İsmail ARSLAN

Yeni virüs hakkında

İsmail ARSLAN

Bu yeni virüsle ilgili özellikli mevzu şu:

Akciğere tutunduğu yer ACE/2 proteini. Ona tutunuyor ama o aynı zamanda akciğerde iltihabı önleyen bir protein. Onu bozduğu için aşırı bir iltihaplanma ve su toplama oluşuyor. Bu anlamda virüsün tutunduğu yer kötü denk geldi. O proteine tutunmasa böyle şeyler olmayacak.
Bu protein en çok Asyalı erkeklerde var. Onların etkilenmesi kadınlara göre 3-4 kat fazla. Onun için temel risk grubu erkekler. Diğer bir sorun da sigara içenlerde bu protein daha fazla, bu yüzden de virüsün tutunması daha fazla. Duman virüsün tutunmasını hızlandırıyor. Çin, Tayland, Japonya, Hindistan çok büyük bir risk grubu. Arabistan Yarımadası da etkilenecek bölgelerden bir tanesi. Afrika ise pek etkilenmedi. Ama beyaz ve siyah ırkta bu protein neredeyse 6’da bir. Bu yüzden bütün dünyaya yayılsa beyaz ve siyah ırkta büyük oranda ölümler görülmeyecek.
Biz Anadolulular karışık bir gen ırkıyız, Asya’dan da aldık genleri, ama saf Asyalı değiliz
Bendeniz bu virüsün bir çalışma ürünü olduğunu düşünüyorum, lakin nihai ürün değil, bir ara ürün. Gaye hedefe nokta vuruş biyolojik imha materyalleri üretimini başarmak. Bu virüs bağışıklık sistemi zayıf olanları ve özellikle yaşlıları etkiliyor. Çok da hayattan kopmamak lazım. Hijyen, sağlıklı beslenme ve güçlü bir ümmü sistemi ile gripten daha tehlikeli değil ki deprem riski daha tehlikeli ülkemiz insanları için.
Allah muhafaza eylesin cümlemizi amin.
Kadın insandır ve hepimiz insan evladıyız.
Daha da söze lüzum kalmamıştır
Kadın kelimesinin Türkçe'nin kadim zamanlarındaki kullanımı "katun"dur. Katun, çadırı ayakta tutan direk demektir. Çadır, eski Türk yaşam tarzında her şeydir. Katun kelimesini Farisiler "hatun" olarak dillerine aldılar. Hatun kelimesini de yeni nesil Türkler Farisilerden devşirdiler. Bu dil olayları böyle kısaca...
İnsanların en çiği fikrince olmayanı dışlayan, yok sayan, onu zillette görmek isteyendir ki böylesine imkan vermek de insanlığa ihanettir.
Türkiye'de hukuk fakültelerinin sürücü kurslarından farkı kalmadı. Ben araba sürmeyi kursta öğrenen hiç görmediğim gibi, hukuk nosyonu edinerek okulu bitirmiş fakülte mezunu da görmedim. Sonrasında yavaş ya da hızlı tecrübe ve edinimler ile oluyor ne oluyorsa. Bu sebeple en az 5 yıl avukatlık yapmamış bir savcı veya hakim adalet mekanizmasına zuldür. Bir başka öneri de 5 yıl yardımcı vasfı ile görev alıp, sonra ünvanı sırtlanmak olabilir. Yok öyle sen okulu bitirdin geç kürsüye lüksü ey adil devlet
Karakter yoksunu şahsiyetsiz kişi kendinden zayıf gördüğünü ezerek varlığını ifade etmeye çalışır. En kolayından da kadına, çocuğa ve dilsiz hayvanata eza cefa ile bu şerefsizliği tatbik eder. Bu sebeple kadına, çocuğa ve hayvanlara yönelik şiddetin ağır müeyyideleri olmalı. Yok öyle yatarsız hapis, veya para cezası ile bu tarz zibidilikleri ödüllendirme ile adaleti ikame etme şapşallığı.
Hamile bir kadına saldıran, onu tekmeleyen kişiye, öldürmeye teşebbüsten aşağı bir isnad haksızlıktır.
Böylece yere düşmüş, savunmasız kalmış birisinin başına tekme atan da en az öldürmeye teşebbüs ile suçlanmalı.
Hukuk soyut olabilir; ama adalet somut olmak zorundadır.
İnsanların en çiği fikrince olmayanı dışlayan, yok sayan, onu zillette görmek isteyendir ki böylesine imkan vermek de insanlığa ihanettir.
Devlet yönetim biçimi bin kere de değişse, bu ülkede değişen hiç bir şey olmaz, bu ülke insanları kendilerini değiştirmedikten sonra. İltimas, paraya güce cinselliğe ona buna tamah, bir kişilik sorunudur, yönetim biçimi sorunu değil.
Türkiye'de İran devlet mekanizmasında yaygın olan sakal tarzı özellikle muhafazakar kesim arasında ciddi rağbet görmeye ve yayılmaya başladı. Ne uzun ne de yok denecek kadar kısa.
Sakalın hükmü ve keyfiyeti fıkıh kitaplarına havale. Dikkatimi çeken husus, fıkhın sakaldır dediği keyfiyette sakalın muhafazakarlar arasında rağbet görmemesi.
Aşağılanmaktan şikayetçi; lakin aşağılamaktan sabıkalı.
Kendine yapıldığında, yapanın başına dünyayı dar eden, kendisi yaptığında "e ama, hak etti" moduna giriyor ise, bu halt yemektir.
Bu nereden çıktı şimdi?
Şu hükümet işlerini bahane ederek millete giydirenlerin ağzının ayarı söyletti.
Kadına şiddet bu topraklarda asla bitmez, zira malı biliyor erkek. Türküde diyor ki ya benimsin ya toprağın.
İçinden geçenlerden haberin olsaydı, içinden geçenlerden haberi olsun ister miydin?
 

Yazarın Diğer Yazıları