Murat SERİM

Altının ayarını ölçmede milyem hesabı

Murat SERİM

Kayseri’nin kuyumcularından Osman Bezircioğlu ile kuyumculuk üzerine söyleşimize devam ediyoruz.

Osman abi anınızı dinleyelim. 

‘’Şimdi bu şeyde bu diploma ayağı çıktı. Kulakları çınlasın bizim orda, ismini vermiyorum, bir hocamız var. Bir mülakat var. Okulda olacak, gittik okula. Neyse usta, dedi. İşte geverse neye denir? Şu neye denir? Bu neye denir? Dedik şu şu şu. Usta, dedi. ‘Kokulu altının kokusunu neyle alırsınız?’ dedi. Şimdi altının kokusu derken şöyle diyelim: Eğer ki altunun içerisinde kurşun, altının en düşmanı kurşundur, 10 kilo altının içerisinde 2 gram kurşun karıştırırsanız o malı işleyemezsiniz. Biz ona kokulu deriz, lime lime dağılır. Bilmem bir şeyler olur. Bunun dedi kokusunu nasıl alırsınız? dedi. Eskiden çırak usta ilişkisi ya biz bunu süpleme diye bir zehir vardır. Eskiden bunu eczanelerden bunu rahatlıkla alırdınız. Süpleme bu eczanelerde olurdu. Eczanelerde de eczacılar bunu ilaç yaparlardı. Şimdi onlar da değişti. Eskiden eczacı ilaç yapardı. Şimdi bilmiyorum.’’

Var da, çok nadir.

‘’Belki, nadir işte. Süpleme bir de kezap. Bizim bu bildiğimiz normal kezap. Kezapla alınır. Her yerde onunla alınır. Piyasadan kalktı. O süpleme yasaklandı herhalde şimdi zehir olduğu için. Şimdi eczacılarda satmıyorlar da, kendileri üreticiden nasıl alıyorlar bilemiyorum. Usta, dedi maalesef kaldın, dedi. ‘Kaldım mı hoca?’ dedim. Kaldın. Hocam kusura bakma bak, benden sonra 12 kişi var. 12’si de benim çırağım olur. ‘Sakın ha, onları sen bu odadan içeriye alma, biz gidiyoh arkadaş ben kaldıysam.’ dedim. Ustaları kaldıysa çırakları dünden kaldı. 12 dene adam gittik, bir de ben 13.’’

Niye böyle yapmış?

‘’Dedi ki ya : ‘Sen süpleme diyon, kezap diyon bilmem dan diyon, kapı diyon.’ dedi ya. Bizim elimizdeki verilerde böyle bir şey yok, dedi. Hocam valla bilmiyom, dedim. Bak dışardan gelecek kendi çıraklarım, dedim. ‘Çağırın tek tek. Ben de burda oturayım veya çıkarı çıkıyım.’ dedim. ‘Çocukların hepsine sorun. Altının kokusunu neyle alırsınız? deyin. ‘Süpleme ve kezap diyecekler, başka bir şey demiyecekler.’ dedim. ‘Ha, kezabı alırken neyle yaparsınız? de. ‘İçerisine cam kırar atarız, tuz atarız.’ der bilmem bir şey diyebilir ama bunun hammaddesinde kezap vardır, der süpleme vardır, der. Başka bir şey diyemez.’’

Onların istediği cevap neymiş? 

‘’Neyse komisyon 3-4 kişi göz göze baktılar. Yüksel Hoca, kulakları çınlasın, dedi ki: ‘Osman Ustam eski ustalardan, hangi atölyeye varsak mutlaka onun tezgâhından geçmiştir.’ dedi öbür arkadaşlara. Dedim ki: ‘Yanlış anlamayın da dedim, sizdeki done ne?’ Dedi ki ya bizdeki done dedi. ‘Pirinçle alınıyor.’ diyor dedi. Hocam etme gözünü seviyim, pirinçle altunun kokukusu alınır mı? dedim. Alınır, alınmaz değil ama bunun ayarı kaça düşer sen biliyor musun? dedim. Pirinç dediğiniz sizin af buyurun pi…bir madendir.’’

Kitabi bilgilerin vermiş olduğu eksiklik. 

‘’Eksiklik. Tamam, pirinci erimiş altunun üstüne attınız. O pirinç ne olacak? Altunun içine karışacak. Sen 22 ayar mamülün kokusunu alacaksın veya 18’in kokusunu alacaksın. Sen pirinci attın, o altının ayarı kaç ayar olacak hocam? dedim.’’

Ne oldu? Kabul etti mi?

‘’Kabul etti. Ondan sonra çıkarttılar ve bu soruyu sorup da bıraktıklarını da tekrar çağırmışlar. Abi dedi ya bizdeki kitabi bilgi. Hatta dedi, çarşıda rahmetli olmuş, o adama sorduk. Dedi ki: ‘Ya pirinçle alınır.’ dedi eskiden. Eskidenmiş, eskiden ayar diye bir şey yok, bilmem bir şey yok. Var da kontrol yok, otokontrol yok. Ayar evi yok. Eskiden Kayseri’de ayar evi bilene yoktu. Rahmetli bizim Ali diye bir arkadaşımız vardı.’’

Kayseri’de ayar evi var şu anda.

‘’Şu anda var, tabi. Onun babası vardı Parmaksız Hamdi derdik. Tiritoğlu’nun içindeydi, ufaktı dükkanı. Daha halen duruyor. Mihenk taşından bakardı. Vermiş olduğu rapor da yüzde yüz doğru değil.’’

Mihenk taşın ne olduğunu söyler misiniz? 

‘’Mihenk taşımız altunun ayarının belirleme taşıdır. Mihenk taşı siyahtır. Üzerine diyelim ki işte 22 ayar diye gelen bir mal, gerçek bir 22 ayarı genelde eskiden bu zeynetleri çalınırdı. Bir tarafına bu zeyneti sürtersiniz öbür taraftada şüphelendiğiniz 22 ayar olmama ihtimali olan ürünü onun yanına çizersiniz. Üstüne şimdi kral suyu deniyor eskiden bu kezaptı, kezap kullanılırdı. Kezabı değerirsiniz, renklerde değerdiğiniz esnada renk çıkar ortaya. Renkler birbirine yakınsa 22 ayardır. Yok, onun rengi biraz daha açıldı yediyse, 22 ayardan düşüktür yani gözle olur.’’

Kayseri’deki ayar evi şu anda tam nerde?

‘’Şu anda Ender İş Hanı’nın içerisinde.’’

İsteyen herkes ücreti karşılığında ölçtürebilir.

‘’Tabi, tabi. Ücreti mukabili karşılığında ürünü oraya verir, onlar ürünün içerisinden belirli bir miktar alır. O iki parçada alınır. İki parçada yapılır ayar yapılırken de, otokontrol sistemidir. Bu eritilir.’’

Az miktar tabi.

‘’Çok az miktar tabi. 1 gram. Zaten 1 gramın aşağısında ayara rahat bakamazsın. Alınır, o eritilir, ondan sonra kezzapta yedirilir. Girerken tartıyla çıkış tartı arasındaki fark bulunur. O, milyem hesabı yapılır. Bu, şu milyem denir. Diyelim ki 10 gram verirsiniz. 10 gram 8 grama düşer. Onu ondan bölersiniz. Bunun ayarı şu dersiniz. O şekilde çıkar matematiksel hesapla.’’

O zaman milyemi de sorayım. Milyem nedir?

‘’Milyem dediğimiz bizim saflık derecesi. Altının saflık derecesidir. Bugün biraz evvel göstermiş olduğum has dediğimiz 995 milyemdir. 1 milyem 999.9 değildir. Ons 999.9’dur. Gram ağırlığı 31 gram 10 santimdir. 1 ons diyoruz ya şimdi. Şu anda 1 ons altın ne oldu? 1675 dolar mı? Fiyatlar düştü. Dolar bazında düştü. İç piyasada düşmedi ama şu anda mesela ons fiyatımız 1645 dolar. Bu 31 gram 10 santimin fiyatıdır. 1 gramın değil. 1 ons dediğimiz 31 gram 10 santim dünyanın her yerinde geçerli olan ağırlığı 1645 dolardır.’’

Milyemin değeri 995.

‘’995’tir. Saflık derecesidir. 999’la 1000’dir. Piyasadaki geçerli olan şu andaki altunlar yüzde 98’i 995 milyem. Bugün 1 ayar altun kaç milyemdir? 41.63 milyemdir.’’

O zaman 18 ayar altın kaç milyemdir?

‘’750 milyemdir.’’

24 ayar kaç milyem?

‘’995 milyemdir. 22 ayar 916 milyemdir. 21 ayar 875 milyemdir. 14 ayar 585 milyemdir. 8 ayar 333 milyemdir. Örneğin 1 kilo 8 ayar altunumuz var. Bu ne demektir? 1 kilonun 333 gramı has altın geri kalan 777 gramı katkı maddesidir.’’

Bunu 24 ayardan hesapladığımızda ne çıkar?

‘’İşte oraya geliyoruz. 916 milyem diyoruz değil mi 22 ayara? 995’ten bunu düştüğünüzde bakın 79 gramı 1 kiloda katkı maddesidir.’’

Olmak zorunda mı?

‘’Zorunda değil de zorunda. Neden? Türkiye’de genelde Osmanlı Dönemi’nden beri bilezikler 21 ayar yapılmış. Bugün İran’a gidin, İran’da 18 ayardır. Suriye’de 21 ayardır. Suudi Arabistan’da 21 ayardır. Geçin Avrupa’ya, Avrupa’da kaplamadır. Biraz evvel sorunuzda ilk başta sordunuz ya altun suyu, yaldız hiçbir işe yaramayan kaplamadır.’’

6.bölümün sonu

Yazarın Diğer Yazıları