) onların anlayacağı dille karakter ve ihtiyaçlarına göre hitap ederdi. Sorularına durumlarına göre cevap verirdi. 
Meselâ:
‘’Amellerin en fazîletlisi hangisidir?’’ sorusuna, muhataba ve zamana göre:
“Allah’a iman!”
“Allah yolunda cihat!”
“Allah için sevmek!”
“Namaz!”
“Anne ve babaya hizmet!”
“Hicret!”  şeklinde farklı cevaplar vererek her birine, kendisi için en münasip olan ameli tavsiye etmiştir. Zira peygamberimiz(sav) muhatabının ihtiyaç, imkân ve durumunu çok iyi tahlil ediyor ve yapması gereken hususu öne çıkarıyordu.

Peygamberimiz, anlatacağı konuya dikkat çekmek, merak ve ilgi uyandırmak için “SORU SORAR”dı.
Bir gün ashabına: “Müslüman kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu.
Onlar da: “Allah ve Resulü daha iyi bilir!” dediler.

Yeterince dikkat uyandırdıktan sonra: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” Buyurdu.
Sonra: “Mümin kimdir?” diye sordu. Ashap yine:
“Allah ve Resulü daha iyi bilir.” Dediler. Bunun üzerine şunları söyledi:
“Müminlerin canları ve malları hususunda kendisinden emin olduğu kimsedir.”
Allah Resulü (s.a.v.) soru sorarak ilgi ve merak uyandırıyor, dinleyenleri motive ediyor, ondan sonra anlatacaklarını anlatıyor.
İnsan ilgisizce dinlediği şeyi öğrenmez, hele uzun zaman aklında hiç tutmaz. Onun için eğiticilerin sorular sorarak, dinleyenleri motive etmesi çok önemlidir.

En etkili öğrenme biçimlerinden biri de “YAPARAK VE YAŞAYARAK ÖĞRENME “dir. 
İnsan duyduğunu unutur, gördüğünü hatırlar ama yaptığını öğrenirmiş. 
Kimi zaman peygamberimiz torunlarını bizzat mescide getirir, cemaate namaz kıldırırdı. Torunları Hasan ve Hüseyin ile ilgilenir, onlarla oyunlar oynardı. Uygulamalı eğitim, en verimli öğretme biçimidir.Yaparak öğretme, hem göze hem de kulağa hitap eder; bu sebeple, öğretilenin akılda kalıcı olmasını sağlar. Hz. Peygamber (s.a.v.), bu metodu sıkça kullanmıştır.


Peygamberimiz (sas), anlatacağı konuların daha iyi anlaşılması ve öğrenilmesi için zaman zaman “ŞEKİLLER ÇİZER , BENZETMELER “yapardı.
Abdullah b. Mes’ûd’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.) bir gün düz bir çizgi çizdi ve “Bu, Allah’ın yoludur.” Buyurdu. Ardından bunun sağından solundan bazı çizgiler çizdi. Sonra, “Bunlar birtakım yollardır. Her yolun başında, ona çağıran bir şeytan vardır.” Buyurdu. Sonra da şu âyeti okudu: “Şüphesiz ki bu, benim dosdoğru yolumdur. O hâlde ona uyun. Başka yollara tâbi olmayın. Sonra sizi onun (yani Allah’ın) yolundan ayırır.”

Allah Resulü (SAS) asla kırıcı konuşmazdı.Kendisine kötü davranıldığı zaman bunu kişiselleştirmez, genelleme yapar ve düzeltirdi. Davranışın kötü olduğunu hissettirir, insanı kötülemez ve insana ağır gelecek söz söylemezdi.
Uyarılarında” KİŞİLERİ DEĞİL, DAVRANIŞLARI” hedef alırdı. 
“İnsanlara ne oluyor, niçin şöyle söylerler veya böyle yaparlar!” diye konuşur, davranışın kötü olduğunu hissettirir, insanı kötülemez ve insana ağır gelecek söz söylemezdi. 

Bir anne ile arasında geçen olay özellikle çocuk eğitimi hususunda güzel bir örnektir:
Medine’de yürürken bir kadının çocuğunu çağırdığını, fakat çocuğun annesini dinlemediğini gördü. Kadın, çocuğun eve gelmesi için, “Eğer gelirsen sana şunları alacağım” diyordu.
Peygamberimiz (SAS) kadına yaklaştı:
“Gerçekten çocuğa vaat ettiklerini alabilecek misin?”
“Hayır, alamam.” Dedi kadın.
Efendimiz (s.a.v.) kadını uyardı:
“Bilesin ki bu, yalan olarak yazılır!”

“BEĞENİLMEK VE TAKDİR EDİLMEK” insanların çok önemsediği bir davranıştır. Sosyal bir varlık olan insan, başkalarına kendini beğendirmek, saygın olmak ve saygı görmek ister. Bu duygu, çocuklarda daha önemlidir. Çocuklar, büyükler tarafından beğenildiklerinde memnun olurlar. Neyi doğru, neyi yanlış yaptıklarını büyüklerin beğenisine bakarak tayin ederler.

İbn Abbas (r.a.) anlatıyor:
“Bir gün Nebi (s.a.v.) tuvalete gitti. Ben de abdest alması için bir kaba su hazırladım. Daha sonra Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) su dolu kabı görünce kimin hazırlayıp koyduğunu sordu. Benim hazırladığımı öğrenince: ‘Allah’ım, onun dindeki anlayışını artır.’ diyerek bana dua etti.”
Peygamberimiz (s.a.v.), İbn Abbas’a dua ederek onu duayla “ÖDÜLLENDİRMİŞ” tir.

Peygamberimizin eğitim alanındaki kullandığı metotların kanaatımca en önemli olanlarını  yukarıda anlatmaya çalıştım. Tabii ki bunların dışında da farklı yöntemler ve metotlar  kullanmıştır. 
Sonuç olarak Allah Rasulü’nün eğitim ve öğretim metodunu bilmeye, gerek formal gerek informal eğitim hayatımızda kullanmaya ne kadar muhtaç olduğumuz aşikar bir gerçektir. Vusûlsüzlük usûlsüzlüktendir diye bir kelam-ı kibarımız var bizim. Kaş yapayım derken göz çıkarmamak için her ilmin usulünü bilmek gerekir. Peygamberimiz örnek hayatıyla bizlere hem ilmi hem de yöntemi göstermiştir. Biz eğitimcilere düşen görev ise peygamberimizi bu yönüyle de örnek almaktır...


 

Yazarın Diğer Yazıları