İsmail ARSLAN

Kurtarılmayı Bekleyenler

İsmail ARSLAN

20 yaşında bir kuzucuk. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 3. sınıf öğrencisi.
2 ay önce twitter’da yazmış: “Yemekhane kartımda para kalmamış, sadece bir liram var”.
Sonra düzeltmiş “1 lira 40 kuruş”.
Geçen hafta yeni yıl için dileğini yazmış: “İş bulmak”.
2 gün önce Rektörlük makamına, üniversite yemekhanesinde öğrencilere ucuza verilen akşam yemeği kaldırılmasın diye , öğrencilerin dilekçe vermesi, kendilerinin de belki kız kardeşleri okuyan polisler tarafından şiddete başvurularak engellenmeye çalışıldı.
Sibel arkasında şu notu bırakarak yaşamına son verdi: “Gidecek yerim yok, yaşanmaya değer bir hayatım da.”
Sibel kuzunun hatası, bir derneğe, vakfa gitmemek veya, gel ne olacak ki kıyarız bir geçici nikah, sana burs veririm diyen pusudaki yavşaklara itibar etmemesi olmuş oluyor yani.
Bazen bazı mevzuları dümdüz, yorum yapmadan aktarmak, yorumlarla ana meseleyi ıskalatmaktan daha hayırlı oluyor.
Burada mevzu şu: Üniversite okuyan bir kız çocuğu, çaresizlikten canına kıyıyor ise, ne işe yarar devlet denilen aygıt?
--
Not: 1 lira yazmış önce ve sonra mesajını güncellemiş 40 kuruş daha ilave etmiş. Bu çocuktaki dürüstlüğün zerresi ile bizim hazine ihya olurdu. Öldürdüler dürüst gençliği de köftehor düzen.
--
Ortadoğu karışıklıkları sonlanır mı?
Asla!
Evanjelistleri durdursanız mehdiciler topu alacaklar
Dini kullanıp, saftirik dindarları emel kağnılarına öküz olarak koşanlar hiç bitmedi ve bitmeyecek de.
Dünya insan için bir imtihan mekanı ve insan var oldukça imtihan da devam edecek elbette.
Yok öyle kuru kuru cennet beklentisi dindarlar için. Ahlaki anlamda tekemmül etmeden, iyi insan olmadan, kestirmeden cennet hayalleri de hayali bile zorlayan fantezilerdir.
Dört kansızın elinde oyuncak olan insanlık, sana da yazık, ne diyeyin
--
Insanın insana kupkuru güvenmek zorunda bırakıldığı her idari yapı, suistimale açık kapı bırakma ile malümdür. Güven odaklı değil, sahih kontrol ve sağlam ilke bazlı işleyen idarede suistimal tehlikesi, en aza indirilebilir. İnsan bu, zaaf sahibidir ve menfi hislere tav olması her daim olasıdır. A olmazsa B'nin de, A ne yapacaksa aynısını yapmasına elverişli, ilke bazlı kurgulanmış, denetlenen bir sistemde, zaafın, insanı şempanzeye çevirmesine izin verilmez. Bu, güvenmeyelim demek değil, güven ilişikli konum almayı tercihe mecbur kalmayalım demektir.
--
Şimdi bugün, bu fetö'cü yavşaklar soru çaldılar diye kızan ve ama dün çocuğunu, "bize de çaldıkları sorulardan verirler" diye bunların okullarına, dersanelerine, yurtlarına verenler, hani siz de az yavşak değilsiniz yani.
Ve itaati sebebiyle, sorgu sualsiz, Sırattan, şeyhinin koyun cebinde geçeceğini düşünenler, evet, siz de, aynı tornanın ürünü olarak az yavşak değilsiniz.
--
Suç yollarına parke döşeyen, suçu önlemede acziyet gösteren devletlerin, suçluyu cezalandırma temayülleri aymazlıktan ibarettir. Mailis Nalars Sarpust Yazıtları mö 3423
--

Söylerken

Biri hakkındaki lehte aleyhte değerlendirmeleriniz, elbette birilerince karakterinizi değerlendirmede kullanılacaktır. Çoğu zaman insanların kişiliği böyle anlaşılır. 'Falan kişi nasıl biri' denildiğinde vasfeden, esasta vasıflarını, algı ve muhakeme gücünü teşhir eder.
--
Bakıyorum koca koca makamlı, rütbeli, okumuş, donanımlı zevat dahi, tüm umutlarını kurtarıcılara bağlamışlar. Reis geldi ya o kurtaracak diyorlar. Sistemmiş, nizammış bunlar sorun değil.
Hukuk tahsili alanların hepsi derslerden çok iyi hatırlarlar ki bu karizmatik lider algısıdır ve özü itibarıyla bu algı sakattır. Aslolan adil meşru hakkaniyet esaslı nizam tesis edilmesidir.
Bize lazım olan budur. Bu dahi layık olunmadan olası değildir.
Asla şaşırmaz ve hata yapmaz olduğuna inanılan biri, her yerde, gayrında kim varsa hepsinin hata içinde olduğunu anlatıyor.
"Elindeki güç ile diğerinden kendini üstün bilip malzemesiz, yandaşsız söyleyemeyeceğini, iktidar ile söyleyen ve başkaya söyletmeye çalışan niceler aynı tornanın artıklarıdır. İnsanın hayvanla ortak yönü olan hevaya ihtimam kaidesince bu hep böyledir. güçlü gücünü bir yerlerden devşirmişse güç elinde er geç kepaze olur."
Diyor ki o biri: "Teslimiyetçi bir yaklaşım milletimizin fıtratına terstir." Lakin herkesin kendisine koşulsuz teslim olmalarını da bekliyor.
Çünkü bu coğrafyada kurtarılmayı bekleyenleri etkileme yöntemlerine çokça vakıf. Güdülmeye programlanmışın hakkına düşen bir güdücü tarafından güdülmekten başka bir şey olamaz.
Güdenin insafıncadır yönü ve nasibi de.


 

Yorumlar 1

Yazarın Diğer Yazıları