Ülkeler olarak her biri tek başına zaten süper güç. Bir de güçlerini birleştiriyorlar. Sonra birleşik güçlerini bir daha birleştiriyorlar.
Avrupa, ABD, İngiltere ortak hareket ediyor.
Duygusal güç kaynakları Vatikan
Kumanda merkezi İsrail
Para kaynakları Müslüman ülkeler
İşgal ettikleri yerler her yer
Bizim gibi ülkelerde bir siyasetçi, ülkesini yönetmek istiyorsa önce ABD den, Yahudi kuruluşlarından icazet almak zorunda. Onlara yönelik sempatik tavırlar sergilemek zorunda, kuruluşlarına rüşvet vermek zorunda.
Bütün bu cehennemin yaşandığı Dünya düzeninde Türkiye gibi ülke vatandaşları kendilerine verilen seçme hürriyetinden dolayı büyük gurur içindeler. Her yıl demokrasiye, cumhuriyete geçişlerini kutluyorlar!
Hele bir de tuttuğu Partisi kazanmışsa değme keyfine!
Ülkeler içinde medya, tarikatlar, dernekler, örgütler cemaatler, kulüpler, çevreciler vb. tek bir merkeze çalışıyorlar. Ama birçoğu farkında bile değiller. Uyuşturulmuş, pasifize edilmiş kitlelerin elinde tespih, kafasında takke, dilinde zikir(!). Çünkü elimizden, dilimizden ve zihnimizden emin olmak istiyorlar.
Yazar Yusuf Kaplanın ifadesiyle, Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket başına ne geldiğini bilememesidir. Daha kötüsü ise bilmediğini bilememesidir.
Özetle süper güçler dünyayı esir almış vaziyetteler. Bizlere de nelerle meşgul olmamız gerektiğini öğütleyebilmişler.
Esir alamadığı İran, Yemen, Lübnan, Gazze gibi yerleri ise işgal ediyorlar ya da etme planındalar
Sözde Ehli Sünnet ve'l-Cemaatin İran’ın attığı füzelerle neden gırgır geçtiğini bilmem anlatabildim mi?
Sonuç, onlar birleşiyorsa biz de birleşeceğiz, onlar duygusal kaynaklıklarını nereden alıyorlarsa biz de benzeri şeylerden alacağız. Yoksa değirmen taşının öğüttüğü gibi bu düzen bütün insanlığı öğütecek.
Ya bu düzene direneceğiz. Ya da un ufak olup gideceğiz.
