İsmail ARSLAN

Vicdan Yanıltmaz ama

İsmail ARSLAN


            "...Allah’ım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle. Öne geçiren de Sen, geride bırakan da Sensin. Senin her şeye gücün yeter." Amin ya Rabbi


            Neden tevbeye dair bu cümleleri aleni paylaştım: Öncelikle bu cümleler, Aleyhisselam'ın cümleleri, yani hadis. Tabii ki bir müslüman, yaptığı günahı paylaşmamalı, ben şunu yapmıştım, bunu yapmıştım diye kendine şahit tutmamalı kimseyi, lakin tevbesine şahitleri çoğaltması böyle değil, ne kadar çoğaltırsa şahitleri, yarın ahirette müsbet şehadetten o nisbette faydalanmış olacaktır diye itikad ediyorum.
--
            Devlette, vazifelinin görev kusuru sebebiyle oluşturduğu zararın, kendisinden tahsil edildiği ciddi bir mekanizma tesis edilmesi şarttır. E ama Sayıştay denetimi ile bu zaten var mı diyorsunuz. Var ise, o halde nedir bu, bazı paralel devlet heveslilerinin devlete yerleştirdiği zırtapozların haltlarını bahane ile binlerce engelli raporu sahibine yaşatılan hak mahrumiyetlerin ceremesinin millete yüklenmesinin gerekçesi?
            Sahte rapor almışları bahane ederek kaç gerçek engelli, nice hak ve menfaat kaybı yaşadı, devletin hangi birimi, bunlarla ilgili, ne tarz bir araştırma gayretine girdi.
            Mesela vergi tarhiyatları, emekli maaşı iptalleri gibi somut vakalarda raporu sahte olmamasına karşın, sırf sahtecileri bahane ile yaşatılan mahrumiyetler hususunda Hazineye ne kadar haram girdi, var mı hesabını tutan bir birim?
            Ey idare! Yırtınıyorum burada, devleti şahısların eline değil, sağlam kurgulanmış ilkelere emanet edin diye. Bak dün bir fetö geldi dumanını artırdı mekanizmanın. Yarın da metö gelir aynı haltı işler.


            Halbuki ilke hakim olursa, A olmazsa B de aynı işi yapmak durumunda kalırdı ve A bir zarara sebebiyet verdiğinde donuna kadar ondan alınacağından emin olsa idi, bir yapmadan bin düşünmez mi idi?
--
            Bu bazı Arapların ve özellikle bazı Farisilerin ırkçılık iliklerine işlemiştir. Kendi meziyetlerinin üstünlüğüne imanları tanrıya imanlarından asla geri kalmaz.
            Son olarak Farisi bir ressamın yaptığı Osmanlı padişahlarının portrelerini görünce, Farisilerdeki aşırı ırkçılığa ve bunu dinleştirmeye yeniden şahit oldum. Ressam resmettiği padişahların hepsine bir Farisi figür yerleştirmiş ve alaka kurma teyamülü kurgulamış. Çoğu kişi bilmez, yazayım Farisilerde Aleyhisselam'a sevginin sebebi, Hüseyin'dir. Hüseyin'in soyunun, Hanımı olan Farisi bir kadından devam ettiğine olan inançları da Hüseyin'e saygılarının sebebidir. Bu kadar işte tüm dinleri.

            İnsanlık, Allah'ın son nebisi olan Aleyhisselam'ı da ıskaladı. Bir takım Arap muhterislerin, İslamı, 1500 yıl önceki örflerini dünyaya pazarlama malzemesi olarak görmeleri ve Farisi muhterislerin de, ırkçılık yapabilmek için hazreti Hüseyin miti oluşturmaları vesilesi ile saçma sapan bir din algısı İslam diye sunumlandığı için tüm yeryüzü zulüm ve kan otağı haline gelmiştir. Kimse suçu şeytan'a atmasın. Onu ona yüze katlayacak seytanlıklarda mahirleşmiş nice ilim erbabı kisvesinde hırs ehli, şeytanın papucunu dama atmışlardır.
            Din ise mevzu ta hazreti Adem aleyhisselamdan bu yana mesaj esasen hiç değişmemiştir. Tevhit ve iyi insan olmak.
            Ama cami duvarlarına isim yazmak ve o isimleri kutsamak, ama ahlakı gözden ırak tutmak, putperestlik kanına işlemiş insanın daha bir hoşuna gitmiştir. O isimleri neyin onlara sevdirdiği ile ilgilenmektense, onları putlaştırmak daha ekonomik gelmiş olduğu için, nice zayıf karakterli de kendini onlarla kutsamıştır.
--
            Kürsüye vicdan öneriyor Başkan; evet, vicdan yanıltmaz; ama deforme olmamış, sağlıklı muhakeme kurabilen, bilgiyi özümlemiş idrakın menbaı bir vicdan.
            Bu idraka kürsü emanet edilebilir de, bu idraka mevcut eğitim sistematiğimiz ile bin yılda ulaşılamaz. Mevcutta varsa vardır ve okul eseri değildir bu, veya tecrübe ile yoğrulmuş hukuk nosyonu sahibi, cüzdanı rahat hukukçuda bulunabilecek bir özellik olabilir ancak.
            Adalet istiyorsanız, kanun yapıcıdan başlamak üzere hüküm vericilere kadar ciddi sistem değişiklikleri şart.
            Sondan başlayayım: Kürsüye en az 6 yıl avukatlık yapmamış hakim çıkmamalı gibi.
 

Yazarın Diğer Yazıları