Murat SERİM

Sanatı Ebed Müddet Zihniyetine Sahip Olmak

Murat SERİM

Değerli dostlar, Küçük Ayasofya’da Hattat Fuat Başar ile hüsn-i hat konulu söyleşimize devam ediyoruz.

Sanatı Ebed Müddet Zihniyetine Sahip Olmak

Hocam, hat sanatında en çok yazılan metinler nelerdir?

Tabii ki en çok yazılanlar ayet-i kerimeler. Ondan sonra hadisi şerifler, ondan sonra kelam-ı kibarlar, onun peşine birçok hikemi şiir yazan şairlerin mısraları beyitleri, onun peşine tekkelerde dergahlarda yaygın olmak üzere tasavvufi ibareler yani hazreti pir isimleri, tasavvuf baştan aşağı edep gerektirdiği için edebi çağrıştıran cümleler. En çok yazılanlar bunlar. Onun dışında eskiden katiplerin müstensihlerin yazmış olduğu kitaplar. Bunlar da nesih veya nesih kırmasıyla. Kur'an-ı Kerim yazılacaksa onu da en iyi hattatlara yazdırıyorlar. O zamanın canlı matbaaları bunlar. Çok enteresandır yani hat kaynaklarında var. Adam eliyle 456 Kur'an-ı Kerim yazmış. Çemşir Hafız diye bilinen bir zat. Süheyl Ünver Hoca'nın notlarından okuyorum. Konyalı Hafız Muhammed Efendi 500 Kur’an yazmış. Şöyle bir sanat ömrüne bakıyorum, yazdığı Kur'an sayısını hesaplıyorum. Ortalama ayda bir Kur'an-ı Kerim yazmış, bitirmiş. O ne sürat, yazısına göre ne imla hatası var ne yazıda bozukluk var. Bir kısmı var, altınla yazılmış Kur'an-ı Kerim. Ondan sonra hadis-i şerifler ki bizde 40 hadis geleneği vardır. Çoğusu altınla yazılıp etrafı siyah mürekkeple tahrirleri ve kontürleri çekilmiş. Her birisi hem sanat yönünden hem tarihi yönünden birer kıymet. Sonra şairlerin divanları ki onlar genellikle talik yani nestalik daha doğrusu veya çoğaltılması bakımından hurde talikle yazılmış. Osmanlı devrinde edebiyat son derece kuvvetliydi ve edebiyatın gayesi okuyanlar boş vaktini değerlendirsin diye değil, yazdıkları kitaplar insanlara bir hikmet öğrensinler gayesine yönelik. Boş hiçbir şey yok yani. Vakit öldürecek hiçbir şeyle uğraşmamışlar. Öyle bir şey yok.

Hobi amaçlı yapmamışlar.

Yani günümüzdeki gibi ‘’Vay ben, manevi bunalıma girdim. Bana yazıyı öğretin. Ondan kendimi

terapi edeyim.’’ Her ne demekse o da. Tedavi de değil. 

Batı kavramlarından bir tanesi.

Tabii ya! Şimdilerde çok yaygın. Art terapi çok yaygın, çok yerde uygulanıyor. 

Hocam, hat sanatında besmele yazmanın önemini anlatır mısınız?

Her hayırlı işin başı besmeledir. Eskiden yazılmış olan hangi kitap olursa olsun en başında besmele vardı. Günümüz üniversitelerinde okutulan hiçbir kitabın bir matematik bir fizik vesaire kitabın başında besmele yok. Besmelesiz bir eğitimden geçiyoruz. Allah muhafaza etsin. Besmeleyi de en güzel şekli ile yazmaya riayet etmişler. Çünkü besmele hakkında hadis-i şerif var. ‘’Kim besmeleyi güzel bir yazıyla yazarsa cennete dahil olur.’’ Büyük bir müjde.

O müjdeye mazhar alabilmek için besmele yazmalıyız. 

Tabii. Güzel yazının insana gösterdiği müjdeler doğrultusunda istisnasız her Osmanlı padişahı hüsnü hatla uğraşmıştır. 

Değerli hocam, hat oluştururken kullanılan yöntemler nelerdir?

Bir defa işin aslı icra edilmek zorunda. Günümüzde Japon veya İran mürekkebi yok. Demir kalem, kuşe kağıt bunlarla bu sanat olmaz. Ecdadımız devlet-i ebed müddet zihniyeti ile beraber sanatı ebed müddet zihniyetine sahipti. Kullanacağın mürekkep onbinlerce yıl bozulmasın. Kağıt binlerce yıl değişmesin, kalem bu yazıyı yazmaya en uygun malzemeden olsun. Bunlar temin edildikten sonraki her birini üreten işin erbabı vardı. Her birisi ahilik teşkilatı zihniyeti ile çalışırdı. Mürekkepçi esnafı vardı. Kağıt mührecileri esnafı vardı. İz çıkartan esnaf vardı. Kalem satan, kalemtıraş yapan, bunların her biri bir loncaya bağlıydı ve öyle sıkı kaideleri vardı ki işinde hile hurda dalavere yapan birisi olduğunda meslekten tardederlerdi, uzaklaştırırlardı. Günümüzde bu kaidelere uyan kaç kişi biliyorsunuz? Yok. Ahilik kalmadı zaten, o ruh kalmadı. Bunlar olduktan sonra kişi düşünür, icazet almış olmalıyım, almış. Oturur, yazar, kompozisyonunu hazırlar. Hocası sağsa hocasına gösterir. Yoksa arkadaşlarından fikir alır. Onlar da gayet samimi olarak art niyet olmaksızın gerekli tavsiyelerde bulunurlar. Ortaya güzel bir kompozisyon çıkar. Çıkar ama eğer iri bir levha ise onun bir de ayrıca kalıbı çıkartılırdı. İğneli kalıplama usulü vardı. Günümüzde bu iş fotokopi ile filan da oluyor. İstifade etsin diye başkalarına da verilirdi, paylaşılırdı. Şimdi maalesef bilgisayardan bir çıktı al, tamam. ‘’En büyük benim abi, herkesi döverim.’’ zihniyet değil edep hiç değil yani. 

Değerli hocam, hat sanatını icra ederken kullanılan alet ve materyaller nelerdir? Kullanılan kamış kalemlerin özellikleri nelerdir? Hat sanatını icra ederken kullanılan kağıt nasıl olmalıdır?

Şimdi, bir önceki soruda biraz girmiş olduk buna. Bir defa kağıt tercihen el yapımı olmalı. Kağıda uzun vadede zarar verici maddeler kağıdın imalinde kullanılmamış olmalı. El yapımı kağıt. Günümüzde fabrikasyon kağıda zarar verici maddelerin kullanılmadığı kağıtlar yapılıyor. Türkiye'de de başladı yapılmaya. Neticeler ve işin gidişi güzel. Kağıt böyle ama aldık hemen kullanabiliyor muyuz? Yok. Yazının üstünde keskin yazılması için yanlış yazıldığında silinip izi belli olmadan yeni yazılsın diye yeniden yazılabilsin diye üstüne bir cila vururlardı, bir de perdah yaparlardı. O cilaya ahar derlerdi. Genellikle eski dönemlerde nişasta ve yumurta kullanılırdı.

 

6. bölümün sonu

 

Yazarın Diğer Yazıları