İsmail ARSLAN

Sakın böyle bir şapşallık yapmayın!

İsmail ARSLAN

Sakın ha sakın böyle bir şapşallığa tevessül edilmesin!.
15 Temmuzda da Meydan’daydım. Yine Meydan’a çıkarım ve bu sefer, felçliyim, bastonla ancak yürüyorum demem, bastonumu önüme ilk çıkanın beynini dağıtmak için kafasına indiririm. Tayyip için veya Ak Parti için değil, çocuklarımın geleceği için.
--
Bu ara koro halinde ne kadar Erdoğan aleyhtarı varsa 'parlamentor sisteme dönmek lazım' türküsü seslendiriyor da, bir Allah'ın kulu da çıkıp, yetmez bu partili cumhurbaşkanlığı olayı, toy, kurultay odaklı, siyasi etik yasası denetiminde milli bir sistem kurulmalı demiyor. Mesele, o bir gitsin de ne olursa olsun şapşallığına evrildi.
Parlamentor sistem Türkiye'de tutmadı, kör mü oldunuz, ünvanı sırtına geçiren, kese, kasa, eş dost peşkeşçiliği derdine düştü.
Partili cumhurbaşkanlığı da zayıf bir nizam, bendeniz toy odaklı başkanlık sistemine geçiş için kerhen destekledim. Gönlümdeki yönetim sistemi şudur: Her şehrin yerinde yönetildiği, şehir temsilcilerinin ülke yönetiminde yer aldığı, etik ile bağlı, abes işinde yetkiliyi kusturtan bir nizam. Ölçü liyakat, kural adalet, maksat sadece hizmet.
Oldu oldu, olmadı kabile yapısına acil dönüş öneririm. Daha az hasarlı olur.
--
Yandaş sever, adam seçer, ona buna ayar verir, hüküm vermeye bayılır, ırkdaşlık, ideolojik paydaşlık, klan, kabile, memleket mavraları ile gönlü beyni uyuşmuş, tanrısının sırtına binip, dünyası için onu dehleyen, gözünü kan ve kin bürümüş, vırt zırt ile kafayı sıyırmış, sevimsiz, sürekli şüpheci, güvensiz, saldırgan, zora gelince sıvışan kimi gördü isem hepsinin ortak özelliği yaşamayı becerememenin sıkıntısından sıkıntı çıkarmaya programlı olmalarıdır.
--
İnsanlar dindar olduklarını
Allah'a göstermeli, diğer insanlara değil. Mevlana Celaleddin i Rumî
Aksi durumda bunu din ile değil, nefs ile şerh etmek daha isabetli olur.
--
Müslümanı eğilip doğrulduğu ibadeti ile tanıdığını iddia eden yanılmıştır. Onu alış verişinde, yol arkadaşlığında tanıyabilirsin özetinde bir sözünü hatırladım hazreti Ömer'in, aklıma kadrolara dininden emin olduklarını düşündükleri için yerleştirdikleri geldi ki bunun yalan olduğu hemen anlaşılıyor. Mevzu seni oraya kimin yerleştirdiğini unutma mevzusu. Lazım olunca zamanı gelince hatırlatılmak üzere...
Yoksa ne ticaretine şahit oldular, ne de ahlakına, ama şunu iyi biliyorlar ki hakkı olmadığı yere rica ile oturan ricacının emir kuludur.
--
Huzur Elindekindedir Yazıtı

Bir dağ gördüm,
Çabaladım,
Yoruldum terledim;
Ama,
Erdim zirvesine.

A a o da ne;
Ufukta bir dağ daha.

Durdum, düşündüm
Bu hikayeyi,
Bir yerden hatırladım.

Kaldım dağımın bahar kokan,
Yeşil yamacında,
Öteleri seyretmelere
Daldım.
Ufku gördüm,
Alabildiğince.

Yüzüm güldü, içim açıldı.
Havasını içime çektim,
Dağımın ve sonra,
Baktım, baktım ufka.
Baktıkça gördüm
Ve gördükçe
Anladım.

Sonraki dağa ulaşma isteği,
Bana,
Bayat bir huzursuzluk vermiş,
Aslında.

Hem ne var sahi,
O dağın da ardında,
Yeni bir dağ daha.

Al işte dağ sana!

Ulaşmak uğruna,
Gücümün tükendiği,
Soluğumun kesildiği,
Dağımın bayırında,
Çömeldim,
Ellerim şakaklarımda.

Sonra doya doya,

Özlediğim,
İstediğim,
Hırslandığım
Ve ulaştığım
Dağımda,

Koştum,
Yoruldum,
Acıktım,
Susadım,

Sırtüstü uzandım çimenine,
Dinlendim,
Pınarından içtim,
Mantarını yedim

Ve yine kalktım yerimden,

Hopladım,
Zıpladım,
Tepindim,
Tepikledim
Huzursuzluğu.

Ufuktaki o dağa,
Gitmesem de,
Gittiğimde
Ne olacaksa,
O oldu bu dağda.

Ve aslında,
Ne aslındası…

Ben o dağa da,
Gittim.
Gittim arkadaş,
Gittim.

Mailis Nalars Huzur Elindekindedir Yazıtı
 

Yazarın Diğer Yazıları