Murat SERİM

Harf İnkılabından Sonra Hat Sanatını Yaşatan Hattatlar Ve Mücadeleleri

Murat SERİM

Değerli dostlar, Küçük Ayasofya’da Hattat Fuat Başar ile hüsn-i hat konulu söyleşimize devam ediyoruz.

Harf İnkılabından Sonra Hat Sanatını Yaşatan Hattatlar Ve Mücadeleleri

Hocam, harf inkılabından sonra ilginin azalmasına bağlı olarak ciddi darbe alan sizin de söylediğiniz gibi hat sanatı ile ilgilenip gayretleriyle 1980’de Güzel Sanatlar Fakültesinde güzel yazı dersi  konulana kadar Cumhuriyet Dönemi’nde hat sanatına hizmet eden önemli hattatlar kimlerdir ve ne tür hizmetleri olmuştur?

Onlar, gayri resmi olarak tanıdık çevreye hitap etmek üzere yazıyla uğraştılar. Bunlardan işte Hacı Kamil Efendi, Neyzen Emin Yazıcı, Hattat Hamit(Aytaç), Hattat Halim(Özyazıcı), Macit Ayral sonra bunlara destek olmak üzere ebruyla uğraşan Necmettin Okyay Hoca, aynı zamanda yazıyla da uğraşıyor. Sonradan işte Şark Tezyini Sanatları Mektebi ondan sonra Medresetü’l Hattatin zaten 1918'de filan kapatılmış. 1950’ler 60’lar bu işin hocalarına ilgili olan kurumda ders verirken o kurumun müdürü, ismini de söylemiyorum gıybet olmasın, şimdi toprağın altında, eskiden soyadı olarak taşıyordu toprağı. O, kalkıp diyor ki: Sizin bölümü lağvetmek için sizin gebermenizi bekliyoruz. 

Harf İnkılabından Sonra Hat Sanatını Yaşatan Hattatlar Ve Mücadeleleri

Ben de okudum hocam. Çok üzücü bir durum.

Yani şimdi bir insan kendi insanına, tarihine, sanatına, büyüklerine bu kadar alçakça sözler sarf etmez. En azından kibarlık sınırları içerisinde kalınmalıydı. Peki, bunlar birkaç tezhipçi, bildiğimiz kadarıyla bir Necmettin Okyay ondan sonra rahmetli Mustafa Düzgünman…

Harf İnkılabından Sonra Hat Sanatını Yaşatan Hattatlar Ve Mücadeleleri

Düzgünman Hoca sizin hocanız.

Sevgileri olduğundan dolayı bu sanatı ilerlettiler. O kadar ki kapı komşuları bile gerçekte ne iş yaptığını bilmez. Aktar hocaların Mustafa Bey (Düzgünman) diye bilir. Maalesef bizzat kendi zamanında ben de görmüşümdür, kendilerine nakildir bize. O badirelerden geçtik, bugünlere geldik. Allah'tan işte bir avuç gerçekten meraklı, bağrı yanan işi seven insanlar sahip çıktı da bugünlere aktarıldı. Tam böyle kopma noktasıydı. Bugünlere aktarıldı yoksa memleket için özetle bir felaket oldu. Yazıya bağlı yirmi otuz kadar yan dal hepsi bitti. Şimdi onlarla ilgili malzemeleri dışarıdan alıyoruz. Paramız dışarı gidiyor. Efendim, Japon :‘’Kaligrafi mürekkebi ile alın, yazı yazın.’’ Yahu işe uygun değil. Hangi birini söyleyelim. Sahip çıkanımız var mı? İnsan bekliyor. Türkiye Müslüman bir ülke. Sanatlar İslam sanatları. Başımızda Diyanet var. Biraz destek çıksın. Diyanetin de hediye almaktan sanatı desteklemeye pek zamanı kalmıyor. Kültür Bakanlığımızın da bu sanatlardan hiç haberi bile yok. Yani bakanlıkla sürekli görüşüyoruz. Biraz destek. Aaa!

Harf İnkılabından Sonra Hat Sanatını Yaşatan Hattatlar Ve Mücadeleleri

Doğru yönlendirilmediği için mi acaba hocam?

Yok, işi bilmediklerinden. Yani o bakanlık ki yurt dışı faaliyet dolayısı ile harcırah meselesinde paranın tamamı denk olduğu hâlde memura alacak verecek her şey tamam mı? Her şey kuruşuna kadar tamam denildiğinde, 32 lira 25 kuruş bana borç çıkartıp onu da geç bildirip, peşine borcunuzu ödemediğiniz takdirde haciz davası açacağız, diye bir belge gönderiyorsa, o bakanlıktan ben sanatı destekleme adına ne bekleyebilirim ya? Belgesi şu anda elimde. Âleme ibret saklıyorum. 

Harf İnkılabından Sonra Hat Sanatını Yaşatan Hattatlar Ve Mücadeleleri

Kaç sene önce oldu hocam bu?

Neyse, uzun hikaye.

Hocam, hat sanatının tarihine baktığımızda en verimli, estetik değeri en yüksek dönemi ne zamandır?

Tabii, günden güne gelişmiş de 1800’ler ve 1950'ler arası en büyük ustaların çıktığı dönemler. 1840’larda Sultan Mahmut Osmanlı padişahlarının içinde estetik şekilde yazan bir padişah. Ama çok garip bir tecellidir ki Osmanlı'nın çöküşü de onun zamanında başladı. Onun akabinde tezhip piyasasına Ermeni ressamlar girdi. Yok barok usulü idi, rokoko usulü idi, Avrupalılar ebru piyasasına girdi. Makinede yapılmış ebrular satmaya başladılar. Avrupa'dan kağıt ithal ettik. Avrupa'dan tezhip malzemeleri ithal ettik. Bir teknolojiyi bir ülkeye sokan onun mantığını da sokuyor. Mantık değişti, o iş bitti. Bir avuç fedakâr, sadakatli ve yorum denen cinnete kapılmamış büyüklerimiz sayesinde bugünlere geldik. Bugün de en büyük sıkıntımız sanata bilgisayar teknolojilerinin sokulması. Tezhibin de yazının da onlarla yürüyor zannedilmesi. Yoruma açık olması. Günümüz sanatıyla uğraşanların kendilerini sanattan da büyük, sanatın geçmişinden de büyük, halktan da büyük görmesi. O yönden şimdi cinayet derecesinde bir cinnet içinde sanat dünyası. Bu sözler ağır sözler ama hakikat sözler.

Doğru söylüyorsunuz hocam.

Hakikat sözler. Sanatta başarılı olamayan kendini oldum zannediyor. Halbuki sanatta oldum değil oldum zannetmek bile yok öyle bir şey. Oldum zannedip hemen içtihada başlamalar, uydurmalar, yorumlar. Sanat dünyamız keşmekeş içinde maalesef. 

15. bölümün sonu

 

Yazarın Diğer Yazıları