İnandığını iddia ettiği tanrısının sırtına binerek, dünyasını imar ve nefsini tatmin derdine kamçı şaklatarak, her bir haltı meşru görenlere dair hissiyatımdır.
Umarım hepsi hem dünyada, hem ukbada rezil rüsva olurlar.
*
En tepeden en dibe kurumlarımızın temel problemi denetim, ilkesel duruş ve liyakata mesafeliliktir. Toplumumuzu ileri götürecek tek yol, denetlenebilir, ilkesel temelleri saglam, liyakat esaslı müesseseleri hayata geçirebilmektir.
Körü körüne itaati savunanlar ardniyetlidir. Tahkik edersin, aklına yatar, sözüm yok. Hatasında yoksan yanında eyvallah, ama her şartta varım diyenler, zeka yoksunudurlar, sıfatlarını bilsinler..
*
Devlette bir makam kapıp, cemaat, parti, ideoloji, klik, mezhep, meşrep, ırk, tarikat v.s. v.s. bilumum cılığını culuğunu devlet kapısından içeri adımını atarken dışarıda bırakmayıp, makamında, yandaşına, adamına, dostuna, hocasına, liderine, önderine hizmet eden, fikrinden, dininden olmayanı iplemeyen her kim var ise tümünün suratına ağzına kadar dolu büyük bir kova ağız sıvısı boca ediyorum.
Tabi ki insan bir fikre inanca sahip olabilir; ama devlet ise mesele, orada inancını ideolojisini emeline kullananlar, yandaşından gayrını gözü görmeyen holigan tarafçı, talimat ile oturup kalkanlardır Şarkta bizi hep çukurlarda zillette bırakanlar..
Bir devlete hakim olması umulan en üstün değer, ahlak olmalıdır ki adalet, hak ve özgürlüklere ihtimam, liyakat ve benzeri her kıymet, ahlakın unsurlarıdır.
Dünyanın en zelil insanı, ihtiyaç sahibinin işini görüp, bununla, onu kendine teşekkür ve takdire zorlayan ve dahası bununla da yetinmeyip, onu taciz edendir.
Tüm sakatlıklar, esasta insandaki tanrılık öykünmeleri kökenlidir
*
"Verdiğin zaman, aldığın zamankinden daha mutlu olursun”.
“Güçlü ve haklı olduğunda affetmek: Vermektir.”
“Yokluğunda kardeşine dua etmek: Vermektir.”
“Haksız iken özür dileyebilmek: Vermektir.”
"Başkasının ırzına kem gözle bakmamak: Vermektir.
“İnsanların gönüllerine sevinç ekmek: Vermektir. Özkanlı Ali sayfasından”
Av.İsmail Arslan