Picasso’nun Kaba Estetiğine Karşı İslam Estetiğinin Zerafetiyle Resimler Çizen Ressam İlhami Atalay
Değerli dostlar, Ressam İlhami Atalay ile resim sanatı konulu söyleşimize devam ediyoruz.
Hocam, biraz önce siz dediniz ki Picasso'nun toplam 11 bin deseni var. Yani o abartılan Picasso'nun. Siz ise senede 11 bin desen çizerek Batılı bu ünlü ressamdan sizin daha üretken olduğunuzu görüyoruz. Sizi Picasso’dan ayıran başka nelerin olduğunu söylersiniz?
Picasso'nun estetiğinde bir çirkinlik var. O kendi ruhsal yapısından geliyor. Mesela sanatkâr bir insan gavursa gavurluğu sanatına yansıyor, Müslümansa Müslümanlığı yansıyor. Yani o kabalığı varsa bu kabalığı yansıyor. Kaba bir estetik, çirkin bir estetik ama şöhret olmak için her yolu denemiş. Sergi açılışında havaya ateş etmiş milleti dışarı atmış. Karısına sen de kaç, sen de dışarıya çık demiş. Meşhur olmanın başka yolları var.
Ucuz yolları diyelim.
Biz de öyle yollar yok. Biz bileğimizin gücü ile bir noktaya ulaşmaya çalışıyoruz. Türkiye'de tanıtılan, öyle pompalanan bir sürü ressam var ama ressamlık yapmıyorlar. Hani neredeler? Gidip ya gazetecilik yapıyorlar ya bir şeyler yapıyorlar.
Peki, sizin yaptığınız bu sanatı ne olarak tanımlıyorsunuz? Geleneksel sanat mı, muhafazakâr bir sanat mı, yenilikçi bir sanat mı?
Ben yenilikçi bir sanat yapmıyorum. Geçmişten ilham alarak nasıl yenilik yapılabileceğini ortaya koyuyorum.
O zaman sanata yeni bir bakış açısı getirdiniz muhakkak. O zaman nasıl bir yenilik getirdiğinizi anlatır mısınız?
Geçmişten ilham alarak, onu yorumlayarak, ona farklı değişiklikler getirerek, eskisini aynı fotoğraf gibi yapmayarak, farklı bir boyut kazandırarak... Mesela aynı şekilde yüzleri ihmal ederek neler yapılabileceğini anlatmaya çalıştım.
İnancınızın resme yansıması değil mi hocam? Aslında inancınız bir sınır çizdiriyor size. Böyle diyebiliriz değil mi?
Yazmışım bunun felsefesini. Önce felsefesini yazdım. O felsefeye göre üretiyorum.
Peki hocam, bazı taleplerinizin vefalı çıktığını bazı taleplerinizin ise sizi çok üzdüğünü söylüyorsunuz. Bu konuda neler söylersiniz hocam?
Ya önemli değil. Hiçbir şey söylemek istemiyorum. Kimse beni üzemez. Üzülen kendisi üzülsün. Önemli değil. Yani ben kimseye beddua etmiyorum. Kimseye Allah belasını versin demiyorum.
Bir gün gelip tekrar sizi anlayacaklardır, size döneceklerdir.
Ama emeğim boşa gidiyor. Senelerce emeğim olan insanlar var. Kimseye kin bağlamıyorum ama senelerce emeğim olan insanlar var.
İşte onun için ben bu soruyu sordum.
Kimisi Fetöcü oluyor, kimisi şu oluyor falan. Bizim inancımıza düşman kesiliyor. Benim yanımda başörtüsüne karşı olurken beş vakit namaz kılan adam sonradan her şeye karşı oluyor, başörtüsüne karşı oluyor, twitterda atıyor, kadehler tokuşturuyor. Azıyor insan, azabiliyor yani.
Bazı öğrencileriniz tabii. Hepsi değildir.
Ama onlar bana talebe olarak gönderdirildiklerinde amcası veya babası: Al şunu, eti senin, kemiği benim, bunu yetiştir diye teslim edip o yetimleri ben yetiştirdim, şimdi o yetimler kaplan kesildi.
Buna sanatın vefasızlığı diyelim. Hocam, çocuklarınızın üçü de resimle uğraşıyor. Ben, Muhammed Bilgehan Bey ile çiftliğinizin girişinde tanıştım. Telefonla da Ömer Atilla Bey'le tanıştım. Kızınızı da çalışmalarıyla biliyorum. 3 çocuğunuz var benim bildiğim kadarıyla. Çocuklarınıza mutlaka ki rol model olmuşsunuz ya da çocuklarınız sizden etkilenmişlerdir.
Aynı atölyede büyüdüler bunlar.
Etkilenmemesi mümkün değil. Çocuklarınızın başka alanlarda gelişmesini başka meslek sahibi olmasını ister miydiniz hocam?
İstediklerini olsunlar. Benim için fark etmez. Herkesin kendine göre anlayışı var.
Ama etkilenmişler ki hepsi de ressam olmuşlar.
Biri pilot olmak istedi, bilgisayar mühendisi olmak istediler bir sürü zaman kaybettiler, bir sürü uğraştılar,
sonunda gene benim mesleğime döndüler. Ben mesleğime döndükleri için ne sevinebiliyorum ne üzülebiliyorum yani. Kendi hayatlarını yaşıyorlar.
Doğru, bu herkes için geçerli.
Yakında bir sergi açtık. Dede, oğul, torun diye Başakşehir’de. Torunum çok güzel resimler yapıyor. Bir tane tablosu odada asılı.
Kaça gidiyor hocam?
Ortaokula gidecek. Tablosunu satın aldım on bin liraya.
Resim dışında başka nelerle uğraşıyorsunuz hocam?
Fidan dikiyorum. Ağaç dikmekten, fidan dikmekten, ağaç yetiştirmekten büyük zevk alıyorum. Tavuklar var,
hayvanlar var, onlarla uğraşıyorum. Civcivlerle uğraşıyorum.
Arıcılık da var değil mi hocam?
Evet, arılarla uğraşıyorum.
Bir de burada bağlama görüyorum. Bağlamada çalıyorsunuz ve söylüyorsunuz.
Bir ressamın, bir sanatkârın mutlaka yanında müzik kabiliyetleri olması lazım. Orada ney var, kemençe var, akordiyon var.
Müziği olan ilginiz nereden geliyor hocam?
Mutlaka resim yapma kabiliyeti olanın müziğe de bir kabiliyeti oluyor. Buna bakarken orada iki nağme vuruyorum buraya, seyrediyorum. Yani ben onu profesyonel olarak yapmıyorum. Hobi olarak yapıyorum ama bu ödül töreninde yuvarlak masa var ya beş metre çapında işte on metre genişliğinde masa var. Karşıda Emel Sayın oturuyordu. Emel Sayın oradan kalkıp yanıma geldi. Yanımda da tarihçi yazar oradan kalkmıştı, o yanıma geldi. ‘’Ya, ben ne zamandan beri seninle tanışmaktan can atıyordum.‘’ dedi. Burada nasip oldu, dedi. Hayrola, dedim. Yahu, dedi. Seni internetten dedi, o Aşık Veysel tablosu önünde dedi, saz çalarken ben izledim, dedi. Hayran oldum, dedi. Ya, dalga mı geçiyorsun, dedim. Sen dedim küçüklükten beri sanatkar müzisyensin, dedim. Sen bana nasıl hayran olursun yani ben nota bilmem, makam bilmem, bir şey bilmem. Kara balta işi dokunuyorum. O kadar tabii geldi ki. Allah'ım Ya Rabbim diyorum. Şaka mı yapıyorsun? Yok, dedi. O kadar ciddiyim, senin yanına gelmek istiyorum, dedi Emel Sayın. :)) Aşık Veysel'in
Bir türküsünü çalıyorum, Aşık Veysel tablosunu yapmışım, onun yanında çalarken beni izlemiş.
Resme ilgisi olan veya resim yeteneği olanlar neler yapmalı? Yani resimle uğraşanlara ya da resim yeteneği olanlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Yani resim yeteneği olan bir kere çalışmayı bilecek. Ben, sen gelene kadar üç dört sayfa resim çizdim. Demek ki her gün bir şeyler çizmeleri gerekiyor bileklerinin çözülmesi için. Ondan sonra düşünmeleri gerekiyor, hissetmeleri gerekiyor, kalp gözlerini açmaları gerekiyor, güzellikleri görmeleri gerekiyor. İlham
alıp bir şeyler yapmaları gerekiyor ölmeden evvel.
Sizi sosyal medyaya ulaşmak isteyenler ve eserlerinizi satın almak isteyenler size nasıl ulaşabilirler?
Bana kolay kolay kimse ulaşamıyor ama sen nasıl ulaştın bilmiyorum. Aslında insanlarla irtibatımı kesmişim. Ben sayfalara mayfalara bakmıyorum. İnstagram’dı, Facebook'tu şu bu hiçbir sayfaya bakmıyorum. Akıllı telefon kullanmıyorum çünkü aklımı muhafaza etmek istiyorum.
İnstagram sayfanız var hocam. Bir siteniz var.
Kızımla oğlum onlar ilgileniyor. Benim hiç umurumda değil ne oluyor ne olmuyor.
Tablolarınızı satın almak isteyenler nasıl ulaşacak hocam?
Onlar oralardan ulaşacaklar. Kayseri’den geliyor deyince ben Kayserili tüccar resimlerimi almaya geliyor diye düşündüm ama arabasız, yaya gelmişsin buraya. Köpekler yememiş seni. :))
Evet, bayağı bir meşakkatli oldu hocam. Hocam sorularım burada bitti. Benimle sabırla söyleşi yaptığınız için ve beni atölyenizde kabul ettiğiniz için çok çok teşekkür ediyorum. Hocam sizinle resmin tarihini, Cumhuriyetten bu tarafa resmin Batılılaşma sürecini, Batı medeniyet ile Doğu medeniyeti ya da İslam medeniyeti arasındaki resim sanatına bakışımızda farkımızı konuştuk. Hocam, Rabbim sizden razı olsun.
Estağfurullah. Sağ ol, Allah razı olsun.
Bizi Atalay Çiftliği’nizdeki atölyenizde ağırladınız. Çok teşekkür ediyoruz. Değerli dostlar, başka bir söyleşide buluşmak üzere.
Söyleşinin sonu