Murat SERİM

Ressam İlhami Atalay'ın Ayrımcılığa Karşı İsyanı

Murat SERİM

Değerli dostlar, Ressam İlhami Atalay ile resim sanatı konulu söyleşimize devam ediyoruz. 

Ressam İlhami Atalay'ın Ayrımcılığa Karşı İsyanı

Hocam, 1972’de birincilikle tamamladığınız İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde eğitim veren hocaların sanat anlayışı nasıldı? Ve o dönem hangi akımlar modaydı? 

Onlar da Avrupa'yı taklit ediyorlardı o zamanlar ama bizimkiler seksen sene gerideydi. 

Bütün hocalarınız öyle miydi hocam? 

Hocam diyordu ki bana; Ben yurt dışından dönünce akademiye asistan olarak gönderilmiştim, akademide hoca olmak için. Ama Özdemir Altan bana ne dedi? Azizim, Allah'a inananın bu akademi çatısı altında yeri yoktur, dedi. Senin bu akademiye girmen imkansız ama sen çok güçlü bir sanatkâr olduğun için belki sokakta tutunabilirsin, dedi. Ben de sokağa düştüm. Sokaktan ben bu damgayı yırtmaya çalıştım. Ben damgayı o zamandan beri yemişim. 

Siz biraz önce dediniz ki: "Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin amblemi baykuş dediniz. Eski Yunan’daki güzel sanatların sembolü de baykuş. Okulun amblemini Yunan’dan kopyalayan İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisindeki hocaların -biraz önce sizin dediğiniz gibi kendi değerlerini kabul etmeyen- sizin gibi imalat hatası öğrencilere karşı bütün hocalarınızın tavrı aynı mıydı? 

Şimdi Bedri Rahmi'nin Türk kültürüne biraz meyli oldu ama Bedri Rahmi’yi hiçbiri sevmedi. Benim Bedri Rahmi’ye de talebe olmamı istemediler beynimin yıkanması için. 

Hangi eğitimi aldınız Bedri Rahmi Eyüpoğlu’ndan hocam? 

Alamadım. Sadece benim resimlerimi eleştiriyordu, gösteriyordum ona. Ondan etkilenmemi istemediler diğer hocalar. 

Peki, bu asimile çabalarına nasıl karşı koyabildiniz hocam? 

Ben sürekli isyan ediyordum akademide o zaman. Benim yurt dışına gideceğim diye bir endişem yoktu. Yurt dışına gitmemem için Avrupa imtihanlarında hocalar anlaştılar. Yüz üzerinden biri yedi, biri beş, biri dokuz verdi ve ortalamamı düşürdüler. Yüz üzerinden yüz giderken benim habire notumu düşürdüler. Bu sefer Bedri Rahmi isyan etti. Ben yüz üzerinden yüz veriyorum bu talebeye de siz nasıl yüz üzerinden üç, beş veriyorsunuz. Burada bir kasıt var ve bu imtihanı durduruyorum, dedi. 

Kurulda mıydı hocam Bedri Rahmi Eyüpoğlu?

Avrupa imtihanlarını iptal ettirdi. Bedri Rahmi’nin oradaki ağırlığına bak. 

Bir kişinin etkisini görüyoruz.
 
Bedri Rahmi Avrupa imtihanlarını iptal ettirdi. 

Onun görüşü nasıldı hocam sizce?

Yani bana karşı kasıtlı olarak bir tavır alınmasından adam rahatsız oldu. 

Kendisi de Batılı bir anlayışı mı savunuyordu?

Batılı anlayışı savunuyordu ama Batılı anlayıştan kurtulmak o kadar kolay değildi ki. Ne yapsaydı yani? Bedri Rahmi’nin hiç ayık zamanı yoktu. Hep gözleri kırmızı, her zaman sarhoştu. Resimleri de sarhoşken kendi kendine eleştiriyordu. Sarhoşken resim yapıyordu. Çevresinde de bir sürü sarhoşlar vardı. 

O dönemi de düşünürsek hocam daha çok bu şekilde yaşanıyordu. Toplum böyle zehirlenmiş. 

Toplum zehirlenmiş. Akademide geleneksel akademi baloları yapılıyordu. Hangi gelenekten geliyor? Maskeli balolar düzenleniyordu akademide. 

Batı geleneği hocam ne olacak? Türk İslam geleneklerini yapacak hâlleri yok ki.

İşte bak, gördün mü? Birtakım gelenekler kavramlar peşinen satın alınmış, kabul edilmiş ve o kavramlar üzerinden üretime devam edilmiş. Yani biz, Batılı sanatkârlar ve Batılı kültür için sanat üretmişiz. Bu sanatta da, edebiyatta da bütün sahalarda aynı. Bütün oradaki edebiyatta oranın işte edebiyat yazıları tercüme edilmiş. İşte böyle aktarılmış.

Şiir akımlarımız da Fransa’ya dayanıyor hocam.

Gördün mü şiirde de sanatta da her yerde, her sahada da böyle olmuş. 

Hocam, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin ilk yöneticisi Osman Hamdi Bey'in Kaplumbağa Terbiyecisi isimli meşhur tablosunda biraz değindiniz ama tam olarak ne resmedildiğini açıklar mısınız? 

Kaplumbağa olarak ilerlemeye müsait olmayan, ilerleyemeyen, yerinde sayan Türk milleti kastediliyor. Türk milletinin eğitimi ancak Batı’dan eğitim almış, Batılı anlayışta birilerinin terbiye etmesi gerektiğini, sopayla terbiye etmesi gerektiğini anlatıyor ama orada kendini resmetmiş. Türk milletinin de en çok bildiği tablo budur. Bu tablonun şimdi kimde olduğu bile belli değil. İlerisi için birileri yatırım olarak saklıyor. Çünkü bu millete nasılsa aptal bir millet demişler. 

Kim demiş hocam? 

Hani Türk milletinin yüzde altmışı aptaldır, dedi ya Aziz Nesin. Bu milleti aptal yerine koyup aptal gibi görenler var. Fikir bombardımanı var, propaganda bombardımanından bu millet sanattan uzaklaştırılmış, hantallaştırılmış. Böyle güzellikten anlamayan, duygusuz, sakız çiğneyen, boş, düşünemeyen bir millet istenmiş. 

6. bölümün sonu

Yazarın Diğer Yazıları