Murat SERİM

Resim Sanatında Kendi Kimliğimizle Var Olmalıyız

Murat SERİM

Değerli dostlar, Ressam İlhami Atalay ile resim sanatı konulu söyleşimize devam ediyoruz. 

Hocam, şu andaki Müslüman camianın resme bakış açısı sizce nasıl? Bir sorun görüyor musunuz? Müslümanların resim sanatına bakışında ne tür problemler vardır?

Müslüman camia diye bir camiye yok bana göre. Öyle bir endişesi yok. Müslüman camianın hiç resim endişesi yok. Sanat derdi yok. Sanatsız, sanatkârsız yaşanabileceğine inanmış bir topluluk var. Sen camia diyorsun camia neye sahip çıkıyor? Benim galeri niye kapandı bunu düşünüyor musun? Ben Filistin ile ilgili bir seri yapmıştım. Yahudilerin katliamlarını anlatan tablolarım var. Hemen Yahudiler üşüştüler.

Zulmü fırçala diye değil mi?

Yok, yok. Ta eskilerden bahsediyorum. Filistin ile ilgili bir sergi açtım o zaman. Ben eskiden bahsediyorum, galerimin kapanmasından ve 1986 yıllarında filan yapılan katliamlardan bahsediyorum. Filistin yürüyüşleri vardı o zaman. Filistin yürüyüşlerinin afişlerini hazırlamıştım. Sokakta hiçbirinde imzam olmadığı hâlde turistler o afişin benim elimden çıktığını anlıyorlardı, o afişleri sen hazırladın diyorlardı. İmzam yok ama çizgimden anlıyorlar. Ben o sergiyi açtığımda Yahudiler üşüştüler. Müslümanların hiç haberi bile olmadı. Yahudiler dediler ki: Bu tabloları buradan indirirsen biz seni İsrail'e davet edeceğiz. Bak böyle katliamlar yapmıyoruz. Sen yanlış yapıyorsun. Sen bu tabloları buradan indirirsen biz senin tablolarını satın alacağız. Bütün tablolarını alırız. Sen yeter ki bu tabloları buradan indir. Bak bizim aleyhimizde böyle sergiler açıyorsun. Bu olmaz. Dedim ki: Daha yeni katliam yaptınız. 22 kişiyi Mescidi Aksa’nın önünde daha yeni öldürdünüz, bir hafta evvel yaptınız. Yapmıyoruz, diyorsunuz ama yapıyorsunuz.   

Ne dediler hocam?

İsrail’e seni davet edeceğiz. Bak katliam yapmadığımızı göreceksin, şudur, budur. Dedim ki yok, indirmedim tabii ama bu arada başka Yahudiler gelip bu İsraille ilgili tablolarımı satın aldılar. İntifadayı Lionslu bir Yahudi satın aldı. Kan Gölü’nü bir başkası aldı. Feryat’ı, Çığlık’ı Güney Afrikalı bir Yahudi aldı. Bütün Yahudiler, Filistin ile ilgili tablolarımın çoğunu aldılar. Anlıyor musun? Hem de diyorlar ki bu tabloları buradan indir. 

Neye bağlıyorsunuz bunu hocam?

Ben indirmedim. Bir müddet sonra paravan bir şirket İngilizlerle, İngiliz Yahudilerle işbirliği yapıp benim galerimi elimden aldılar. Ama bu birkaç sene sürdü. Ondan sonra bana telefon ettiler. Gördün mü bak, galerini nasıl elinden aldık? Müslümanların haberi var mıydı? Yok. Sen şimdi Müslüman camiadan bahsediyorsun. Şimdi Gazze’de katliam oluyor, Müslüman camia nerde? 

Maalesef, seyrediyoruz.

İşte o zaman o camiadan bahsetmek doğru değil. Öyle bir camia yok. Yani sanata ağırlık verecek, güzellikleri düşündürecek, güzellikle kâinata bakmayı anlatacak ne bir fetva verecek ulema var ne de güzelliklerden bahsedecek ulema var. Umurunda bile değil. Senin ulema kitaptan okuyor işte yazılanı. Bir tane fetva veren var. Sabuni sanırım fotoğraf çekinmeyi bile haram sayıyor.  Bir tanesi diyor ki: O kadar fuzuli bir şey ki sanatla uğraşmak. İşte bir adam iğnenin deliğinden ipliği geçiriyormuş. Gitmiş bir çuval iğne ile iplik almış. Al sana hediyem, ömrünün sonuna kadar geçir demiş. Sanat bu kadar fuzuli bir şey demiş. Yani sanatı o kadar küçük görüyor.
 
Sanatı küçültmek adına böyle bir fıkra anlatılıyor maalesef.

Hutbeler çok, fetvalar çok.
 
Acı bir durum. Tam da hocam bir soru soracağım bununla alakalı. Bir konuşmanızda her millet sanatta inancını ve kültürünün anlatımını bulmak zorundadır. Her sanatkâr da kendi inancının, kendi kültürünün ve kendi milletinin idealini estetik olarak ortaya koymak zorunda, diyorsunuz. Bu anlamda Türk sanatkârları kültürümüzün ve milletimizin estetik değerini ortaya koymak için ne yapmalı?

Kendi kültürüne sahip çıkmalı. Kimlik kaybı var bizde. Türk milletinde, Türk sanatkârında kimlik kaybı var. Sanatkârlarda kabiliyet var ama kendisi bedeni burada ama ruhu Amerika'da yaşıyor veya Paris'te yaşıyor. Bir zamanlar Paris'e gitmeden ressam olunmuyordu. Şimdi işte Amerika'ya gitmeden ressam olunmuyor veya bir zamanlar çıplak model resmi yapmadan, çıplak kadın resmi yapmadan ressam olunamıyor. Böyle sabitleşmiş anlayışlar var kesinleşmiş. Bu anlayışların değişmesi gerekiyor. Türk sanatkârında kompleks var, Türk milletinde kompleks var. Her sahada kompleks var. Yani kompleksi yenemedikten sonra, bu kompleksten çıkamadıktan sonra, kendi kültürüne, kimliğine sahip çıkmadıktan sonra, kendinden utandıktan sonra hiçbir yere varamazsın. 

Kendini Batı’ya karşı mahcup hisseden bir nesil var. 

Bir millet var. Bir eziklik var. Bu ezikliği yırtması gereken kişiler önce sanatkârlar. Yani diğer insanlardan önce sanatkârların bu kompleksten kurtulmaları gerekiyor. Kendi kültürlerinden bir çıkış yapmayı denemeleri lazım.

Tabii öncelikle sizin ifadenizle Müslümanların bir kere sanattan anlaması farzdır, diyorsunuz.

Müslümanların sanattan anlaması ayetlere göre farz. Allah demiyor mu ‘Bak, deveyi nasıl yarattım?’ Ey kulum! Deveyi nasıl yarattım, göğü nasıl yükselttim, o güneşi ayı direksiz nasıl tutuyorum orada, o yıldızları o galaksileri nasıl orda tutuyorum? Bu dengelere bir bak. Yeryüzünü nasıl döşemişim? Dağları nasıl dizmişim?

Her biri bir sanat eseri sonuçta.

Manzara yapıyor resmen bizim karşımızda, tablo yapıyor. Kâinat bizim için, insanlarımız için, Müslümanlar için düzenlenmiş bir sanat sergisi değil mi? İbret almamız gereken bir sanat sergisi değil mi? Bizimkiler Kur'an-ı Kerim'i okuyorlar ama düşünmüyorlar. Kuran-ı Kerim'i anlamaya göre okumuyorlar. Yani bu ilme değer verenler ayla yıldızlar arasındaki mesafeleri ölçüyor ve ilerliyorlar. Allah kim ilme değer vermişse O insanları yüceltiyor ama ilme düşman olan Kur'an okuyup gerçeği anlamak istemeyen bizim millet geri gidiyor. Niye? Anlamıyor. Sanattan bahsediyor işte bu kâinatı bizim için, ibret almamız için yarattığını bir sürü hassas dengelerin olduğunu, bu güzelliklerin olduğunu… Bak çamın yaprağı farklı, ıhlamurun yaprağı farklı. Bu incelikleri yani o yaratılmışlarda güzellikleri düşünmek gerekmiyor mu? Adam çekirgeden esinlenerek mesela traktör yapıyor, araba yapıyor veya robot yapıyor modelinden. Yani böceklerden ilham almak gerekmiyor mu?
3. bölümün sonu

Yazarın Diğer Yazıları