İsmail ARSLAN

Tespitlerim 

İsmail ARSLAN

Herkesin bildiği mevzularda dahi biz halt ettik, beceremedik, lakin akıllandık bu hataları bir daha yapmayacağız, şunu şöyle bunu böyle çözeceğiz ile özrünü ve yol haritasını paylaşmazsa muktedir, güvenim yok ona. .
Mesela Fetö'nün tüm devlet kurumlarına bu genişlikte sızmasındaki etkin saçmalıklarını ifşa ile, benzer yanlışlara başka yapılanmalar noktasında  nasıl mani olacaklarına dair mukni bir izah bekliyorum.   
Bütçe açığı ve borçlanma konuları
Fakirliği artırma ve temel gıdaları idamedeki   acizliklerini nasıl halledeceklerini izah etmeleri lazım mesela.
Liyakatı tekmeleyip torpili öncelemelerinden döneceklerine dair ne yapacaklarını bilmek istiyorum mesela gibi.
*
"Memleketin bana ihtiyacı var" hissiyatı onu kaplamış olanın, ihtiyacı olan tek şey, derin ve sessiz bir inzivadır.
*
Başkasını terbiye etmen değil, terbiye etme dürtünü terbiye edebilmen meziyettir.
*
Fikrinden asla dönmediğini, hiç yanılmadığını, herhangi bir his, söz ve fiilinden dolayı asla pişmanlık duymadığını söyleyen birinden çekindiğim kadar hiç kimseden çekinmem.
Kusursuz olma arzu ve çabası, kadim zamanlardan beri bilinen en büyük kusurdur. Kim düştü ise hep bununla düşmüştür.
Kusursuzluğa yücelik tanımlamasını yakıştıranların sanrıları yeryüzünde tanrılar üretip durmuştur. İnsan, helvadan tanrılar üreten ve acıktığında el emeği tanrısını yiyebilecek kudrette ilginç güçleri haiz bir yaşam formudur.
Büyük hevesleri olanların yanılgıları da büyük oluyor. Ayrıca yanılgı sadece şahsiyetlerini de ilgilendirmiyor. Civarlarında onlarlı yaşam kurgulayan kim var ise, hepsini tepetaklak edebiliyor. İşin tuhafı orada bariz yanılgı olasılığı asla kabul görmüyor ve yanılgı, uğruna ölünesi bir anlam yüklenerek sonralara taşınabiliyor.
Dünyanın en övülesi meziyeti hatadan dönmek olmalıyken, kudurgan insan tabiatı, hatasından döneni, aşağılamak için 'dönek' yaftası ile ödüllendirir!
Hatadan dönmenin büyük erdem olduğunu söyleyenlerin de çoğunluğu, hatasından dönenlere kuduz muamelesini reva görür.
Tüm bunlar kişisel medeniyet telakkisi ile ilintilidir. Medeniyet algımız terakki etmedikçe, birbirimize mahrumiyetler yaşatacağımız muhakkak...
*
Her kaymakamlığa ve valiliğe bir açık kapı odası tahsis edilmeli ve vatandaş, ne sorunu varsa bürokrasiye takılmadan, buraya randevu alarak meramını sunabilmeli ve birim yetkilileri mümkünse hemen orada, değilse ne yapılması gerekiyor ise organize ederek en kısa sürede mevzuyu çözmeye çalışmalı.
Kanımca bu birimde sürekli bir hukukçu, bir bürokrat ve bir de hekim hazır bulunmalı.
*
Yüz milyon kere dille söylenen salavat, bir yerine ulaşan, bir derde derman olan bir sadakaya bedel olamaz.
*
Doktora bir sağlık konusu için gidip,  ücret ödeyen yurdum insanının, konu hak olunca, avukata hukuki bir mevzuyu danışmanın da, bir ücreti olabileceğine nedense, kafası yatmıyor. Hakkını vermeyince, hakkından olduğunda sızlanmamak gerekmez mi?

Üstelik, işinin erbabı doktor, bir ton tahlil ve ilaç ile muhatap kılar hastasını, avukat, bilgisi ile mevzuyu çözer.
*
Mütekabiliyet çarşıda turist olarak gezen askerin kafasına sivillerce çuval geçirmekle olmaz, PKK PYD ile sahada devriye atarlarken olur o iş!
*
Şehitler ölmez, ölümsüz olurlar!

Yazarın Diğer Yazıları