Değerli dostlar, Ressam İlhami Atalay ile resim sanatı konulu söyleşimize devam ediyoruz.
Hocam, tarihsel süreçte İslam dünyasının resme bakışı nasıldı?
Bütün dinler aynı dindir, tektir, önceki dinlerde de putperestlik yasaktı. Putperestlik yasak olunca putperestliğe düşmemek için nasıl teknik geliştirmişlerse, nasıl farklılıklar aramışlarsa aynı şekilde bugün de farklılıkları aramak gerekiyor. Putperestliğe düşmemek şartıyla bizde yani İslam'da bir sanat ahlakı denen bir şey var. Şimdi Batı’daki Batı sanatı ile aramızda bir fark var. Batı sanatında ahlak diye bir şey yok. Mesela Havva ile Adem aleyhisselamın çıplak bir şekilde anadan doğma resmini yapabiliyor. Davut aleyhisselamın anadan doğma çıplak heykelini yapabiliyor.
İslam dünyasının resim ile ilişkisi nasıldı?
İslam dünyasında bir peygamberin resmini böyle bu şekilde yapamazsın. İslam sanatında bir sanatın ahlakı olması lazım. Yani Allah'ın resmini yapmak, fütur etmek, peygamberin resmini yapmak, peygamberlerin çıplak resimlerini yapmak böyle bir şey düşünülemez. Bizde böylesine bir beden ağırlığı olan bir sanat türü olmuyor.
Nasıl gelişmiş peki resim hocam?
İnsan bedeni üzerinde gelişmiş. Yunan sanatı beden üzerinde gelişmiş çünkü hümanist insana tapınılıyor.
Böylece insan bedeni en mükemmel şekilde Tanrı mesabesinde sanat eseri oluyor ama bizde öyle bir şart yok.
Bizim farkımız var. Farklı olduğumuz müddetçe farklılığımızı ortaya koymamız lazım. Bizim böyle bir meselemiz olmaması lazım. Biz insana tapmıyoruz ki insan bedenini yüceltelim. Onun için bedenin bizim sanatımızda onlarınki gibi yeri olamaz. Bir çarmıha gerilmiş İsa resmini biz yapamayız, yapmayız. Biz cennet ve cehennem resimlerini yapmakla mükellef değiliz. Böyle bir endişemiz yok. Bizim derdimiz başka türlü olmalı, farklı yollar aramalı. Günah olmayan yollar aramalı. Eğitim sistemimizde devamlı Batılı bir kültüre göre eğitim gördüğümüz için biz bu ayıklamaları yapamıyoruz ama ben şimdi senelerden beri devamlı ayıklıya ayıklıya gidiyorum. 10-15 sene Batı eğitimi gördüm. 15 senede akademilerde öğrendiğimi 60 senede unutmaya çalışıyorum. Çıplak model çalışmışız beş sene.
Onları soracağım hocam.
Bu eğitimin sonunda kendi kültürünün farkına varıp sanatın bu olmadığını düşünmek, ayıklamak öyle kolay bir şey değil. Akademiden mezun olanlar bütün liselerde öğretmenlik yapıyorlar ama akademide aldıkları dersle yapıyorlar. Yani Yunan kültürü eğitimi ile yetişmiş öğretmenler öğretmenlik yaptığı için sanat hâlâ daha Yunan etkisinde devam ediyor.
Hocam, bir konuşmanızda Müslümanların sanattan uzaklaştırıldığını ve 200 yıldan beridir de bu milletin yanlış bir sanat anlayışıyla karşı karşıya olduğunu ifade ederek Müslümanların sanatsız bırakıldığını söylüyorsunuz. Bu bağlamda Müslümanlar sanattan nasıl uzaklaştırılmıştır veya koparılmıştır? Bu yanlış sanat anlayışımızın temelinde nelerin olduğunu açıklar mısınız?
Şimdi biz Türk milleti olarak modern çağı yaşayamadık. Çünkü dünya modern çağı yaşarken biz İstiklal Savaşı ile uğraşıyorduk. Bütün akımlar 1900'lerde ortaya çıkarken biz canımızı kurtarmaya uğraşıyorduk, vatanımızı kurtarmaya uğraşıyorduk. Yani bütün dünya bize saldırmış vaziyetteydi. Savaşta olan, yerinden yurdundan edilen, bombalanan insanlar sanatla uğraşabilirler mi? Şimdi Gazzelilere sanattan bahsetsen komik olmaz mı? Demek ki biz 1900'lü yıllardan 1930’lulara kadar sürekli Batılıların saldırısıyla Haçlı Seferleri ile mücadele etmişiz. Yani Çanakkale Savaşı'nda İstiklal Savaşı'nı vermekle meşgul olmuşuz. Sanatla hiç alakamız olmamış. Yani modern çağla hiç alakamız olmamış.
İster istemez.
Modern çağ bizim için karanlık bir delik, yok. Modem çağı yaşamamışız. Bütün sanayi devrimi Avrupa için geçerli iken bizim için felaket olmuş. Bütün Avrupa bize saldırmış. Ondan sonra Batı kültüründe bir eğitim sistemi gelince Osman Hamdi ile başlayan Yunan tarzında bir akademi kurulmuş. Osman Hamdi kendisi mason olarak, siyonist olarak akademiyi kurmuş. Kendisi aslında Sakızlı Ethem Paşa'nın oğlu, Rumdur kendisi. Devşirme babası paşalığa kadar yükselmiş. Hukuk tahsilinde Paris'e gönderilmiş. Orada resme bulaşmış. O zamanda 1949’larda fotoğraf makinesi icat olmuş. Fotoğraf makinesi icat olunca Fransa'da fotoğraf makinesi gibi yani fotoğraf gibi resim yapma akımı ortaya çıkmış. Fransız akademisi tekrar eski Yunan'a dönüş ortaya çıkınca bu da onun etkisinde Türkiye'ye gelmiş ve akademiyi kurmuş. Akademiyi nasıl kurmuş? Eski Yunan tarzında bir atölye kurmuş. Eski Yunan tarzında bir atölye, çıplak modelden çalışma yapılan Yunan atölyesi, ikonoloji enstitüsü gibi putperestliğin temeline dayalı bir akademi kurmuş. Bu akademinin amblemi eski Yunanistan'da baykuşken bizim güzel sanatlar akademisinin amblemi de baykuş olmuş.
Hocam, bir kısım İstanbul uleması resim yapmaya haram diyerek ressamların yeri cehennemdir fetvasında bulunarak bir anlamda İslam dünyasında resim kabiliyetinin çıkması engellenmiştir. İstanbul ulemasına bu fetvayı verdirecek sebepler neydi? Kabiliyetli insanların doğru kanalize edilmesi, Müslümanca bakış açısına sahip ressamların doğması adına daha farklı nasıl yaklaşılabilirdi?
Daha farklı sanatkârlar yani kabiliyetlerin iyi yönde yönlendirilmesi için ulemanın bir gücü yoktu zaten. Ulema, insanların putperestliğe düşmemesi için Batı’dan gelen bu akımın tefsiri ile insanların putperestleşmemesi için tedbir alarak bu fetvaları ortaya koyuyorlar. Yani burda konuşmak yasaktır diye bir fetvayı ulema söyleyemez. Ulema der ki işte yalan söylemek, gıybet etmek, iftira etmek haramdır der ama ulema boya sürmek haramdır gibi sanat haramdır gibi bir noktaya getiriyor işi. Ulemanın verdiği fetva çizgi çizmek haramdır gibi bir şey oluyor. Ulema neyi çizmek haram olduğunu söylememiş.
Geniş çerçeve çizmiş.
Geniş olarak yasaklanmış. Boya sürmek haramdır, sanat haramdır anlamına gelir.
İnsanlar öyle yorumlamış değil mi hocam?
Batılılar da körüklemiş. Türkiye'de yazılan kitaplar İslam'da sanat yasağı, resim yasağı gibi.
İstemediklerinden dolayı hocam.
Müslümanların sanatkâr olmasını istemediklerinden dolayı, Müslüman bir sanatçının yetişmesini istemediklerinden dolayı Müslümanlara sanatı yasaklamışlar. Şimdi İslam'da sanat yasaktır deyince, genelleme yapınca, boya sürmek haram olunca, çizgi çizmek haram olunca, sanatın anlamı kalmıyor. İnsanlığın yaratılışının sebebi kalmıyor. Elbise yapıyorsun resim çiziyorsun, soba yaparsan resim yapacaksın. Bina yaparsan resmini çizeceksin, her şeyi, ayakkabı yapacaksan resimle çizeceksin, her şeyin resmi çiziliyorken sen çizgi çizmek dur haram dediğin zaman Müslümanların önünü kesmiş oluyorsun. Müslümanlar sanattan anlamaz hâle getirildi mi Müslümanlar artık güzellikle ilgilenmez. Sanattan anlamayan, kaba, düşüncesiz, duygusuz, hantal bir toplum oluşuyor. İşte buna ulaşmışlar. Hani Müslüman teröristtir diyorlar damga vuruyorlarsa aynı o şekilde Müslüman dediğin zaman terörist akla getiriliyorsa Müslüman da sanatla uğraşmaz. Zaten ne diyorlar? Müslümanlar sanattan anlamaz ancak kılıçtan anlar. Onların mason teşkilatı söylüyor.
2. bölümün sonu