İsmail ARSLAN

Martta yağmasa nisanda durmasa

İsmail ARSLAN

Eskiler 'Martta yağmasa Nisanda hiç durmasa' derler yağmur için, bugün Mesut Kekeç dostum, bunun ne anlama geldiğini söyledi, sizlerle paylaşmak istedim: Martta yağan yağmur karı yumuşatarak, erimesine ve tohuma gereken faydayı vermemesine sebep olurmuş. Sel, afat ile akıp gidermiş su. Nisan yağmuru ise toprak tarafından sakin sakin emilerek, habitata rahmet vesilesi olur imis.
--
Hiç mi kıymetim yok, sizli olmayan yaşamımda takdir edemediğiniz?
Hiç mi değeriniz yok, varlığınızla bende değilken siz?

Vermek istemediğin hile veya şefkat ile alınıyorsa senden ve verdiğin kıymetsiz addediliyorsa şatafatsız olunca; ya da onda olduğunda seni seven, ondan gayrı zamanlarında senden yüz çeviriyorsa, o seni değil kendini sevmiştir.

Değmez...

Böylesinin sevgisinin peşinde ömrünü tüketeceğine, var, seni sen olarak kabul edeceğin nefretine sığın, daha yeğdir... Mailis Nalars
--
Bir şirkete aynı hukuki temelde, ihlal iddiası ile 12 ihbarname gönderiliyor, 4 rapor mesnet kılınarak. Normalde her bir ihbarname için ayrı bir dava açma şansımız var, ama ihbarnamelerin bağlandığı raporları esas alarak 4 dava açarak usul ekonomisi ilkesini işlettik. Bunun anlamı 12 davadan gelecek 12 ayrı vekalet ücreti yerine, kanunun müsaade ettiği en asgari sayıda davayı açarak, devletin parasını hatalı işlemi ile memurun çarçur etmesine mani olma adına yapabileceğimizi yapmanın hazzını yaşadık.
--
Depresyonsavar

Depresyondan korunabilme/kurtulabilmenin reçetesi, kişinin kendisiyle barışıklığıdır. Bıkkınlık, çöküntü, yalnız kalma arzusu, ani duygu değişimleri, -mutluyken aslında mutsuz, mutsuz görünüm altında aslında mutlu- kırıcı olmak, kırılmayı isteme, istemsiz ağlama, bağırma, titreme v.s gibi tepkilerde en makul metod sakinleştirici -ilaçtan daha çok ortam/meşgale/ilgi yoğunluğu-eşliğinde, sakin ilgili samimi dost/arkadaş/iş v.s ile zaman geçirmek... Bu gerçi geçici çözüm... Doğrusu insanın hormonlarının dizginini eline almasıdır ki bunun da tek yolu kendisi ile barışması... Yani ’ağız tadı’ başka bir ifade ile ’geniş tabanlı mutluluk...’

Zamane insanlarının herbiri kronik yoğun bakımlık teknoduygusal varlıklar. Eskiler gibi değil karmaşalıkları. Karışınca içinden çıkılmaz, çözülmesi çok zor problemlere kendilerini salabiliyorlar. Bunun nedeni ise, çok yoğun yaşanması, çoğalmamız alabildiğince.

Aslında günümüz insanı da mezradaki Ayşe Kadın’ın tekdüze yaşam levazımları ile yaşama meziyetine sahip; ama elinde alet edevat fazla ve çeşitli olunca, bu çeşitlilik hormon komuta merkezinin kimyasını bozuyor. Gözü dönüyor, afallıyor, çırpınıyor, karışıyor, karıştırıyor, karıştırılıyor...
Yaklaştırmak lazım his ve maddeyi birbirine. yaşamı barışık kılmak ve yaşanasını yakıştırmak kendine.

Hormonlar toprağın altı ile üstü arasında getir götür hamallarıdır. Ağız tadı emekçileri... Toprakta iki ayak üstünde yaşaması ona keyf vereni ayakta tutmaya ve yaşama heyecanını kaybedenleri arıza bombardımanı ile bir an önce devirmeye çalışırlar, işleri bu... ’Ağız tadı’nı kaybederse biri, ’bunun işi bitmiş, doğru geldiği yere’ emrini alıp, ona bir an önce ’gömülmeye elverişlidir’ raporu verdirmek; ağız tadı varsa o birinin, ömrünü lezzetli geçirmesi adına var güçleri ile çalışırlar. Bundandır depresyonda baş mide ağrıları, halsizlik bitkinlik, hevessizlik ve ölme duygusu... Hep bu hormonların mezar kazarken çıkan kürek sesleri...

Barışın kendinizle ve yaşayın...
--
Hap sağlık bilgisi

Kristal oynaması kökenli baş dönmesini çözen manevra

Gözler kapalı başı sağa tam çevirirsin ve sağ tarafa uzanırsın sonra başın hiç pozisyonunu bozmadan doğrulup sol yana uzanırsın ve doğrulursun gözleri açarsın baş dönmesi varsa aynı hareket 3 sefer daha yapılır. Kristal kökenli ise düzelir bunu gün içi 3 4 kere daha yaparsınız.

Bu rahatsızlığı yaşamıştım. Prof Dr Mehmet Akif Somdaş Hocam sağ olsun bu manevra ile şifa vesilem oldu.
 

Yorumlar 6

Yazarın Diğer Yazıları