Murat SOYTÜRK

O'nun Ahlakı Kur'an'dı-2

Murat SOYTÜRK

Şehadet ederiz ki Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederiz ki Muhammed onun kulu ve Rasülü’dür. Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.(Al-i İmran 31)
Peygamberin sizi bir işe çağırmasını birbirinize yaptığınız çağrı gibi algılamayın. (Nûr 63)

 Herhangi bir konuda tartışma yaşadığınız zaman onu Allah’a ve Resulüne iletin bu sonuç bakımından daha hayırlıdır. (Nisa 59)
Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkündür; müminlere karşı çok şefkatlidir; merhametlidir.(Tevbe 128)

  
O, karşısında el pençe divane olmuş, korkusundan titreyen birine “Ben kuru et yiyen bir kadının oğluyum.”diyecek kadar tevazu sahibi ve alçak gönüllüdür. Kendisinde kibirden hiçbir eser yoktur. Sahabesi(arkadaşları) ile sürekli istişare halinde olmuş, Kur’an’ın açık bir hükmü olmayan konularda insanların görüşlerine başvurmuş, ortak akılla hareket etmeyi kendisine düstur edinmiştir.Alınan kararların arkasında durmuş aleyhine olsa bile, sonuçlardan dolayı kimseyi itham etmemiştir. 

Peygamber efendimiz rahmet ve savaş peygamberidir. Ancak girdiği hiçbir savaşa bir toprağı ele geçirmek veya bir halkı ortadan kaldırmak amacıyla değil, kendisine saldıranlara kendisini savunmak amacıyla karşılık vermiştir. 

Yaptığı bütün savaşların hepsi böyledir. Savaşın da bir ahlakı olduğunu göstermiş. Savaşta çocuklara, kadınlara, hayvanlara ve insanların ibadet alanlarına dokunmamıştır.

 Peygamberimizin bir lakabı da “ Kulak”tır.Söylenilen her sözü dinlemesi ve en güzeline uyuması onun ahlaki özelliklerinin başında gelir. 

Allah Rasulü, ehli kitabın yaptıkları gibi peygamberlerini ilahlaştırmalarını yasaklamış bizleri ifrat ve tefritten uzaklaştırıp vasat ümmet olmamızı istemiştir. 

Peygamberimize yapılacak en büyük kötülük onun söylemediği sözleri onun yapmadığı işleri ona havale etmektir. Rasulullah dedi ki diye başlayan her sözü Kur’an’ın süzgecinden geçirilip öyle değerlendirilmelidir. 

Sahabeler bu konuda o kadar hassas olmuşlar ki özellikle Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer Peygamberimize atfedilip söylenen sözlerin yazıldığını görünce hemen yazan kişileri şiddetli bir şekilde uyarıp ellerindekini alıp yoketmişlerdir. Bugün İslam dünyasında Sünni ve Şii dünyanın muteber gördüğü Hadis Külliyatı bu ilkeler ışığında değerlendirilmelidir. Benim adıma hadis uyduran cehennemdeki yerini hazırlasın diyerek ümmetini bu tehlikelerden korumak istemiştir.

Amacım Allah Rasûlü’nün sözlerini zan altında bırakmak, onlara şüpheyle yaklaşmak değil, en büyük hadis Kur’an’dır ayetinden hareket ederek Peygamberimizi ve onun sözlerini hiçbir çarpıtmaya mahal vermeden olması gereken yerde muhafaza etmektir. 
Hz. Ayşe’ye Resulullah’ın ahlakı sorulduğunda “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz onun ahlakı Kur’andı” diyerek adeta peygamberin yürüyen bir Kur’an olduğunu ifade etmiştir. 

Dolayısıyla Allah Resulü’nün ilahi vahye muhatap olması nedeniyle insanlara rol modeli olmasıyla beşeri yönü ile rol model olmasını fazla karıştırmamak gerekir. Ben de sizin gibi bir beşerim sözü Ben de sizin gibi yanılmaya, hata yapmaya meyledebilirim. Dolayısıyla benim de hatalarımın eleştirilmesine ihtiyacım var demektir. 
Zira birçok konuda Allah Rasulünü bizzat uyarmış, o da hatalarında ısrar etmeden hemen tevbe ederek hatasını düzeltilmiştir. Bütün peygamberler ilahi davetlerini hiçbir ücret almadan yapmışlardır. Benim ücretim yalnız Allah’a aittir diyerek mükafatlarını Sadece Allah’tan beklemişler. Din üzerinden dünyevi menfaat devşiren  ruhbanların önünü kesmişlerdir. 

Allah’ın ayetleri az bir para karşılığı satılmayacak, din hiçbir grubun hiçbir milletin tekeline bırakılmayacaktır. Ümmi peygamberin çıkışı bütün din istismarcılarının tekerine çomak sokmuş, aracısız herhangi bir şefaatçi olmadan dileyen herkesin Allah’a ulaşabileceği anlayışı en büyük devrimlerden biridir. 

Sen ancak bir hatırlatıcısın, sen onlar üzerinde bekçi vekil ve zorba değilsin diyerek hidayetin ancak Allah’ın eli ile gerçekleşebileceğini, onlar inanmıyor diye kendini mahvetmemesi gerektiğini söylemiştir. 
Gerçekler karşısında gözleri körelmiş kulakları işitmeyen sağırlara sen mi işi ettireceksin diyerek insanların takip ettiklerinin kendi tercihleri sebebiyle olduğunu beyan etmiştir. Allah Resulü’nün bildikleri Rabbimizin bildirdikleri kadarıyladır. 

Kıyametin ne zaman kopacağını soran birisine kıyametin bilgisinin Allah katında olduğunu söyledikten sonra kıyamet için ne hazırladın diye buyurmuştur günümüzde Kur’an’daki Peygamber tasavvuru ile zihinlerdeki peygamber tasavvuru arasındaki uçurum maalesef o kadar farklı ki zihinlerimizde adeta âşık olduğumuz, mükemmelliğine toz kondurmadığımız  bir peygamberden, hayatımızda bizim için en güzel örnek olma noktasına taşıyamadığımız peygamber... Yemek yerken tabağımızdaki yemeği sünnettir diye sıyırdığımız ancak tabağın içindekini paylaşmak gerektiğini söyleyen bir anlayışa ulaşamadığımız peygamber... 

Sakalını, sarığını, cübbesini giyerek onun sünnetini İhya ettiğimiz düşüncesinden Allah sizin dış görünüşünüze bakmaz Allah sizin kalbinize ve amellerinize bakar anlayışına evrilemediğimiz peygamber... 

O’nun ismini duyunca salavat getirip ona selam verme anlayışından O’nun davasına onun mücadelesine destek vererek salat etme anlayışına geçemediğimiz peygamber...

 Peygamberin yolunda olmak ne demektir? 

Onun ahlakı ile ahlaklanmaktır. Zulme karşı olup adaletin yanında durmaktır. İyiliğin çoğalması için iyilikte yarış yapmak, iyilerle beraber olmaktır. Kötülüğe karşı çıkıp, kötülerle mücadele etmektir. 
Peygamberin yolu paylaşmaktır malını, mülkünü, bilgini...O’nun yolu kolaylaştırmaktır, zorlaştırmamaktır. Müjdelemektir, nefret ettirmemektir. Sırtımızdaki yükleri hafifletmektir. O’nun yolu merhametli olmaktır. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, doğaya ve çevreye zarar vermemektir. 

O’nun ahlakı affetmektir Tıpkı Hazreti Yusuf’un kardeşlerini affetmesi gibi. Mekke’nin fethinde Allah Rasulü Ebu Süfyan’ın evine sığınan emniyettedir diyerek amacının intikam olmadığını göstermiştir. Medine’de iktidarı ele geçirdiğinde bile adaleti gözetip birlikte yaşamanın örneğini sunmaktır. Medine Sözleşmesi hala uygulanması gereken mükemmel bir örnektir. insanların fevc fevc İslam’a girdiklerini gördüğünde bile başarının Allah’a ait olduğunu unutmamaktır. 

Onun ahlakı hatalarımızı kabul etmektir. Yalan da ısrar etmemek, doğruyu kendimize rehber edinmektir. O’nun ahlakı namazlarımızı gösterişten uzak üzerine titreyerek gereken hassasiyeti göstererek kılmaktır. Onun ahlakı namazla zekatı ayırmamaktır, mallarımız da fakir fukaranın hakkı olduğunu bilmektir. 

Peygamberin ahlakı söz verdiğinde sözünde durmaktır, emanet edildiğinde emaneti korumaktır.O’nun ahlakı başkasına yük olmak değil, başkasının yükünü almaktır, kendi ayakları üzerinde durmaktır. 
O’nun ahlakı bencilce yaşamamaktır, kendi kurduğumuz bencilliğe dayalı dünyalardan çıkıp, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışmaya dayalı dünyalara yol almaktadır. 

O’nun ahlakı toplumda bir şekilde horlanmış, itilmiş, dışlanmış kesimlerin yanında olmaktır. Güçlünün değil, haklının yanında olmaktır. Peygamberin ahlakı bütün cahiliye adetlerini terk etmektir. Soya sopa, ırka, cinsiyete dayalı üstünlük anlayışını terk edip, sadece takvaya dayalı anlayışı hakim kılmaktır. 

O’nun ahlakı bütün insanları bir tarağın dişleri gibi bir ve eşit görmektir.O’nun ahlakı dünyanın neresinde bir mazlum varsa kimliğine bakmadan yardımına koşmaktır.

Bir kötülük gördüğünde elinle, dilinle, buna da imkanın yoksa kalbinle buğzederek engel olmaktır. 

O’nun ahlakı insanların elinden ve dilinden emin olmaktır. Kimseye zulmetmemek, kimsenin zulmetmesine de rıza göstermemektir. 
Peygamberin ahlakı, eşlerinize, çocuklarınıza iyi davranmaktır, haklarını ihlal etmemek haklarını vermektir. 

Hiçbir anne baba çocuğuna onun ahlakından daha güzel bir miras bırakamaz. O, örnek yaşantısıyla biz müminlere ve bütün insanlığa model olmuştur. 

Artık ömür bitmiş darı bekaya yürürken Allah O’ndan razı, O da Allah’tan razı olmanın mutluluğu içerisindedir. Veda hutbesinde son konuşmalarını yaparken kendisini dinleyen muazzam kalabalığa görevimi yerine getirdim, şahit oldunuz mu diyerek hem peygamberlik misyonunun sona erdiğini , hem de aralarından ayrılacağının sinyalini haber vermiştir. O, bu son konuşmasıyla insan hakları evrensel beyannamesinin mükemmel bir örneğini sunmuştur. 
O’nun bıraktığı emanet Allah’ın kitabı Kur’an’dır. Ona sarılıp uydukça yolumuzu şaşırmamız mümkün değildir. Rabbim O’nun ahlakı ile ahlaklanmak, O’nun yolunu yol edinmeyi nasip etsin. 

Sözlerimizin sonu şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. Tektir, eşi, ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed onun kulu ve Rasülü’dür.


 

Yazarın Diğer Yazıları