Murat SOYTÜRK

Kur'an Işığında Allah Tasavvurumuz-1

Murat SOYTÜRK

Her kavram, bir anlamı yüklenir. Kavramı kaybeden anlamı kaybeder. Anlamsız hayat beyhûde bir hayattır. Bakınız Rabbimiz hayatı nasıl anlamlandırıyor... 
O, hanginizin amel bakımından daha iyi olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, güçlü ve üstün olandır,çok bağışlayandır. (Mülk 2)
Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zâriyât 56)

NEREDEN BAŞLAMALI? 

Kendi kendime nereden başlamalıyım diye sorduğumda, tabii ki de göklerin ve yerin mülkü elinde olan, bize şah damarımızdan daha yakın olan alemlerin Rabbi olan Allah’tan dedim. En çok etkilendiğim ve üzerinde tefekkür ettiğim ayetlerden birisi de Zümer Suresi'nin 67. ayeti oldu. “Onlar Allah’ı gereği gibi takdir edip tanımadılar. Kıyamet gününde bütün dünya O’nun avucundadır. Gökler de O’nun kudret elinde dürülüp bükülmüştür. Allah, müşriklerin koştukları ortaklardan uzaktır ve yücedir.” 
Şüphesiz ben de bu yazıyla Allah’ı gereği gibi anlatma gibi bir iddia sahibi değilim, olamam da... Ancak şurası  gerçek ki, bir müessiri tanımanın en doğru yolu eserlerini tanımaktan geçer .Örneğin bir yazarı tanımak istiyorsanız kitaplarını okumanız ve tetkik etmeniz gerekir.Yani fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olmalıyız.  Allah’ı tanımak, O’nun isimlerini ve sıfatlarını bilmek istiyorsak özellikle kevni ve kavli ayetlerini tanımalıyız. 

Rabbimizin adını anmak, anlamaya çalışmak O’na bir şeref, bir yücelik katmaz. Zaten özünde her türlü eksiklik ve kusurdan münezzeh olan Kuddüs’tür.Dolayısıyla ikram ve kereme muhtaç olan bizleriz. 

En güzel isimler (Esma’ül Hüsnâ) O’nundur. Amaç bu isimleri sadece ezberlemek, dilimizle telaffuz etmek değil,kul olarak durduğumuz yeri tesbit etmek, haddimizi, sınırlarımızı da bilmektir. Esma’nın sırrına ermektir, cüzi irademiz çerçevesinde O’nun ahlâkı ile ahlâklanmaktır.

Peki Allah’ın Esma’ları, yarattığı varlıklar içinde nasıl tezahür eder, özellikle eşref-i mahlukat üzere yaratılan insanda nasıl tezahür etmeli? 

Peygamberimizin bir hadisi üzerinden  konuyu daha iyi anlamaya çalışalım isterseniz. 
(Eve girerken Besmele çekilirse, şeytan, “Bu eve girmeme imkan yok” der, dönüp gider.) [Tibyan]

Besmelede kovulmuş şeytanın şerrinden korunmak için iki Esma’ya sarılmamız isteniyor. 

ALLAH, RAHMAN ve RAHİM'DİR

Allah'ın Rahman ve Rahim olması, yarattıklarını sevgi ve merhamet ile yaratması, sevgisi ve merhametinin bütün varlığı kuşatması ve  yarattıklarına rahmetle muamele etmesidir.

Tekrar hadis-i şerife dönersek, evimize girerken Rahman ve Rahim isimlerinin kullarındaki tecellisi olan sevgi ve merhametle ev halkına muamele edersek, şeytan(şeytanın hasletlerinden kin, nefret, öfke, kıskançlık, haset vb.) o eve giremez, dönüp gider. İsterseniz bu hadisteki evi siz sokağınız, mahalleniz,beldeniz , ülkeniz ve dünyanız şeklinde okuyabilirsiniz.

Yaşadığımız bunca acıları, ızdırapları , ölümleri, katliamları ve soykırımları yaşatanlar elbette sevginin ve merhametin olmadığı bir dünya görüşünün tezahüründen başka bir şey değildir. 

Dolayısıyla her kim nerede yaşıyorsa yaşasın, hangi işle meşgul oluyorsa olsun eğer ilişkilerinin temeline sevgiyi ve merhameti yerleştirmişse, o yerde şeytanın(kötülük) yaşaması mümkün değildir. Rabbimiz En’am 54’te rahmeti kendi üstüne farz kıldığını söylerken, peygamber efendimiz Enbiya 107’de alemlere rahmet olarak gönderilmişken insanlığa yakışan, hele hele müslümanlık iddiasında olan birisine bütün varlığa merhametle muamelesi  dışında başka bir davranış sergilemesi mümkün mü? 

Rahman ve Rahim olan Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun, bir sonraki yazıda buluşmak üzere sevgiyle, merhametle kalın ... 
 

Yazarın Diğer Yazıları