Murat SERİM

Oltu Taşı Taklitlerinden Nasıl Ayırt Edilir?

Murat SERİM

Erzurum Taşhan’da (Rüstem Paşa Çarşısı) Sadekâr Sabahattin Beyit’le Oltu taşı üzerine söyleşimize devam ediyoruz. 

Oltu taşını Gürcistan veya Rus taşından, sarı kehribardan ve diğer taşlardan ayıran özellikleri nelerdir?

Başta söylediğimiz gibi iki tane kehribar var. Birisi sarı kehribar diğer ismiyle amber. Bir de siyah kehribar denilen Oltu taşı var. Sarı kehribar ağacın reçinesinin taşlaşmış hâli. Onun için de 60 milyon yıl falan rakamları söyleniyor. Oltu taşı da ağacın kendisinin taşlaşmış hâli. Önce kömürleşmiş, sonra taşlaşmış hâli. 

Bunun için kaç yıl geçmiş diyebiliriz? 

Atatürk Üniversitesinin araştırmasını okumuştum taş hakkında. Bunun için de sarı kehribar gibi böyle milyon yıllık zaman dilimleri söyleniyor. Yani o kadar bir zaman içerisinde bu hâle gelmiş, oluşmuş. 

Oluşumu için milyon yıl gerekiyor. 

Bulunduğu ortam ve ağacın cinsi de çok önemli. Biz, o ağacın o kadar yıl önce ne tür bir ağaçtı onu bilmiyoruz. Yani o ağacı tanıma şansımız olmadı. Her ağaçtan olmadığı gibi. Belki kaliteyi etkileyen faktör de Oltu taşını kendi içerisindeki kalitesini etkileyen faktörlerden ağacın cinsi ve bulunduğu ortam olabilir. Bunun dışında diğer taşlardan, taklit olan taşlardan ayırt edilme özelliği ki biz görünce anlayabiliyoruz. 

Ama diyorsunuz ki halk bunu anlayamaz. 

Halkın bunu anlayabilmesi için ona dışarda, güneş ışığında bakması gerekiyor. Oltu taşının şu an taklit olarak kullanılan sentetik yani o Rus taşı denilen aslında taş falan değil sentetik bir malzeme. Onun içerisine taşın kırıntılarını toz hâline getirip, bir kimyasalla karıştırıp kalıba döküyorlar. Yani üzerinde bir ustanın sanatı falan yok. Bu şekilde ürüne dönüştürüyorlar. Onun içerisine güneşte baktığınız zaman çil çil beyazlıklar görürsünüz. Yani o taş evet Oltu taşında tamamen siyah ve berraktır. Yani bunun içerisinde o çillikler olmaz. Zaten ikisi yan yana geldiğinde, bir Oltu taşıyla Rus taşını yan yana getirdiğinizde güneşe falan ihtiyacınız yok. Anında hemen ikisinin arasındaki farkı görebiliyorsunuz. Herkes görebiliyor. 

O zaman Gürcistan’da çıkarılan bir taş veya maden yok.

Gürcistan’dan ilk önce bir taş çıktı. İş makinalarıyla falan çıkarttılar. Böyle bizimkiler gibi doğayı tahrip etmeden değil. Hatta bizlerin madenle işi bittiğinde o, bir canlıya yuva oluyor o dağlarda ormanların içerisinde. Bunlar iş makineleriyle kocaman kocaman toprakları kazıyarak bir miktar taş çıkardılar, getirdiler fakat o, Oltu taşından farklıydı. Ürüne dönüştürüldükten hemen sonra çatır çatır çatlayarak deforme oluyordu. Yani bir tespih yapılıyor diyelim ondan, vitrine koyuyorsunuz. Üç beş gün sonra bakıyorsunuz 33 tane değil, 20 tane kalmış, kırılıp dökülmüş. Takıda da kullanılmadı, tespihte de kullanılmadı. O yüzden onu bıraktılar. Onu öğüterek işte o kimyasalın içerisine katarak böyle bir şey yaptı, getirdiler. Çok ucuz olduğu için de müşteri de tercihen alabiliyor. Yani onun Oltu taşı olmadığını bilerek alıyor. Hediye götürecek, Oltu taşına çok para veremiyor. O, daha ucuz olduğu için onu alıp götürüp, Oltu taşı hediye ediyorlardır herhalde, öyle bir şey oluyor. Erzurum’dan aldım bu da Oltu taşı diye. 

Daha siyah olmasına aldanmasınlar. 

Daha siyah değil zaten. 

Gürcistan veya Rus taşı diye anılan taş biraz daha siyahımsı mı? 

Yok. Bizim taşımız daha siyah, daha berrak, daha pürüzsüz. Ama o siyah olmasına rağmen o dediğim gibi içerisine dikkatli bakınca bu çil çil çok küçük zerrecikler hâlinde beyaz zerrecikler var. O, en iyi anlaşılabilir hâli o. Artı sıfır bir zımpara sürüldüğünde bizim Oltu taşından hakiki Oltu taşından açık kahverengi bir toz çıkar. Ondan siyah çıkar. 

Ben onu kastetmiştim. 

Siyah bir toz zımparanın üzerinde siyah bir iz bırakır. 

Anladım. Sabahattin Ustam Oltu taşı işlenirken hangi aletler kullanılıyor? 

Oltu taşından tespih yaparken torna kullanılıyor. Eskiden kemane torna ya da yaylı torna dediğimiz bir yay iplik üzerinde mili onunla çeviriyor. Yani herhangi bir elektrikli motor falan olmadan bir aletle yapılıyormuş. Bunu tabii önceki dönemlerde, yüzyıldan fazla, elektriğin, motorun vesairenin olmadığı dönemlerde. Daha sonra dişlilerle, kolla çevirerek yani dişli sistemiyle bir ilkel torna yapılmış. Ustalar son yirmi yıl öncesine kadar onunla tespihi işliyorlardı. Hâlâ da o teknolojiyi kullanan ustalar var. Daha sonra elektrikli motorlar, tornalar yapıldı. Şu anda da büyük çoğunlukta onunla yapılıyor. Onun haricinde gelişen teknolojiyle birlikte siensi kullanan atölyeler var. Tornaya bıçakla kazımak yerine elmas diskler kullanarak yapılan bazı makineler var. Onunla da yapan atölyeler var. Yani bir anlamıyla geçmişten şimdiki teknolojiyi kullanmakla biraz daha yani fiyatından emek düşerek ürünün fiyatının düşmesine neden oldu. Bunun yanında da çok daha iyi sanatkâr ustalar yetişti o tornalarla. Çok hassas işler yaparak koleksiyonerlere tespih yapan ustalarımız var. Arap ülkelerine tespih yapan, tespih satan ustalarımız var. Az da olsalar onlar ayrıca şehrimize katkıları olan insanlar. İşte Bünyamin Korucu gibi, kardeşi Mustafa gibi, Zekeriya Usta, Mehmet Usta gibi ustalar. Çok güzel, simetrik, kumpaslı dediğimiz birtakım tespihin içerisinde kendi içerisinde özellikleri olan sanatlarını yaparak ayrıca da şehrin hem tanıtımına hem mesleğin tanıtımına katkıları olan ustalar. Onun dışında biz kuyumculukta bu takı üzerinde kullandığımız taşları genelde kıl testereyle, zımparayla ya da polisaj motorlarına takmış olduğumuz zımpara fırçalarıyla şekillendirip o şekillendirdikten sonra da onu ne yapmak istiyorsak ona göre de bir kuyumcu madeni kullanıyoruz. Acur tekniğiyle, telkâriyle, farklı terimleri olan takılara dönüştürüyoruz ve o takılarda taşı kullanıyoruz. Bazen taşın üzerine küçük güverse dediğimiz küçük topçuklar yaparak delerek oraya yerleştirdiğimiz taşa süsleme yapıyoruz. Bazen acur tekniğinden Türk tezyin sanatları yani tezhip sanatı dediğimiz sanatı uygulayarak yapıyoruz. 

Oltu taşının cilalanmasında ne kullanılmaktadır?

İlk önce ustalar taşı parlatırken tebeşir dediğimiz doğada bulunan, öğütülebilen bir killi taş var. O taşın öğütülüp un hâline getirilip bir miktar su ile nemlendirildikten sonra onunla cila yaptılar ama şimdi günümüzde artık o kullanılmıyor. Hazır yapılmış kimyasal cila malzemeleri var. Onlar polisaj motorlarında kullandığımız bez fırçaların üzerine bir miktar sürerek parlatma işini öyle yapıyorlar. Daha kolay ve daha seri oluyor böylece. 

4. bölümün sonu
 

Yazarın Diğer Yazıları