İsmail ARSLAN

Türk Kimdir

İsmail ARSLAN

Türk bir duruşun sıfatı dünyada, bir ırk adı değildir. Aleyhisselam'ı özünden anlamış, ahlakta abideleşmiş insan evladı insana Türk dediler. Osmanlının son dönemi Türk'ün zilletidir ve Osmanlı devleti Türk duruşunu bozduğu için yok oldu. Türk devletsiz kalmaz, ama duruşundan ırak düşerse devleti tarumar olur. Osmanlı'ya toz kondurtmayanlar esasta gaflet ve dalaleti mi yüceltme sevdasındalar bilemem ve bu yeni Osmanlıcılık sevdası ile ahlaki olgunluğa bir set mi olmak isterler esasta, endişelerim var. Meşveretten adaletten ahlaktan azade bir yönetim Türk'ün düşmanının arzusudur. Yok öyle ahlaki zaafiyeti perdeleme teşebbüslerini itaat kültü ile yutturmaya yumulacak göz.
*
Dinden anlayanlar, sohbetine din bananlar, dindarlar çoğaldı, iman büzüldü, sindi, attalara süzüldü... Ya Rabb! Bize sade ve sadece iman nasip et. İçinden iman sıyrılmış bir din algısı ile egemen olmanın faziletini, yırtınsanız insanların idrak kabülünde bir yere oturtamazsınız. Olsa olsa en fazla egemenliğiniz süresince abdestsiz namazı yaygınlaştırır, münafıklığı resmi "birinci" din olarak ilan etmek zorunda kalacağınız günlere adımlarsınız. İman sade ve sadece Allah'a şerik tutmadan, Ona üstün bir saygıdan ibrettir. Allah'ı hakkıyla bilen her işinde Onu razı etmekten gayrı bir hesaba asla girmez. 
*
Denetime açık olmayan, şeffaf olmayan her müessese er geç niyeti bozar. Esasen her STK, vakıf, dernek, sendika, oda, parti, cemaat, klik ve sair örgütlenmenin en azından maddi varlıkları bağımsız denetime tabi tutulmalı ve denetime yanaşmayan her oluşumun kapısına kilit vurularak faaliyetlerine son verilmeli, tüm varlıkları devlete geçirilmelidir. Devlette de denetim mekanizması hakiki anlamda işletilmesi ve her türlü iltimas menfaatlenme haksızlığın engellenebileceği bir yapılanma geliştirilmelidir Kur'an'ı, Allah için değil, çıkarı için mevzu edenlerden İslam kurtulmadıkça, müslümanların üzerinden belalar eksik olmayacaktır. Siyasetçisi, iş adamı, hocası tanrısının sırtına binmiş, emeli yönüne dehliyor ise, elbette bunun bir bedeli olacaktır. 
*
Bir fotoğraf gördüm. Şehrimin tanınan, bilinen bir çok STK yöneticisi, onunla aynı karede yer alabilmek için çırpınıyor o fotoda. Başkan'ın oğlu ya o. Onunla anılmak, görülmek ne kapılar açar ama, değil mi? Dert, bir nam alma, layık olduğunu düşündüğü yere ulaşma derdi olunca insan, neler nelerle meşgul olabiliyor. Kişileri yüceltme temayülünün altında yücelme sendromu aranılsa yersiz mi olurdu. İlkeler ağır geldiğinde, en kolay savunma, ilkelerin sırtına semer vurmak ve üstüne binmektir. 
 

Yorumlar 9

Yazarın Diğer Yazıları