İsmail ARSLAN

Kayıp Nota

İsmail ARSLAN

Bir bitmedi hala. Dün de yine, aynı mevzudan dolayı, yurdumun bir şehrinden arandım. Esasen bitmemesi iş gelmesine vesile oluyor ve profesyonel anlamda ses çıkarmamam gerekiyor, ama devletten aldığım karşı vekalet ücretleri, bu milletin evladı, engelli bir avukat olarak ağrıma gidiyor, bir iki satır yazı ile yurt genelinde, kolaylıkla bitecek bir hak ihlalinden, müstekar hale gelmiş yargı kararlarına rağmen, hazinenin avukatlık ücreti ödemesi gücüme gidiyor. Konu, daha önce, çok defalar yazdığım, engellilerin, ÖTV bağışıklığından faydalanarak aldıkları araçlara, sonradan tahakkuk ettirilen vergiler ve vergi ziyaı cezaları.
--
Arabulucu sınav sonuçları açıklanmış, beni ilgilendirmiyor haliyle, sınava girmedim. Zira bendeniz bir hak müdafiiyim. Bir hak müdafii, bu iş ile iştigal ederken, hakkı zayi edilen ile hakkı zayi edenin arasını bulamaz diye düşünüyorum. Lakin ülkemde iki ünvanı ayıran bir hukuk misyonu gelişir ise, en azından arabuluculara saygı duyabileceğimi de düşünmüyor değilim.
--
Müslümanın, Allah'ı anmasının en sahih yöntemi, her halinde ve işinde, Rızasını gözeterek, dosdoğru olmasıdır. Yok yani öyle dili Allah Allah der iken, işi fısk ı fücurat olanın anmasının bir kıymeti Allah u a'lem.
--
Yalanların sonu gelmez doğrusu ne demedikçilere bir malzeme: Türkiye'de ata tohumu tarım uygulaması çok zayıftır. Daha çok verim elde ediliyor diye gdo tohumlar rağbettedir diyorlar, bunu da işlesenize.
--
Her birinin eşeğini süren, günün birinde içindeki öküzü de birine güttürür. Mailis Nalars Sarpust Yazıtları. Memleketteki tüm cemaat cemiyet yapılanmaları özellikle mali açıdan bağımsız denetime açılmalı. Maddi varlıkları şeffaf olmalı. Denetimi reddedenlerin mallarına el konulmalı.
--
Kayıp nota
İki dudağının arasında... Olur; olmaz... Evet; hayır... Alt yapısında binlerce gözlem, tahlil, muhakeme olsa kaç yazar, olmasa ne? Bir sonuç seninle ilişikli doğuyor... Yaşamının ve yaşamına monte nice yaşamın sonrası seninle şekilleniyor... Olur dersen bir türlü, olmaz dersen başka türlü bir akış... Sen belirliyorsun. Haklı haksızında değilim. Hem hak dediğin nedir ki? Bu anın haklılığını yarının haksızlığı olarak milyonlarca milyarlarca defa yaşayan bu dünyada hak mütalaaları ancak geyik muhabbeti. Nice kültürler nicesinin belini kırma sevdasında belinden oldu. Ve sonra sen asla tanrı değilsin; öyle mi? Kararı ile değişen her şeyi değiştirenin gücü adına.... Komik oluyoruz. İman bu nedenle tuş oldu. Tanrı sıfatını emelinin hamalı yaptığın için melekût sana küs olmasın sakın! Ve sonra nasıl olsa, bir nokta konuluyor. Noktalı tanrı parçası..... Sonra bunca ihtişamlı varlığına rağmen yaşamaktan şikayet ediyorsun. Doğrusu sen sana yaşam engelisin. İstiyor; ama istediğinde başka bir şeyi yapıyorsun. Yapabilmek, bir küçük parmak hareketi, bir dağı kaldıran. Bir ses teli titreşimi; okyanuslara dalga kaldıracı etkisi yapan… Kır ve yanaş… Ya da nasıl olsa geçiyor zaman... Çürüyen ömürlerin malikleri, civarlarının hakimleri… Şu bir hata: Defolu hata algısı… Dayatıyor kültür, şu doğru, bu yanlış tarzı bir algıyı... D.N.A.sında zerre miktar doğal bilgi nakli ile doğmayan bebek, dedesinin babasına doğru ve yanlış çizelgesini talim ile kavramaya mecbur tutuluyor. Hep bir etki var... Etkilenen de etkiliyor süreç içinde. Akıl deniyor süzgeç için; ama aklın mayası küf tutmuş. Hazır bir çizelge var malum... Belirlenmiş... Doğduğun yerin yaşayan hukuku ne diyorsa o... Bir zaman sonra ister istemez kaptırıp sende kendini en kadim savaşçısı bile oluyorsun o kültürün tezleri adına ölümler doğuracak kadar tutkuyla... Ve sonra sen, ağzınla istersen kuş tut, cevherinden tutmuşlar tuttuklarını. Ayıpları var; günahları, sevapları... Analarından babalarından asma halılık... Şu kıtanınki farklı bu zamanınki farklı ne yazar? Dayamışlar huniyi akıtıyorlar; yersen... Zamanın da akması var ve her nesile yeniden kör cehalet doldurur o... Şulelenmiş yaşam, ve ölü laleler, çürük kokan bir yasemin... Birileri öğretmese bütün tarih çöp kutusunda... Teknoloji, bilim, bütün felsefe ve ne varsa bilgi adına uydurulmuş... Ben böyle insanlığı, saza tel mi yaparım? Mailis Nalars
 

Yazarın Diğer Yazıları