İsmail ARSLAN

MASKEYİ DE BEKLERKEN

İsmail ARSLAN

Ölüm rakamları yükseliyor sanılmasın, esasen yoğun bakım hasta sayısı dikkate alındığında, doktorların ve hemşirelerin dirayetli gayretleri ile ölmesi umulan vakaların Allah’ın izni ile hayatta kalmaları sağlanıyor. Bu açıdan bakılırsa rakamların üçe dörde katlanmaması bu mevzuyu atlatmaya çok az kaldığını gösteriyor inşallah. Yani 15 Nisan itibarı ile hakikaten dönüş açık şekilde başladı
Filyasyon (tanı konulanla temas durumu olanları hızlı tanı takip sistemi) salgın ile en etkili metottur ve bu işin kitabını Türk Sağlık çalışanları yazmışlardır. Erken yakalama, erken tedavi imkanı getiriyor.
--
 
Romalı, Madritli, Londralı, Parisli
Ve bizim Kayserili oturuyorlarmış. Hepsinde Türk malı maske varmış.
Kayserili ise cebine kod bekliyormuş..! Hızlı treni beklediği gibi.
--
 
Bir fikri, sözü sahibinin ismine bakarak değerlendirmek aidiyetin dibidir.
Söyleyen Hazreti bilmemkim, ya da falan filozof filan önder olduğu için itibar görüyor ve kafaya yatmadı da "o dedi diye müthiş", haklı geldi de "o dedi ise halt" muamelesi görüyor ise söz, lütfen kendinize tebessüm edin.
 
Hakkı kim söylerse söylesin hak haktır ve haksız sözü kim telaffuz eder ise etsin halttır.

 
İnsanın bir yasadığı, bir de yaşamak isteyip de yaşayamadığı yaşam vardır.
 
Genelde insan, yaşayamadığı hayatların öcünü, yaşayamadığını yaşayanlardan çıkarma eğilimindedir. Kudurgan bir tepki ile ilk fırsat bulduğunda, yaşayamadığını yaşayanlara kimi zaman ahlak, kimi zaman din, kimi zaman örf v.s silahları ile öyle saldırır ki; gören, gazap bu kişinin elinde bir yıldırım olmuş sanır. Halbuki kişinin kendi yaşadığı boyutta aslında o, ne o tepkinin adamıdır, ne de bu tepki onun harcıdır. Kişiye düşen yaşamını razı olabileceği formata dönüştürebilmesinden ve gayrın yaşamına hürmetkar olmaktan gayrısı değildir.
--
En baba Türk ırkçısı öldüğünde çürüyen vücudu bir zaman sonra en baba Kürt ırkçısının vücudu oluverir.
 
Irkıyla hava basanlar
 
ölümle kırkılacaklarını
 
ve her vücut sahibi gibi
 
Önce şişip sonra
 
tıslayacaklarını
 
unutmamalılar.
 
Kastım kısaca şu:
 
Malazgirt’e gelenlerden değil de, oranın yerlisi olabilirdiniz. Bir Yunan da olabilirdiniz, tehcir edilen Ermeni de. Irak’ta, Afganistan’da da doğabilirdiniz.
 
Sizin tayin etmediğiniz bir şeyle kendinize değer biçmeniz sizi sonuçta yüz buruşturulan bir yerlere götürür.
 
Değer, ellerinizin kazandığıyladır.
 
 

Yazarın Diğer Yazıları