Murat SERİM

Erkilet'te Ticari Bir Dil Olarak Konuşulmuş Vartanca

Murat SERİM

Değerli dostlar Kayseri’nin Erkilet muhitindeyiz. Erkilet muhitinde konuşulmuş, öğrendiğimiz kadarıyla sınırlı sayıda kelimelerden oluşan ve günümüzde bu dilin kelimelerini bilen az sayıda kişilerden birisi olan, 2009 ve 2019 yılları arasında da Erkilet Vakfı başkanlığını yapmış Erkiletli Hasan Arıcan abimizle Erkilet’teki bağ evinde Vartanca’yı, diğer adıyla Erkilet dilini konuşacağız. Hasan abi söyleşimize hoş geldiniz.

Sağ olun. Teşekkür ediyorum. Siz de hoş geldiniz hocam.

Hoş buldum. İlk sorum Erkilet’te daha önce ticari dil olarak konuşulmuş Vartanca’daki kelimeleri nasıl öğrendiğinizi anlatır mısınız?

Erkilet’te özellikle öğrenin diye bir şey olmadı. Konuşulurdu, sokakta da konuşulurdu. Özellikle değil de tesadüfi konuşulurdu. Eskiden Erkilet’te doğup büyüyen herkes de bunu az veya çok öğrenirdi. Benim tamamen öğrenme durumum da: Erkilet Vakfı başkanlığını yaptığım dönemde bu konuda çalışmalar yapan ilim adamlarından ve üniversite öğrencileri de gelirdi. Onlara da yardımcı olurduk. Derledik bu kelimeleri. Aşağı yukarı 60-70 kelimeyi bulabildik. Aslında 150 kelime falan deniyor ama tamamını ben şahsen şu anda hatırlamıyorum. Vakfımızın içerisinde arşivlediğimiz, topladığımız bilgiler var. Bu konuda vakfımızı ziyaret edersek ordaki arşivlerdeki bilgilerle birlikte size yardımcı olmaya çalışırım. 

Kayseri’nin Erkilet muhitinde konuşulmuş Vartanca’daki ‘’varta’’ ne anlama gelmektedir?

Ben de araştırmacılardan öğrendiğim varta gül anlamında Ermenice’de varta Arapça’da da gül anlamına gelen bir kelimedir. Bunu şöylede değerlendirenler oluyor: Erkilet bağları meşhurdur, biliyorsunuz. Bunun yanı sıra her bağda gül vardır. Reçel için kullanılır, süs için kullanılır. 

Şu anda da bahçede çokça gülleriniz var.

Karşıda da asma gülüm var. Erkilet’te olmazsa olmazımız bizim. Belki bu gül sevgisinden, hevesinden Ermenice’den ve Arapça’dan birleştirilerek Vartan ve -ca ekiynen böyle bir isim verilmiş olabilir. 

Doğru söylüyorsunuz. Benim de araştırmalarım bu yönde. Varta Ermenice’de gül varda söylenişiyle de Arapça’da yine gül anlamlarına geldiğini öğrendim. –ca –ce eki de Türkçede yapım eki olup dil ve lehçe anlamları veren bir ek olduğunu biliyoruz zaten.

Doğru. Sizin de çalışmalarınız olmuştur. Gül anlamında bir isim verilmiş. 

Bu dile başka ne isim verilmektedir ya da başka ne denilmektedir?

Genelde Vartanca. Erkiletçe derler. Erkilet dili derler yani. Literatürde Erkilet dilin olduğunu zannetmiyorum. Sayılı kelimelerden oluşan kendine has bir dil. Başında söylediğimiz gibi Arapça, Ermenice ve Türkçe karışımı ve gül anlamına gelen bir dil. 

Hasan abi, Vartanca dilini ortaya çıkaran sebepler nelerdir? 

Tabii biz duyduklarımızı anlatalım. Bizim dönemimizde olan bir şey değil. Kaçakçılar ki bunun başında geçmişte tütün kaçakçılığı oluyor ve diğer ticaretle uğraşanlar, yasak olanların ticaretini yapanlar falan. Bunlar kendi aralarında anlaşma olarak da kullanıyorlar. Niye? Devletten saklı iş yaptıkları için böylede duyumlarımız var ama günümüzde böyle bir şey kalmamış. Kesin bir kayıt kuyut yok ama bu dili ticarette genelde alım satımda -Erkilet halkı ticarete yatkın olduğu için, genelde küçük veya büyük ticaretle uğraşır- oralarda ticari bir dil olarak kullanıldığı daha doğrusu tezgahtarıyla, patronuyla arasında müşterinin anlayamayacağı şekilde anlaşmanın yapıldığı bir dil gibi düşünün. 

Çerçi ile çerçilik kavramlarını açıklar mısın Hasan abi?

Çerçi, kişi olarak çerçilik yapan ve genelde köylere hitap eden... Diyelim Pınarbaşı köyleri... Efendim, yakın çevredeki köyler... Mesela yakın köylerimizde üzüm satılırdı. Erkilet Bağları meşhurdur. Üzümlerini üzüm zamanı götürür satarlar. Buna da üzüm çerçiliği mi diyelim, üzüm satıcısı diyelim. Öbür türlü çerçi, küçük bir sandığı olur. İçerisinde iğneden ipliğe her şeyi bulunur. Götürür,  buğday karşılığı, para karşılığı ve buna benzer değiş tokuş olarak alım satım yaparlar. Çerçilik bu. Çerçi dediğimizde, ufak sandık, tek kişinin elde gezdireceği şekilde, açıldığı zaman gözleri var içinde, düğmesi, her türlü iplik, iğne, yüksük, dikiş yüksüğü falan. Şöyle: Babamın vardı ben ondan biliyorum. Bunları satarlar, geçimini sağlarlar uzak köylerde. 

O zaman anladığım kadarıyla, çerçi iğne, iplik, düğme vs. satan kişiye; çerçilik ise mesleğin adı olmuş oluyor. 

Kiminin ki büyük çaplı olur, kiminin ki ufak çaplı olur. 

Çerçi sandığı biraz önce bahsettiğiniz anlamı taşımaktadır.

Dediğim gibi elde gezer, içinde her türlü ufak tefek düğmesi, elbiseye ve kadınlara uygun erkek düğme genelde, iğne, iplik buna benzer şeyler… Evlerde kullanılabilen malzemeler bulunur. Çerçi sandığının içinde bunlar bulunur. O dönemde genelde vasıta falan yok. Eşeklerle gidilir, eksildikçe çerç sandığı dolar.
……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

Peki, bu anlamda Erkiletli tüccarların, tütün kaçakçılarının, çerçilerin kendi aralarında hangi amaçla bu dili kullandığını söyleyebiliriz o zaman?

Şimdi, yalnız oldu mu bir gerekçe yok ama birkaç kişidir satanlar. Yanında bulunan aylıkçı derlerdi eskiden. Çerçinin yanında götürdüğü çocuklar 15 yaşında, 10 yaşında, 12 yaşında falan. Bunlar Erkilet’te konuşulan ticari dili bildiği için… Misal; müşteri geldi, diyelim. Bugünün parasıynan söyleyeyim 10 lira dedi. Alacağı malzeme neyse. Patronun gözüne bakıyor. Vereyim mi vermeyeyim mi? diye. İşte o arada Erkilet dili devreye giriyor müşterinin duymaması, anlamaması için. Ver diyecek de yık diyor. Yani tezgahtar ile patron arasındaki konuşmanın müşterinin anlayamayacağı şekilde, verilip verilmeyeceği konusunda kurulan bir iletişim.

Malın iyi olup olmadığı içinde aynı zamanda kullanılabilir mi?

Şöyle: Malı iki üç çeşit ise zaten biliyor satan, ona iyi veya kötü olma demeye gerek yok ama fiyat olayına iyi veya kötü diyebilir orada. 

Anladım. O zaman Erkiletlilerin dışında bu dili başka kimler kullanmıştır? 

Vallahi Erkiletli olmayan şehirde, pazarda biz rastlıyoruz bazen. Öğrenmişler. Tezgahtarlara genelde patronlar öğretiyor. Biz de rastlıyoruz bazen. Yanımıza söylüyorlar. Bizim Erkiletli olduğumuzu bilmiyor ya. Tezgahtar Erkiletçede verelim mi diyor işte nasıl fiyat avzun mu? diyor. 

Bununla ilgili bir anınızı paylaşır mısınız? 

Vallahi bir sefer şey yaptım. Oluyor bazen. Unutuyorum ya. Bir tezgahtar patronunun gözüne bakarak bana iyi müşteri anlamında bana dönük avzun dedi. Ben de giş dedim. Yani kötü falan deyince anladı. Dedim ki: Şunun ne lüzumu var, şu konuşmanın? Kim olduğumuzu bilmiyon kardeşim. Ben de Erkiletliyim dedim. Senin konuştuğun dili bilen biriyim neyse. Patronuna söylediğini de biliyorum patron da duyuyor tabii bunu. Tabii mahcup oldular. Gülüştük, oradan ayrıldık.

1.bölümün sonu

Yazarın Diğer Yazıları