İsmail ARSLAN

Siyasi Etik Yasası

İsmail ARSLAN

Amerika'nın planını yazayım: O kadar açıkta ki zuhurunun şiddetinden göremeyenler için yazıyorum. PKK defterini tamamen kapattılar, PYD/YPG temelli ama farklı isimlerle kamufle edilen meşru bir Kürt devleti kurarak, bu kukla devletin de başı ağrımasın diye terör ile anılmasına mani olmak için işleri bitti PKK ile.
--
Ülkenin 2019 sonunda 437,6 milyar dolar olan brüt dış borç stoku, Mart 2020 itibarıyla 431 milyar dolara geriledi, ama bu gerileme, büyük bir borç yükü altında olduğumuzu ötmüyor tabii ki, mevzu sadece şu: İMF, ülke politikalarına müdahale imkanını kaybetmiş durumda, ama bu borçluluk var iken, kimlerden alınıyor ise bu borçlar, elbette onlara bir takım taahhütler ve özellikli durumlar süregidecektir.
Bir devletin Anadolu gibi bir coğrafyada bulunup da borç yükü altında ezilmesi sadece kötüniyetle izah edilebilir.
E canım öncekiler şöyleydi böyleydi ile de izah edemezsiniz bu durumu.
Siyasi etik yasası acilen oluşturulmalı, eşine dostuna, yandaşına devlet imkanlarını tahsis edenlerin, özde paraya, pula, konum ve ünvana, şehvet ve şöhrete mağlup olup, emanete hıyanet edenlerin malları müsadere ve kendileri rezil rüsva edilmelilerdir.
Oldu oldu, olmadı sırtına binen çok olur ey Anadolu insanı, vesselam.
--
Anadolu kültüründe altın takanı not alırlar ki onun bir daveti olursa, o altını, ona geri iade ederler.
Şimdi zaman tabii bir düzenbazlık zamanı oldu.  Ortalıkta ilanlar dolanıyor, 24 ayar altın kaplama, gerçeğinden ayırt etmek imkansız diye sahte çeyrek satıyorlar. Bunu alıp eşine dostuna takacak aklı başında kimse olmaz, ama bu adeti bilen üçkağıtçılar geleceğe yatırım yapma adına kesin bu kapıyı zorlayacaklardır.
--
Esasen tüm kurumlarda da böyle olmalı, ama devlette şart şu olmalı: Hiç bir görev, iş, vazife ona tevdi edilenin kapasitesine, insafına mahkum edilmemeli. Yetersiz olana görev verilmemeli, sonradan yetersizliği ortaya çıkan için de tedbir alınmalı.
Eğer işler şahısların kalitesine emanet ediliyor ise, sekteye uğrama, suistimal son derece olasıdır. Tabii ki en başta liyakat aranmalı, ama denetimsiz de bırakılmamalı vazifeli.
--
Namaz bir Allah'a tazim ifadesi ibadettir ve eda şekli, son Peygamber tarafından talim edilmiştir. Namazı Onun kıldığı gibi eda etmek ve namazda ihmalkar olmamak, Ümmeti üzerine en büyük vazifedir. Yani ben sadece kıyam halinde Kur'an'ı okurum, olmadı secdede dua ile namazı eda ederim tarzı görüşler, Onun Ümmetine ait değildir, ama namazında huşuyu artırmak için, yaptığı hareketleri idrak ile yapmak ve okuduğu ayet ve duaların mahiyetini tefekkür namazın içindendir

Yazarın Diğer Yazıları