İsmail ARSLAN

Rüya hakkında

İsmail ARSLAN

Rüya, bir bilinç işçiliğidir. Gün içinde ve gerisinde bir biçimde duyulan, görülen, hissedilen, dikkat çekmiş veya etkilemiş de etkilememiş muamelesi görmüş her ne var ise, uyku esnasında kazı, beton, kalıp, duvar, süpürme, yontma, kırma, eleme, elhasıl ince kaba işlemlerden geçer.

Rüya anlatımı ile esasen kaygı ve korkular, beklentiler, umut edilenler, özlem ve arzular, zaaf ve defolar, sakatlıklar da tüm çıplaklığı ile teşhir edilir.

Kimi, anlatıdaki hikayeye kulak kesilir, dinler, kimi de kriptoya...

Bu sebeple rüya, herkese anlatılası değildir, erbabı, anlatanı tüm çıplaklığıyla teşhis eder zira.
*
Cemaatçilik, particilik, mezhepçilik, tarikatçılık, kısaca tarafgirlik ’baş nerede topyekün teba orada’ mantalitesi şahsiyet sahibi insanlar için kepazeliktir. Bu olgunun sağı solu ortası olmaz.

100 doğrusu olan birinin 3 yanlışını, 100 doğrusunun hatırına doğru kabul etmemeliyiz ve onu, Galatasaray karşısında Fenerbahçe kötü oynadığında ’olsun benim takımım, sonuna kadar ardındayım. Hata mata yok, fıstık gibi oynadı’ diyen fanatik taraftar misali ölesiye savunmamalıyız.

3 yanlışa yanlış deyince 100 doğru lekelenmez. Çoğu doğru olan da kirlenmez.

Hatasızlık beklentisi, kirden sakınmak adına lağıma düşmektir. Hatasızlık hastalığı insan için en sıkıntılı çıbandır.

Kusursuz, hatasız biri beklentisi nedeniyledir insanın insanı gütmesi. Birine olduğundan fazla giydirme hasletidir insanı insana köle kılan. Herkes annesinden doğarken gerisine şaplak yemiştir. İnsanı tanrılaştırdığınızda Tanrı’ya karşı sorumlu olursunuz.

’Onun kötü, benimki sütten çıkmış akkaşık amca’
’Benim sürüm güzel, sizin sürü işe yaramaz’
’Sürün beni’
’Güdün’
’Mee’
’Möö’

Bazen sağ adına, bazen sol...
Bazen Tanrıyı önüme yeşillik koyun, bazen Marks’ı
Bazen adı Liberalizm olsun davanın, bazen Turan

Oynamama hakkımı kullansam, ’vay hain vay’cı sayın ve vurdurun kaldırımlarda afyonculara, boylu boyuna devirin beni.

Sürü değiliz. İnsanda sürü rengi sırıtıyor. Bir insanın her sözü doğru olmaz. Peygamberler bile günde en az yüz defa ’hata ettim, affet’ dermiş. 

Sokaklarda yürürken bakın çevrenize. Hep aynı tip insanlar... 

Lütfen yani! Yağlı kuyruklu koyunlara döndük.

Sağ olmazsa sol, din olmazsa dinsizlik... Bu ne ahmaklık? Dinsizin her şeyi hatalı olamayacağı gibi, dindarın da her şeyi doğru olamaz. Bu durum insan tabiatına aykırı. 

Taraf mı tutacaksın? Kendi tarafını tut. Vicdanını... 

Birilerinin doğrusu doğrun olduğunda; ya da eğrisi eğrin, içi sende dolmuyorsa kavramların, kalben ve aklen benimsememişsen, kara kaşına kara gözüne, havasına civasına tav olduğun için bu böyleyse hiç kusura bakma arkadaş: Sürüsün, sürüm sürüm sürünesin. 
Haltınla hakkınla barış... Yaşa.
*
Şu üst akıl lafından ikrahım geldi. Bu aklı ayakta tutan, besleyen, ona hareket imkanı sağlayan el, bacak ve omurga mesabesindeki ülkeler, malum müslüman coğrafyada. Başta kendi devletimiz olmak üzere, neredeyse halkı müslüman olan tüm devletler, bu kafayı, omuz üstünde tutmaya hizmet ederken, yok öyle üst akıl gazlamaları.
*
Kanımca orman yakan terör örgütü mensuplarının ellerinde silah yoktur, en yakın yerleşim bölgelerinde mukim, oraların ahalisi arasında kamufle olmuş, işçi, memur, esnaf olarak tanınan, bilinen insan müsveddeleridir bunlar ki şüphe çekmeden bu işi yaparak, ardından yangın söndürme faaliyetine  destek bile oluyorlardır.
Bu sebeple sıkı bir istihbarat teşkilatı şarttır.
*
Engel oranı ve engelliye tanınan ayrıcalıklar kriterleri değistirilmelidir.

Engeli sebebi ile maaş bağlanması gereken ile, araç alımında vergi bağışıklığından yararlanacak olanın aynı kriterlerle belirlenmesi adaletsizliğe ve suistimale sebep olmaktadır.

Tutturmuşunuz bir oran türküsü, bununla yol almaya devam ediyorsunuz.

Mesela bendeniz %81 bedensel engelli bir avukatım, felç ve sonrasında gelişen epilepsi sebebi ile bu oranı rapor vermeye yetkili hastane belirledi.

Çalışıyorum ve engelli maası almayacağım. Araç alımında ÖTV bağışıklığından  faydalanmak istedim. Bu oranla mer'i mevzuata göre, ancak, aracı kendim kullanmam kaydı ile bu bağışıklıktan yararlanabiliyorum, lakin başıma silah doğrultsanız bu halimle trafiğe çıkmam. Bir nöbet geçirsem, bir kazaya vesile olsam, sizin mevzuatınız beni ve kazada hayatını kaybedecekleri kurtarmayacaktır. *

Basit bir çözüm öneriyorum, dikkate alın. Engel neyi gerektiriyorsa onunla ilgili saptama yapılsın.

Vergi bağışıklığı ise bunun için ayrı, maddi destek gerektiriyor ise engel ayrı, tedavi ve rehabilitasyon için ayrı gibi, bu, bu kadar basit ve makul bir çözüm önerisidir.

* Bu hak ihlalinin giderilmesi için dava açtım, yargı almalı dedi, ama idare yargı kararına kulp takarak, bu haktan yararlanmama engel oldu. Lakin sonuna kadar gideceğim ve hakkımı elde edeceğim inşallah. 

Av. İsmail Arslan

Yazarın Diğer Yazıları