İsmail ARSLAN

Şu zorunlu arabuluculuk olayının aslı

İsmail ARSLAN

Şu zorunlu arabuluculuk olayının aslı:
Mevzu avukatların etkinliğini kırma adına kurgulanan yeni bir örgütlenme mevzusu. Yani hak hukuk mevzusu değil. Nereden çıkarıyorsun böyle bir tespiti derseniz: Barolar Birliği'ni bir türlü etkisi altına alamayınca, o günlerde siyasi bir bakış ile, avukatlığı itibarsızlaştırarak, kendi kurduğu yapıyı cazibe merkezi haline getirerek, adalet mekanizmasının bağımsız tek unsurunu da elinin altına almanın en kestirme yolu olduğunu birileri talim etmiş olsa gerektir ki, TOBB başkanı'nın o tarihlerdeki söylemlerini hatırlayın. Halbuki savunma adaletin olmazsa olmazıdır. Savunmayı siyası niyetlerine alet eden sağcı da solcu da ayağına kurşun sıkar. Hak müdafiiliği ara bulmayı haram kılar. Haklı birine gel şundan vaz geç buna razı ol işini çözelim demek hukuk adına cinayettir. Ara bulmanın meşru olduğu yerler de vardır, lakin bir yerde hakka giriliyor ise, orası burası değildir. Mesela hakkından ihtiyarı ile vaz geçen birinin arabulucuya başvurması tabiidir.
--
Seçenlerden önce seçilmeye talip olanların dikkatine.
Bu topraklarda hayat daha iyi olsun, adalet, hakkaniyet olsun, insana yakışır bir idare olsun diye, tercih yapanların kısm i azamisi ilkelerden habersiz, sadece oy verdiğine duyduğu itimat ile reyini kullanmaktadır ki size düsen, bu garibanları uyandırmak, sizin de zaaf sahibi beşerler olduğunuzu zihinlerine kazımalarını sağlamak ve insan haklarını önceleyen idarelerin ancak ilkeler ile kaim olduğunu izah etmektir. Seçilirsin, seçilmezsin sen bu niyet ile yola çıkarsan hiç önemli değil, en kötü ihtimalle aldatmamış olmanın onurunu yaşarsın.
--
Tüm mevzu idare işinde, sadece şudur: Samimiyet ile kendine yapılmasını istemediğini gayra yapmamak ve kendine müstehak gördüğünden gayrı mahrum bırakmamak ki geride kalan her tarif ve tasnifleme teferruattan ibarettir. Mailis Nalars
--
Kanaatimce cami görevlilerinin maaşlarını cemaatten tahsil gibi bir uygulama mevcut Diyane bütçesini oldukça rahatlatacak ve insanların vicdanları da serinleyecektir. Her cuma toplanan paraların da cemaat nezdinde bir meşruiyeti oluşacaktır böylece. Lakin cami cemaati kadar din ihdas edilmemesi için, yine de bir koordine ve denetleme mekanizması olarak Diyanet var olmalı.
--
Hata
Hatasında yanında olmadığında, ya da içindeki öküzü pohpohlamadığında veya yanlış söz ve işinde sırtını sıvamadığın için, seni öküz niyetine kullanmaya niyetlenip, kağnısının boyunduruğunu boynuna geçiren ve sırtında kamçı şaklatanın adı anılınca dünyadaki tüm insanların ortak refleksi surat buruşukluğudur.
--
Bu Sevmek mi?
 
İnsanın insanı sevmesi tabiidir; sevdiğinin ufak tefek hatalarını görmezden gelmesi de anlaşılabilir. Tabii olmayan, fahiş, çok açık hataları sırf sevmeden dolayı doğru kabul edip, hatalının, hatada olduğunu inkar etmektir. İnkardan da öte başkalara da 'doğru budur' diye dayatma saçmalığı vardır ki ki bu, insan erdeminin kalbinde dinamit patlatmaya eşdeğer dehşet bir suçtur!
--
Sivil toplum kuruluşu üst kimliği ile arz ı endam eden yapılanmaların bir biçimde siyasete bulaşma meyilleri ve hevesleri sadece beni mi rahatsız ediyor? Neden ilim irfan fakir fukara, gurabaya yardım düstüru ile yola çıkanlar biraz palazlanınca hedefi devleti yönetmeye güncelliyorlar ve misyonlarını yetersiz görüyorlar?
Neden sorusu saçma oldu, biliyorum. Hepimiz cevabı biliyoruz aslında. Kendini bulunmaz hint kumaşı addedenlerin iştahları ve hırsları. Ardından tüm o yüce değerler, ilkeler sadece amaca ulaşma adına kullanılan alet edavat olmaya mahkum oluyor.
Bunun ıslahı için tek çare, bağımsız denetim ve siyaset yasağıdır kanımca. Bu tarz yapıların yöneticilerine devlet imkanlarından mahrumiyet ve siyaset yasağı şart olmalı.
--
Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir cümlesi boşuna söylenmiş bir cümle değildir. Gemici Ahmet Erdoğan'ın oğlu Recep Tayyip Erdoğan, tornacı Ahmet Hamdi Gül'ün oğlu Abdullah Gül, Cumhuriyet sayesinde Cumhurbaşkanı oldular. Birilerinin özenip getirmeye çalıştıkları babadan oğula düzeni olsaydı bugün hiç birisinin esamesi dahi okunmazdı.
Her ne kadar hakkıyla anlaşılıyor olmasa da Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. Umarım bir sonraki cumhuriyet algımız toy kurultay odaklı seçilmiş başkan mantığına oturur da özümüze tam bir dönüş gerçekleştirmiş oluruz.
--
Hilafetin kaldırıldığı dönemde, varlığı sadece Hintli müslümanların ilgisini çekiyordu. İslam dünyasında ağırlığı zaten hiç kalmamıştı.
Ayrıca Osmanlı, ahlak ve medeniyet anlamında yaşadığı çöküşü, neoosmanlılar ne kadar yırtınırsa yırtınsın asla garba bağlanamayacak şekilde değerler anlamında iflas etmişti. Garp ileriye atak yaptıkça geri vites manevra yapan Osmanlı yavaş yavaş çürümüş ve cumhuriyetten önce son bulmuştur.
Tekke ve zaviyeler ihanetin ve menfaatperestlerin yuvaları olmuş, Sultanlar safahat düşkünü ahmaklar olarak tarihe isimlerini yazdırmışlardır istisnalar hariç olmak kaydıyla.
 

Yazarın Diğer Yazıları