İsmail ARSLAN

Partili siyasi sistem

İsmail ARSLAN

Bendeniz ne arabuluculuk ne de uzlaştırıcılık tornasına girmedim, düz ve özellikle vergi hukuku alanında uzmanlaşmaya çalışan bir avukatım. Bu devirde bir kişinin, bir alan ile ilgili donanım sahibi olabilmesi için envai gayrete girmesi gerekiyorken, bırakın mesleğin farklı sahalarında uzmanlaşma gayretlerini, olmadı yan mesleklere sarkma, arabulucu, uzlaştırıcı gibi sıfatları da kartvizitleme eğilimini yanlış buluyorum. Sonra hukuk eğitimi böyle böyle ayağa düşüyor, iki hukuk dersi almış iktisatçılar işletmeciler de kendilerine hukuk sahasında ünvan talep ediyorlar ve bu talep, meslektaşların özellikle bir alana yönelmeme, her mevzudan anlarızcılıklarının yetersizliğe sebebiyet vermesi nedeni ile İdarece de makul görülüyor. Buna kendi ayağına sıkmak denilmez de ne denilir.
Bu konuda somut çözüm önerim şudur: Hukuk eğitimi 3 yıl nosyon, 1 yıl alan tercihi odaklı uzmanlaşmaya yönelik kurgulanır ve 1 yıl da uzmanlığa yönelik staj yapılır. Avukat, hakim, savcı, arabulucu, uzlaştırıcı bu şekilde hukukçular arasından belirlenir. Bir alanı seçen o alanda devam eder.
--
Evet bendeniz hiç bir parti ve lidere güvenmiyorum ve evet cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan'a oy verdim. Sadece sistem değişikliği tamamlansın amacıyla. Önceki sistem bir dayatma idi. Yıkılsın, devrilsin, yerli ve milli bir sistem inşallah kurulur diye umdum. Lakin bu nizam, önceki sistemde yetişmiş, variyet sahibi olmuşlarca kurulamayacakmış, bunu net anladım. İnşallah milli bir eğitimden yetişecek sonraki kuşaklar bunu başarır umudumu diri tutuyorum.
Adaleti, hakkaniyeti, liyakatı esas alan, insan hakları odaklı, insana hizmeti ibadet sayan bir nizam kurgulanır beklentim ısrarla devam ediyor.
Bendeniz parti ve liderlik mevzularına kör itaat ile teslime karşıyım. Partim, liderim ne yapıyorsa doğru yapıyorculuk habis bir urdur ve yerleştiği aklı ifsat eder. Parti, cemaat, şeyh, dede, lider de hatalı iş yapabilir. Aslolan ilkeler olmalı. Mesela hakkaniyete, adalete aykırı işinde mensubiyetinin yanında olmamak erliktir gibi.
Cümle yorumlarımda mikyasım budur. Esasen tüm kurumlarda da böyle olmalı, ama devlette şart şu olmalı: Hiç bir görev, iş, vazife ona tevdi edilenin kapasitesine, insafına mahkum edilmemeli. Yetersiz olana görev verilmemeli, sonradan yetersizliği ortaya çıkan için de tedbir alınmalı.
Eğer işler şahısların kalitesine emanet ediliyor ise, sekteye uğrama, suistimal son derece olasıdır. Tabii ki en başta liyakat aranmalı, ama denetimsiz de bırakılmamalı vazifeli
--
Parti ve particiliği kutsayan kafaların bu ülkede yerli ve milli bir nizam kurgulayabilmeleri imkansızdır.
Toy odaklı olmayan, ihtiraslı insanların heveslerini tatmin için ortaya konulmuş parti mantalitesi terk edilmeden de kimse bu topraklarda yerli bir yönetimden bahsetmesin.
Particilik birlik ve beraberlik için kanserdir ve ülkemiz maalesef son devre kanser hastasıdır ve tabip sanılanlar da esasta kanser yayıcılardır.
--
Particilik öyle bir illettir ki, bir hedef ile girdiği partide, partisi muktadir olunca menfaatine ulaşanın, ihaneti kaçınılmazdır. Mailis Nalars
--
Bendeniz siyaseten bir partiye veya liderliğe tabi değilimdir. Siyasetin de parti bazlı sürdürülmesine aslen muhalefetim vardır. Ülkem için toy odaklı başkanlık sistemini uygun buluyorum. Toy, sahalarında en ehillerin, şehirlerindeki insanların seçimi ile oluşturulur ve başkanı da toy belirler, halk seçer. Toya seçilen herkes siyasi etik yasasına uymakla yükümlü olur. Yani nüfuzu vesilesi ile kendine veya civarında birilerine bir katkı söz konusu olursa ocağına incir ağacı dikileceğini bilir. Mevcut durumda İngilizin dayattığı idari sistem yıkılsın diye rey kullandım şimdiye kadar ve bu andan itibaren parti bazlı siyasetten kaçınacak, ülke insanlarının hepsini kucaklayıcı ilkelere uygun idareyi benimseyecek olanları destekleyeceğim.
--
Bugün Türkiye'de fırsat eline geçse devlette her kademede söz sahibi olmak istemeyecek bir tek cemaat, tarikat var mıdır?
Peki neden yoktur?
Çünkü en iyi biz idare edebiliriz, bizden gayrı kim olursa olsun eksik kalacak, yetmeyeceklerdir iddiasındadırlar hepsi de. Maalesef bu topraklarda cemaat olmak, gayrın ya hatalı, ya da noksan olduğu kabulü ile işe başlamak olarak algılanmıştır.
Iş böyle olduğu için de devlete, cemaat kartviziti ile varlığını ifade eden hiç kimse asla sokulmamalıdır.
Kişilerin bir mensubiyeti olabilir, lakin devletin dini adalettir.
Bugün Türkiye'de fırsat eline geçse devlette her kademede söz sahibi olmak istemeyecek bir tek cemaat tarikat var mıdır?
Peki neden yoktur?
Çünkü en iyi biz idare edebiliriz, bizden gayrı kim olursa olsun eksik kalacak, yetmeyeceklerdir iddiasındadırlar hepsi de. Maalesef bu topraklarda cemaat olmak, gayrın ya hatalı, ya da noksan olduğu kabulü ile işe başlamak olarak algılanmıştır.
Iş böyle olduğu için de devlete, cemaat kartviziti ile varlığını ifade eden hiç kimse asla sokulmamalıdır.
Kişilerin bir mensubiyeti olabilir, lakin devletin dini adalettir.
--
Aleyhisselam'ın Murad ı İlahi'yi hayatına tatbik edebilmede kültürünün materyallerinden gayrını kullanabilme imkanı tabii ki yoktu. Yani o günün insanının yaşam levazımları dini figürler değildir, maksatlar mühimdir. Yeme içmeden tutun, temizlik ve tedaviye kadar ve daha ötesi her mevzuda örfü din telakki edip, maksadı ihmal aymazlığı dinin değil, anlayışı kıt müslümanın ayıbıdır. Mailis Nalars
--
İslam inanç kurgusunun özünde kötü ahlak ve meziyetler zemmedilmiştir malum ki bu minvalde Gazali tarafından hakkında nas varid olmayan diri ve muayyen bir şahsa lanet okumanın küfür olduğu dahi zikredilmiştir. Yani yok öyle falan millet lanetlidir, filan kişiye lanet olsun kolaycılığı. Lanet okumak demek küfür üzere ölsün dileğidir ve son nefese kadar kimin ne hal üzere öleceği malum değildir.
Sağlam sahih bir ahlaka sahip olmayan birini günde 10 defa camiye girip çıkarken görseniz, şöyle düşünseniz sıkıntı olmaz: Çalacağı ayakkabıların keşfini yapıyor.
--
Kabe bugün Amerikancı yönetim işgali altında iken, hac ve umre caiz midir diye tartışan islam alimleri gören duyan var mı?
En hafifinden de diyanetin oradan alış veriş bari yapmayın burada orada olan her şey var dediğini duyanınız var mı?
5 yıl Suuda seyahat boykotu kararı alsın Türkiye, emin olun ilk yapma etme tamam ne diyorsanız o olsun açıklaması Amerikadan gelecektir. Hac ve umre dahil, Suuda gidilmeyecek demek, müslümanların Türkiye liderliğinde birleşmeleri mesajı demektir ki akabinde Mekke Medine özerk bir yönetime tabi olsun denildiğinde buna kimse engel olamayacaktır. Boykot yayılıp, tüm müslümanlarca sahip çıkılacaktır zira
--
Ahir zamanda hakiki isevilerin islamiyet ile omuz omuza vererek dünyaya hükmedeceklerine sadece fetö inanmıyordu, Suud da böyle düşünüyor ve hatta veliahtları biz Amerika ile birlikte dünyayı yönetiyoruz demişti.
Siz de buradan onlara itibar ve güç kazandırmak için yırtının.
--
Fetö örneğini yaşamasına rağmen, liderini, şeyhini, kanaat önderini sorgusuzca ve kör itaat ile yücelten kim var ise topu ahmaktır ve hepsine vasi atanmalıdır.
 

Yazarın Diğer Yazıları